Akşener ne demek istedi?
- GİRİŞ29.09.2022 09:33
- GÜNCELLEME30.09.2022 09:37
Şöyle bir teşbih yapayım.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, adaylık yolculuğunda gaza basıp dolu dizgin ilerlerken, yan koltukta oturan İYİ Partili ortağı Meral Akşener, ani bir hareketle fren pedaline basıp “Dur bakalım, bu iş henüz bitmiş değil” dedi.
Önceki gün Habertürk yayınında söyledikleri, Akşener’in, aslında en başından beri durduğu yerin, yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla ilgili düşündüklerinin biraz daha anlaşılır hale gelmesinden ibaretti.
Ama yine de bu sözlerini de daha anlaşılır hale getirme ihtiyacı var.
Neden?
Çünkü, CHP ve İYİ Parti, ittifak içinde rakip durumda olan iki siyasi parti hüviyetini taşıyor.
Rakip durumdalar ama ortak hedeflere ulaşma iddialarını koruyabilmek için ortak hareket etmek zorunda olduklarının da farkındalar.
Bu mecburi birliktelik, aralarındaki ihtilafların, bazı konulardaki derin çatlakların daha aleni şekilde ortaya çıkmasını engelleyebiliyor.
O nedenle de aslında her şey çok net olmasına rağmen, anlaşılamayan hususlar kabak gibi meydanda olmasına rağmen, her şey yeterince anlaşılamayabiliyor.
Şimdi gelin, İYİ Parti liderinin bu son açıklamalarının analizini yapalım biraz.
“DAYATMA SÖZ KONUSU OLAMAZ”
Akşener’in Kılıçdaroğlu’nu hedef alan sözlerinin en kritik bölümü burası.
Kısaca ve çok da anlaşılabilir şekilde, “Bize adaylığını dayatıyorsun ama buna rıza göstermeyiz” diyor Akşener.
6’lı masanın durumuyla ilgili konuşurken, “Orada bir dayatma söz konusu olamaz” dediği cümlenin hemen başında da “Kazanacak aday” vurgusunu tekrarlıyor.
Çoğu kimse Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun ‘kazanacak aday’ kriterine uymadığı görüşünü dillendiriyor ki, ben de aynı kanaatteyim.
Dolayısıyla parçaları birleştirince, Akşener Kılıçdaroğlu’na şunu demiş oluyor aslında:
“Seçimleri kazanacak aday sen değilsin. Kendi ismini gelip de bize dayatma!”
“O MASANIN BİR NOTER OLMA GÖREVİ YOK”
Akşener’in sözlerinde dikkat çekici bir başka nokta, “Noter değiliz” şeklinde yaptığı çıkış.
Tam olarak şunu söylüyor:
“O masanın bir noter olma görevi yok. O zaman notersek, o masanın manası kalmaz.”
Akşener, bu sözleriyle de Kılıçdaroğlu’nun “Benim adaylığımı kabul edin” şeklinde yorumlamaya elverişli haldeki bütün çıkışlarına karşı rahatsızlığının alenen beyan etmiş oluyor.
Sanki, Bülent Kuşoğlu’nun “Kemal Bey aday olmazsa masa dağılır” biçimindeki sözlerine doğrudan bir gönderme var burada.
Bir nevi “Reste rest” denebilir mi?
Evet, bunu demek de mümkün.
“BORCUMUZU 31 MART’DA ÖDEDİK. HATTA ALACAKLI HALE GELDİK”
Akşener’in CHP ile aralarında yaşadıkları ihtilafları, ‘ittifak ruhunun’ uçlarında dolaşma pahasına dışa vurduğu bu önemli mesajlarının arasında en dikkat çekici bölümlerden biri de, “Borcumuzu 31 Mart’ta ödedik” şeklindeki sözleriyle ilgili bölüm.
Tam olarak dedikleri şöyle:
“Borcumuz yok. Bir borç vardıysa, 31 Mart seçimlerinde ödedik, hatta alacaklı hale geldik. “İBB’de 2 genel müdür yardımcısı dışında hiçbir şeyimiz yok. Ellerini ayaklarını serbest bırakalım dedik. Sayın Kılıçdaroğlu bunu eni iyi bilir dedik. Tamamen Kılıçdaroğlu’nun atadıklarından oluşuyor.”
Meral hanım bu sözleri ile ne demek istiyor acaba?
“Borç” dediği şeylerden biri, 2018 seçimlerine gidilirken CHP’den 15 milletvekilinin istifa ettirilerek İYİ Parti’ye geçişleri ve bu şekilde İYİ Parti’nin seçimlere katılıp katılamayacağı ile ilgili tartışmaların sona ermesi.
Bu bir.
İkincisi Akşener, 2019’da AK Parti’nin 25 yıllık dönemini bitiren zaferin arkasındaki ittifak formülünün kendisi tarafından geliştirildiğini zaman zaman söylüyor.
Bu son dediklerinden anlaşılıyor ki, İBB’nin kazanılmasından sonraki kadrolaşma sürecinde İYİ Parti CHP’den çok az şey istemiş.
Bunu, siyaseti zaten kadrolaşma hesabıyla yapan CHP’nın İYİ Parti’ye yeterince kadro vermemesi olarak da anlayabilirsiniz tabi.
Ama burada, “Hatta alacaklı hale geldik” şeklindeki sözlerin ikinci bir bağlamı daha var.
31 MART’TA CHP PARSAYI GÖTÜRÜRKEN İYİ PARTİ NAL TOPLAMIŞTI
31 Mart’taki ittifak formülü, sonuçları itibarıyla CHP’ye yaramış, İYİ Parti’ye ise kelimenin tam anlamıyla kaybettirmişti.
İstanbul, Ankara başta olmak üzere pek çok büyükşehir İYİ Parti oylarının da katkısıyla CHP’ye geçerken, İYİ Parti yine siyasi bir kavram olarak çok kullanıldığı için zikrediyorum, “nal topladı”.
Bugün 30 büyükşehir 51 il içinde İYİ Parti tarafından yönetilen bir tane bile belediye olmadığını ben söyleyeyim, gerisini siz takdir edin.
Meral hanımın bu son çıkışlarından anlaşılıyor ki, CHP yönetimi ve Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı seçimleri ve CHP’li aday konusunda 31 Mart seçimlerindeki kadar ‘bonkör’ bir İYİ Parti bulamayacaklar.
Yorumlar37