14 Mayıs seçimleri için dün, Cumhurbaşkanı adaylarının belli olmasından sonraki en önemli gündü.

Partiler, uzun süredir merakla beklenen listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na teslim ettiler.

Böylece, kimler kimlerle ittifak yapacak, kimler kimlerle ortak liste yapacak, kimler tek başına kendi amblemi ve listesiyle seçimlere girecek sorularının cevapları belli olmuş oldu.

Son haftanın sürprizlerinden biri, 6’lı masadaki 4 küçük partinin, CHP listelerinden seçimlere girme kararı oldu.

Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat Parti.

Demokrat Parti için hava hoş gerçi.

Onlar zaten başından beri, CHP listelerinden kaçımız listeye girebilirsek o kadar kar modundaydı.

Ancak, diğer üç parti için aynı durun söz konusu değil (di)

Niçin?

Çünkü onlar, bu sürpriz kararı alana kadar, yüksek bir özgüvenle hareket ediyorlardı.

İttifaklar tehlikelidir, kendi adımızla şanımızla seçimlere gireceğiz diye başladıkları yolculuğun sonu, CHP listelerinde kendilerine gösterilen yerlere rıza göstermek oldu.

ORTAK LİSTE DİYORLAR AMA İŞİN ASLI ÖYLE DEĞİL

CHP ile İYİ Parti toplam 16 ilde fermuar yöntemiyle liste hazırladı.

‘Ortak liste’ tabiri, CHP ile İYİ Parti’nin bu anlaşması için uygun düşebilir.

Çünkü bazı illerde CHP, bazı illerde ise İYİ Parti logosuyla seçimlere girecek bu iki parti.

Ancak CHP listelerinden seçimlere girecek 4 partinin durumu için ‘Ortak liste’ demek mümkün değil.

Şundan dolayı:

Ortak liste olmuş olsaydı, nasıl bu partiden isimler CHP listesinden seçimlere girdi ise, karşılığında da bazı bölgelerde CHP’li isimler DEVA Partisi’nden, bazı bölgelerde başka bazı CHP’liler Gelecek Partisi’nden ve Saadet Partisi’nden de seçimlere girmesi gerekirdi.

Öyle olsaydı ortak liste denebilirdi buna.

Halbuki olan ne?

Bu dört partiden belirlenen isimler CHP listelerinden seçimlere girecek.

Yani ortak liste falan yok.

Anlaşıldığı kadarıyla bu biraz bu küçük partiler ‘ayranım ekşi’ demesinler diye uydurulmuş bir tabir gibi duruyor.

CHP OYLARINDAN BARİZ BİR ARTIŞ OLMAZSA NASREDDİN HOCA FIKRASINDAKİ SORU SORULUR

Bir de şöyle bir durum söz konusu:

14 Mayıs akşamı, bu partilerin CHP’ye ve ittifaka ne kadar katkı verdikleri, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anlaşılmayabilir ancak Meclis seçimlerinde çok net belli olur.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin oylarından belirgin bir artış söz konusu olursa, %30’lar bandının üstüne çıkarsa örneğin, bu partilerle yapılan ittifakın pozitif katkısı ortaya çıkmış olur.

Ancak bu olmazsa, yani CHP %26, 27 bandının üstüne çıkamazsa iş değişir.

O zaman tam da Nasreddin Hoca fıkrasındaki şu soru sorulur:

“Kedi buysa, ciğer nerede?

Ciğer buysa kedi nerede?”

Yani CHP buysa, diğer partiler nerede?

Diğer partiler buysa, CHP nerede?

ARTIK OYLAR MECLİS DENGELERİNİ DEĞİŞTİREBİLİR

14 Mayıs’ta uygulanacak seçim sistemine göre, ittifak içindeki partiler ülke barajına takılması beklenmiyor.

Ancak ittifak içinde ayrı ayrı listelerle seçimlere girecek olan partiler il barajını aşmak zorundalar.

Aşamadıkları takdirde o ilde alınan oylar, artık oy olacak ve çöpe gidecek.

Bu anlamda Büyük Birlik Partisi ve Yeniden Refah Partisi’nin seçimlere kendi logo ve listeleriyle girecek olması böyle bir riski beraberinde getiriyor.

Kendi listesiyle seçimlere girecek olan MHP’nin ittifak nedeniyle bir baraj sorunu olmayacak.
Ancak bazı bölgelerde il barajına takılması halinde, MHP’nin ve toplamda Cumhur İttifakı’nın Meclisteki sandalye sayısı bu durumdan negatif şekilde etkilenebilir.

Muhalefet cenahında ise, artık oylar anlamında daha avantajlı bir durum söz konusu.

Ancak, orada da başka bir kaç handikap var.

Oyları hızla erime trendi içinde olan İYİ Parti ittifak sayesinde ülke barajına takılmasa bile, birçok yerde il barajını aşamayabilir.

Bir diğer handikap, Muharrem İnce’nin ittifak dışında kalan Memleket Partisi.

Oylarının büyük bölümünü muhalefet cenahından, ağırlıklı olarak da CHP ve İYİ Parti’den alan Memleket Partisi, muhalefet cephesinin Meclis’te alabileceği milletvekili sayısını ciddi şekilde aşağı çekebilir.

Memleket Partisi bir ittifak içinde olmadığı için ülke barajı olan yüzde 7’yi aşması gerekiyor.

Muharrem İnce, dün Bolu’da yaptığı mitingde hiç de fena sayılmayacak bir kalabalık toplamayı başardı.

Kendisinin bir iddiası var:

10 Nisan’dan sonra 6’lı masada siyasi deprem olacak diyor.

6’lı masada şimdiye kadar yaşanan siyasi depremler, bundan sonra yaşanabilecek yeni depremlerin de habercisi olabilir.

Bakalım İnce haklı çıkacak mı.