PKK militanları Ankara'ya nereden nasıl geldiler?
- GİRİŞ03.10.2023 08:17
- GÜNCELLEME05.10.2023 08:13
Öncelikle 15 gün öncesinden bir haberi gündeme getirmek istiyorum.
18 Eylül’de Kuzey Irak’ta Talabani ailesinin yönettiği Süleymaniye kentindeki sivil uçuşlara kapalı olan Arbat Havalimanı’nda bir patlama meydana geldi.
Talabani’nin partisi olan KYB’den üç kişinin hayatını kaybettiği patlamanın yaşandığı yerle ilgili bilgiler bir hayli dikkat çekiciydi.
Havaalanında hedef olan bina, ileri seviyede Drone üretimi ve eğitimi için kullanılıyor, KYB’liler tarafından PKK’lılara bu amaçla eğitim veriliyordu.
Zaten, KYB ile PKK arasındaki ilişkiler, son dönemde ABD’nin de desteğiyle ileri seviyelere gelmiş durumda. Arbat Havaalanındaki gelişme, hem KYB, hem de PKK/YPG için fazlasıyla can sıkıcıydı.
Çünkü bu gelişme onlar açısından bir anlamda ‘suçüstü’ yakalanma anlamına da geliyordu.
Patlamanın arkasından Ankara’ya dönük suçlamalar yöneltildi.
Türkiye’den saldırıyı Türk SİHA’larının gerçekleştirdiğini doğrulayacak nitelikte bir açıklama gelmedi.
Ancak, Dışişleri Bakanlığından bir açıklama yapıldı ve bu açıklama, KYB/PKK ilişkisinin suçüstü niteliğine vurgu yapan bir dile sahipti.
Şöyle deniliyordu o açıklamada:
"Süleymaniye’de bulunan Arbat Havalimanı’nda 18 Eylül 2023 tarihinde meydana gelen patlamayla ilgili gelişmeler dikkat çekicidir. Patlama esnasında, KYB’ye bağlı “Terörle Mücadele Grubu” mensuplarının PKK/YPG’li teröristlerle birlikte talim yapmakta oldukları anlaşılmaktadır. Yaşanan bu son olayla, terör örgütünün halkını adeta rehin aldığı Süleymaniye’ye yönelik tedbirlerimizin ne denli isabetli olduğu da bir kez daha teyit edilmiştir."
15 gün önce yaşanan bu olayı niçin gündeme getirdim?
Birincisi, önemine rağmen Türkiye’de yeterince gündem olmadığı için.
İkincisi, terör örgütü PKK’nın ve uzantılarının sınır ötesinde ve çok ötelerde bile rahat yüzü göremediklerini gösteren bir örnek olduğu için.
ETKİLİ OPERASYONLARLA MARJİNALLEŞEN PKK ÇIKIŞ ARIYOR
Haber bültenlerinden herkes izliyor.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın bir süredir yürüttüğü etkili ve nokta vuruşu operasyonlar, terör örgütünde hançer yarası gibi iyileşmesi güç yaralar açıyor.
24 saat hareket halindeki SİHA’lar, gerek Suriye’de, gerek Kuzey Irak’ta kelimenin tam anlamıyla terör örgütüne göz açtırmıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü hava harekatları ve Pençe/Kilit gibi kara operasyonları da Türkiye’yi daha güvenli, örgütü daha güvensiz bir noktaya getirmiş durumda.
Önceki yıllarda yapılan sınır ötesi operasyonların terör tehdidinin azalmasına olan katkısı zaten kolaylıkla fark edilebiliyor.
Eylem gücü zayıflayan örgütün marjinalleşme içine girdiği açık.
PKK’lı iki teröristin 1 Ekim sabahı Ankara’da giriştiği terör eylemine de bu gözle bakılıyor.
Marjinalleşme demek, katılımın azalması, eylem gücünün zayıflaması demek aynı zamanda.
PKK MİLİTANLARININ HANGİ YOLDAN NASIL GELDİĞİ ARAŞTIRILIYOR
1 Ekim saldırısının ardından devletin bütün imkanları seferber edilerek olayın aydınlatılması için çaba harcanıyor.
İki militanın Ankara’ya hangi yollardan nasıl geldikleri binlerce saatlik kamera kayıtları üzerinden araştırılıyor.
Netleşmemekle birlikte iki militanın Suriye’nin kuzeyinden Türkiye topraklarına giriş yaptıkları, yine netleşmemekle birlikte daha önceki bazı eylemlerde olduğu gibi para motor tarzı bir hava aracı kullanarak Amanoslar’ı aşıp oradan Adana’ya ve Adana’dan da Kayseri istikametine doğru ilerledikleri yönünde bazı tahminler var.
Terör eyleminde kullanılan silahların poşetle taşınamayacağı gibi bir takım mantıklı gerekçelerden hareketle, militanların işbirlikçilerinin de olduğu değerlendiriliyor.
Yorumlar41