ABD'nin Gazze planı netleşiyor
- GİRİŞ10.11.2023 15:31
- GÜNCELLEME13.11.2023 09:45
İkinci Dünya Savaşı sırasında işgal altındaki Polonya’da Naziler adına valilik yapan Hans Frank, “Buradaki insanların yaşam ve ölüm haklarını elimde tutuyorum” demişti.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu benzeri bir cümle bugün Gazze’de olanlarla alakalı kursa, NAZİ’lerin Polonya’da yaptıkları ile İsrail’in Gazze’de yaptıkları arasında paralellik kurmak hiç de zor olmaz.
5 hafta oldu ve İsrail vahşice saldırmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde CİA Direktörü William Burns, bölgeye bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Böyle dönemlerde kimin kafasından neler geçtiğini anlayabilmek için istihbarat birimlerinin yürüttükleri faaliyetler üzerinden iz sürmek faydalı olabilir.
İleriye dönük olarak ne türden planların yapıldığını anlayabilmek için.
CİA direktörünün Ortadoğu turuna dönük Wall Street Journal gazetesinde çıkan bir haber, ABD’nin Gazze ile alakalı planlarının ne olduğuna dair bazı fikirler veriyor.
Habere göre CİA Direktörü, Mısırlık mevkidaşı ve Mısır lideri Sisi ile yaptığı görüşmede, Mısır’ın savaş sonrası Gazze’nin güvenliğinde rol üstlenmesini istedi.
Buna göre;
-Mahmud Abbas yönetimi Gazze’yi devralana kadar Mısır’ın güvenliği sağlaması istendi.
-Sisi ise Refah sınırında güvenliği sağlamak için Hamas’a ihtiyaç duyduğunu, Hamas’ın yok edilmesinde rol almayacağını dile getirdi.
Buradaki kritik ifade, “Abbasın yönetimi devralana kadar” ifadesi.
ABD’nin Gazze’nin geleceğine dair nasıl bir plan yapmakta olduğuna işaret ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Gazze’nin geleceğine dair İsrail makamlarıyla ABD yetkilileri arasındaki görüş farklılıkları olduğuna dair haberler çıkmıştı.
İsrail’in Gazze’yi sürekli işgal altında tutma niyetlerini belli eden açıklamaların karşın ABD’li yetkililerin buna karşı olduklarına dair beyanları yansıdı.
Wall Street Journal’daki haber, ABD’nin Gazze’de tıpkı Ramallah’taki gibi bir model oluşturma niyeti içinde olduğuna işaret ediyor.
Tabi, Hamas’ı devre dışı bırakma şeklinde ifade edebileceğimiz imkanı yakalayabilmeleri halinde bu mümkün olabilecek.
(Bu arada Ramallah’daki Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas’ın “Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ni kapsayacak kapsamlı bir siyasi çözümün parçası olarak Gazze’nin sorumluluğunu almaya hazırız” şeklindeki açıklamasını da bu bağlamda not düşelim)
BATI ŞERİA MODELİ BİR BARIŞ MODELİ OLAMAZ
Hafta başında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken Ankara’ya gelerek Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la 3 saate yaklaşan bir görüşme yapmıştı.
Çarşamba günü detaylarına bu köşede yer verdiğimiz o görüşmede Bakan Fidan, bu vahşi sarmaldan çıkmak adına Gazze sorununa kalıcı bir çözüm bulunması yönünde Türkiye’nin talep ve önerilerini iletmişti.
Ankara açısından bu kalıcı çözüm çerçevesinin içinde, Başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğü sağlanmış bir Filistin devleti ve İsrail’in 1967 öncesi sınırlara çekilmesi perspektifi var.
Oysa, ABD’nin Gazze için uyarlamaya çalıştığı plan, Batı Şeria’daki gibi coğrafi bütünlüğü olmayan, devlet otoritesine ‘güya’ sahip olan, İsrail’in keyfince terör estirdiği, yerleşimci adı altında getirilen işgalcilerin yürüttüğü her türlü zorbalığına kol kanat geren bir model.
Bölünüp parçalara ayrılmış, Kudüs’te görev yapmış bir Türk diplomatın deyimiyle ‘İsviçre peynirine’ benzeyen delik deşik haritası olan bir Gazze planının ‘kalıcı çözüm’ anlamına gelmeyeceği çok açık değil mi?
ANKARA’NIN REHİNELER VE ATEŞKES ARAYIŞLARI
Yazının burasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Taşkent dönüşü uçakta kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplardan uzun bir alıntı yapalım.
Uzun bir alıntı olacak ama Ankara’nın Gazze mesaisine dair önemli ipuçları verdiği için önem taşıyor Erdoğan’ın ağzından aktaracağım cümleler:
“Hamas’ın sivilleri rehine olarak tutmak gibi bir derdi yok. Tam aksine, olması gereken İsrail'in elindeki Filistinlilerin bırakılmasıdır. Şimdi biz Türkiye olarak burada araya gireceksek burada İsrail'in yapması gereken şey Filistinlilerin süratle bırakılması ve öbür taraftan da İsraillilerden Hamas’ın elinde olanların hemen bırakılmasıdır. Ama burada iki şey var. Asker var. Sivil var. Zaten Hamas’ın sivilleri bırakmamak gibi bir kararlılığı yok “bırakırız” diyorlar. Tabii orada askerler var. Bu askerlerin içerisinde üst rütbeliler de var. Ama İsrail’in kalkıp da 5 yaşında, 10 yaşında, 15 yaşında çocukları rehine alacak kadar vicdani olmayan tutumu da ortada. Olumlu adımlar atıldığı takdirde biz her türlü riski alır ve bu işin çözümüne katkıda bulunmaya çalışırız. İsrail son bir ayda Batı Şeria’da 2 bin’e yakın kişiyi tutukladı. Ondan önce içinde kadın ve çocukların da bulunduğu hapishanelere atılmış 10 bin civarında insan var. Hamas öncelikle kadın ve çocuklar olmak üzere Batı Şeria ve Gazze’de İsrail tarafından tutuklanan Filistinlilerin serbest bırakılmasını istiyor.”
Erdoğan, yine Taşkent dönüşü yaptığı açıklamalarda şöyle bir şey de söyledi:
“Ateşkesi sağlamak öncelikli hedefimizdir. Bunun için atılması gereken tüm adımları atıyor, denenmesi gereken tüm yolları deniyoruz. Olumlu adımlar atılırsa, biz gerekeni yaparız.”
Gazze’deki katliamların durması için neler yapılabileceğine, Ankara’nın bu konuda nasıl bir inisiyatif kullanabileceğine dair konular, Fidan/Blinken görüşmesinde ele alınmıştı.
Erdoğan’ın kullandığı “Olumlu adımlar atılırsa, biz gerekeni yaparız” ifadesi, “ABD, İsrail üzerinde baskı kurarak gereken adımları attırırsa, biz de Hamas’ın üzerine düşünleri yerine getirmesi hususunda elimizden geleni yaparız” anlamına geliyor.
Yorumlar21