Ekonomide stres döneminin yerini umut dönemi alıyor
- GİRİŞ08.04.2024 09:20
- GÜNCELLEME11.04.2024 09:36
31 Mart seçimlerine 2 hafta kala Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le Kanal 7’de yaptığımız Başkent Kulisi programında bir numaralı gündem konumuz ‘dolar’ idi.
“Seçimden sonra dolar 40 lira olacak” cümlesi eşliğinde başlatılan ‘karamsarlık pompalaması’ eylemi ile döviz bürolarının önünde kuyruklar oluş-turul-muştu.
Kötü niyetli bir grup ihracatçı da, devletin verdiği ucuz krediyi amacı dışında kullanmak suretiyle hemen dolara çevirerek ‘dolarizasyona’ oynamıştı.
Doların yükselmesi onların karına kar katacak, ama öbür yandan milletin geçim derdini etkileyen enflasyon de alıp başını gidecekti.
Mehmeş Şimşek’e, “Dolar seçimden sonra 40 lira olacak” söylentileri için ne diyorsunuz” diye sorduğumda, kur ataklarına müsaade edilmeyeceğine dair net mesajlar vermişti o programda.
Bunu yapanların amacı, seçim öncesi güvensizlik, belirsizlik yaratmak” dedi.
-“Spekülatif, masa başında uydurulan haberleri yalanlamaktan yorulduk” dedi.
-“Şu anda ilave döviz talebinin (vatandaşın döviz alması anlamında M.A) ekonomik temeli yok” dedi.
Sonra de ekledi:
“Merkez Bankası, fiyat istikrarını tehlikeye atacak bir dalgalanmayı engelleyecektir.”
31 Mart seçimlerinin üzerinden bir hafta geçti.
Geride kalan bir hafta boyunca dolar 40 liraya fırlamadı.
Fırlamadığı gibi, yerinde saydı, yukarı doğru kımıldamadı.
Piyasanın ünlü “Objektif görünümlü muhalif ekonomistleri” bile, dolarda bir tırmanma beklenmemeli demeye başladılar.
ENFLASYON DÜŞME EĞİLİMİNİ BELLİ ETTİ, İHRACAT İYİ GİDİYOR
Günün sonunda Mehmet Şimşek’in, dolara ilişkin spekülasyonların geçici, seçim dönemiyle alakalı olduğuna dair uyarılarının gerçekçi olduğu anlaşıldı.
Zaten, şu anda Türkiye ekonomisi üzerinde bir dolar baskısının olmadığını başka başka veriler üzerinden de rahatlıkla anlayabiliyoruz.
Bankalar ve şirketler rahatça dolar bulabiliyorlar.
Cari açık, beklenenden de iyi bir performansla geriliyor.
Bu arada seçimden sonra Nisan ayının ilk haftasında gelen kritik bazı veriler de, ekonomide stresli dönemin yerini umutlu bir dönemin almakta olduğuna işaret ediyor.
Aylık enflasyon, beklentiler doğrultusunda geldi.
Öngörüldüğü üzere, üç ay sonra yıllık enflasyonun hızlı ve istikrarlı bir şekilde gerilemeye başlayacağına dair umutlar artmış durumda.
İstihdam piyasasını da güçlü tutan ihracatta güçlü performans korunuyor.
Oradaki durumu Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın açıklamaları üzerinden aktaralım:
“2024 yılı Mart ayında ihracatımız 22 milyar 578 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Mart ayı rakamı, 2024 Ocak ayındaki 20,0 milyon dolar ve Şubat ayındaki 21,1 milyar doların üzerinde gerçekleşerek, Mart ayında ihracatın aylık artışının devam ettiğini göstermektedir.”
Mehmet Şimşek’in dezenflasyonla alakalı açıklamaları ise şöyle:
“Enflasyonu düşürürken sıra dışı bir şey yapmayacağız, para politikalarının sıkılaştırılması işe yarayacak. Yılın ikinci yarısında enflasyon kayda değer oranda düşmüş olacak. Piyasanın enflasyon beklentileri bizim hedeflerimize yaklaşıyor.”
17 Mart’ta yaptığımız programda Şimşek, ekonomi ve bütçe üzerinde, 2024 yılına mahsus enflasyonu besleyen ‘tek seferlik’ bazı yüklerin olduğundan söz etmişti.
Örneğin, deprem bölgesinde yaraların sarılması için yapılan harcamalar.
Bu harcamalar, büyük ölçüde konut yapımına dayalı olduğu için ve bu konutlar büyük ölçüde 2025 yılında tamamlanacağı için önümüzdeki yıldan itibaren ekonomi üzerindeki deprem yükü ortadan kalkmış olacak.
Yani bu yılı atlattıktan sonra, Türkiye ekonomisin önü daha da açık olacak.
Tabi bu böyle diye, riskli alanları da göz ardı etmemek gerekiyor.
Riskli alanlar da daha çok bizim dışımızda gelişen savaşlar, çatışmalarla alakalı.
Rusya Ukrayna savaşı…
Putin’in, ABD’de başkanlık seçimleri ile Trump’ın işbaşına gelmesi ihtimali ile (Trump’ın Rusya’ya yakın bir tutum sahip olması) eşzamanlı olarak
Avrupa’yı daha fazla tehdit eden bir söyleme yönelmesi…
İsrail’in Gazze’de yürüttüğü katliamlar…
İran/İsrail geriliminin her an bir çatışmaya dönüşme ihtimali…
Balkanlar’da her an patlamaya hazırmış intibaı veren yeni gerilimlere…
Yaklaşan Çin’in Tayvan müdahalesi…
Bunlar tabi ki, dünya ekonomisi kadar Türkiye ekonomisi için de öngörülmeyen riskler başlığı altında toplanıyor.
Ama bu riskler, ekonomide stresli ortamın yerini umuda bırakmakta olduğu gerçeğini de şu an için değiştirmiyor.
İnşallah değiştirmez de…
Mehmet Acet / Haber7
Yorumlar20