CHP koşar adımlarla kendi normaline dönüyor
- GİRİŞ03.09.2024 09:06
- GÜNCELLEME05.09.2024 09:21
Kitabın ortasından girelim mevzuya.
31 Mart sonuçları CHP’ye, iki alanda kendini gösterip yeni adımlarla kendi tabanı dışındaki ‘potansiyel kitleye’ de ulaşma kredisi açmıştı.
İkisini de heba ediyorlar ama.
Bu alanlardan biri, övünerek anlattıkları ülke nüfusunun yüzde 65’ine hitabeden ‘yerel iktidar’ alanı.
Diğeri, yer yer 31 Mart şımarıklığına dönüşen bir üslupla, geniş muhafazakar/mütedeyyin kitlelerin değerleriyle barışma imkanı.
ÖZGÜR ÖZEL KENDİ ÖNERİSİ OLAN NORMALLEŞME ADIMLARINDAN YİNE KENDİSİ VAZGEÇİYOR
13 Haziran’da Saraçhane’de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart sonrası yeni arayışlar çerçevesinde başlattığı normalleşme/yumuşama sürecinin dibine ilk kibrit suyunu dökmüştü.
İmamoğlu, Özel’in normalleşme/yumuşama söyleminden rahatsız olan isimler arasındaydı.
Bunun gayet anlaşılabilir bir sebebi de vardı:
O söylem, Özel’in CHP Genel Başkanlığı koltuğundaki yerini sağlamlaştırırken, 31 Mart öncesi muhalefetin tek müstakbel cumhurbaşkanı adayı olarak görülen İmamoğlu’nun adaylığını, seçeneklerden biri haline dönüştürdü.
13 Haziran’da İBB’de kapalı kapılar arkasında neler olduysa, yahut neler konuştularsa artık, Özel’in dilinde o günden itibaren 180 derecelik değişimler kendisini göstermeye başladı.
O gün orada İmamoğlu yanında iken MHP lideri Bahçeli’ye hitaben, “Suç ortağını bize itmesin” diyen Özel, o gün bugün söylemini sertleştirerek ve CHP’yi tekrar ‘kendi kampına’ taşıyarak ilk dönemki akıllıca hamlelerinden uzaklaştı.
O tarihlerde İspanya/İtalya gezisini tamamlamakta olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, uçakta Özel’in çıkışlarıyla alakalı sorulara muhatap olunca, Özel’den “CHP’nin başındaki arkadaş” diye söz edip, şöyle devam etmişti:
“Bizim iade-i ziyaretimizi demek ki hazmedemediler. Eğer bu iade-i ziyaretimizi CHP'nin başındaki arkadaş hazmedebilseydi, bu tür bir açıklamayı yapmaya gerek duymazdı. İstanbul’da basın toplantısı yaptılar, belli ki birilerinin etkisi altında kaldılar. Birilerinden onay aldılar.”
Erdoğan, “Birilerinin etkisinde kaldılar. Birilerinden onay aldılar” derken İmamoğlu’nu kast ediyordu.
CHP’Lİ BELEDİYELER KÖTÜ ÖRNEKLERLE GÜNDEME GELDİ
Özel, 13 Haziran’dan sonra, parti içinden ve İmamoğlu cephesinden gelen baskılar nedeniyle, 31 Mart sonrası aldığı pozisyonu terk etti.
Örneğin, 31 Mart öncesi “Geçen seçimde genel iktidarı seçtiniz, bu seçimde de bize oy verin ki denge olsun diye çağrılar yapan, 31 Mart sonrası, “Erken seçim istersem kendimle çelişirim” diyen Özel, gelinen noktada her gün erken seçim çağrısı yapmaya başladı.
Anamuhalefet partisinin genel başkanının erken seçim istemesinden daha doğal bir şey olabilir mi diye sorulabilir.
Bu doğru, ancak burada Özel’in kendi kendine çelişki içine düşmüş olması söz konusu ettiğimiz husus.
31 Mart’ta seçmen CHP’ye yerel yönetimler üzerinden bir iktidar alanı açtı.
Toplam nüfusun %65’i şu an CHP’li belediye başkanları tarafından yönetiliyor.
Peki 5 ayın sonunda CHP, bu fırsatı ‘milletin gözüne girme’ anlamında başarılı bir şekilde kullanabildi mi?
Seçimlerin hemen akabinde CHP’li belediyelerden en çok akraba eş dost atamalarına dair haberler geldi.
Bir ara Özgür Özel’de bu durumun rahatsız edici yönünü kavrayıp, sözlü uyarıda bulundu ancak onu dinleyen olmadı.
CHP’li belediyeler namına gündeme gelen son iki haber şu:
Uzun yıllar sonra bu partiye geçen, ortasından Yeşilırmak geçen Amasya’da belediye başkanı 10 günlük suyumuz kaldı diye açıklama yapıp, su kesintilerini uygulamaya soktu.
Ya İzmir’den, Körfez’den gelen kirlilik nedeniyle balık ölümleri haberi ve Körfez’i bu hale getiren 25 yıllık CHP yönetimine ne demeli?
Sözün kısası, 31 Mart’ta birçok yeni belediye elde eden CHP’nin, hizmet belediyeciliği anlamında daha önceden beri bu parti tarafından yönetilen belediyelerden bir farkının olmadığına dair gerçek, gayet açık bir şekilde ufukta belirdi.
CHP’lilerin çoğunun elde ettikleri imkanları hizmet için kullanmak yerine, o imkanları kendi lehlerine kullanmak için oraları yönetmeye talip oldukları gibi bir gerçek karşımıza çıktı yine, yeniden.
CHP SÖZCÜSÜNÜN CUMA HUTBESİNE ‘SAÇMALIK’DEMESİ… DİLBURA OLAYI, ÖZEL’İN NEFRET SÖYLEMİNİ KULLANAN BİRİNİ TALTİF ETMESİ…
CHP’nin 31 Mart sonuçlarından ciddiyetle sorumluluk çıkarma yerine, ciddiyetsizlikle şımarıklık çıkarmasına dair başka örnekle de karşımıza çıktı bu 5 ay içerisinde.
Örneğin, Diyanet araştırmasına göre Türkiye’de erkeklerin yüzde 57,4’nün daimi olarak, yüzde 17,6’sının çoğunlukla, yüzde 12,7’sinin ara sıra kıldığını söylediği (Yüzde 7,2 hiç kılmayan) Cuma namazı’nda okunan Cuma hutbesi için CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel’in içinde ‘saçmalık’ ‘hadsizlik’ gibi tabirler geçen açıklamalar yapması, Cuma hutbesi üzerinden Diyanet’i aşağılaması…
En son, Özgür Özel’in, AK Partiye oy verenleri kastederek tam bir nefret söylemi ile “Geri zekalısın. Bütün özgürlük haklarınızı tek bir kişiye teslim ettiğiniz için ve Allah’tan da üstün tutup ona taptığınız için…hepinizin beyni emcüklenmiş birer geri zekalısınız…” diyen bir şahsı “sen böyle demeye devam et” der gibi bir taltifle, parti programında protokolde ağırlaması…
Bu tutumuyla Özel’in 31 Mart sonrası “Bidon kafalı” dediği için kavga ettiği Yılmaz Özdil’le aynı çizgiye gelmesi…
Belli ki bu örnekler de daha da artarak istikrarlı bir şekilde varlığını göstermeye devam edecek.
CHP’ koşar adım kendi normaline dönüyor dememizin sebebi bu örnekler.
Ha, kendi normalinden gerçekten uzaklaşmış mıydı ki diye de sorabilirsiniz.
Yorumlar39