İsrail Gazze'de yaptıklarının aynısını Lübnan'da yapmak istiyor
- GİRİŞ26.09.2024 07:39
- GÜNCELLEME28.09.2024 12:12
Yazının başında İsrail basınından, Jeruselam Post Gazetesi’nin önceki gün yayınlanan başmakalesinden bir alıntı ile başlayalım:
“Hizbullah’ın, masumların arkasına saklanarak ‘kaçınılmaz olan’ yaşandığında sempati kazanmak gibi bir stratejisi var. Ama İsrail bu taktiğe izin vermemeli ve bu taktik bizi caydırmamalı. Sağlam durmalı ve yapacağımız eylemin haklı ve gerekli olduğunu bilmeliyiz.”
“Kaçınılmaz olan” dedikleri, tıpkı Gazze’de ve Batı Şeria’da olduğu gibi sivillerin, kadınların çocukların acımasızca öldürülmesi.
Yazının bu bölümünü, İngilizceden Türkçeye bire bir çevirince böyle bir metin ortaya çıkıyor.
Biraz daha Türkçeye çevirince, Gazze’de, Batı Şeria’da soykırım uygulama anlamında ‘Rüştünü ispat etmiş’ bir orduya, “Rahat olun, Lübnan’da da sivilleri katletmekten imtina etmeyin” diyen bir çağrı metni bu aslına bakarsanız.
“YARALI BİR SERÇEYİ MAALESEF KURTARAMADIK”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın bana göre en çarpıcı bölümü, Gazzeli küçük bir kızın hazin hikayesini anlattığı bölümdü.
Karşısında oturan kalabalık ama çoğunlukla soğuk bakışlara sahip dinleyicilere hitaben şöyle seslendi Erdoğan:
“HİND RECEP, sadece 6 yaşındaydı. Yakınlarıyla güvenli bir yer ararken araçları İsrail güçleri tarafından vuruldu. Dayısı, yengesi, kuzenleri herkes ölmüş, sadece o hayatta kalmıştı. Tam 12 gün boyunca çaresizce kurtarılmayı bekledi. “BENİ ALMAYA GELECEK MİSİNİZ, KORKUYORUM” diyerek bir yardım elinin 12 gün boyunca kendisine uzanmasını bekledi.”
Sonra, devam etti Erdoğan, “Yaralı bir serçeyi maalesef kurtaramadık” diye biten şu sözleri sarf etti:
“Dünyamızın geldiği seviyeye, elimizin altındaki teknolojiye rağmen; çatısı altında binlerce personel çalıştıran devasa bütçeli kuruluşlarımıza rağmen, 8 milyarlık insanlık ailesi olarak, henüz 6 yaşındaki bir kız çocuğunu, gözlerimizin önünde çırpınan yaralı bir serçeyi maalesef kurtaramadık.”
“Bir kişinin ölümü, trajedi ama bir milyon kişinin ölümü istatistiktir” şeklinde bir söz var ya hani.
Rakamlar, haber metinlerinde verilen bilgiler, başka bir bakımdan da her bir trajedinin üzerini örtüyor.
Oysa, Gazzeli bu küçük kızın hikayesi, on binlerce ayrı birer dramın, büyük acıların bir tanesini temsil ediyor.
İSRAİL SAVAŞI LÜBNAN’A YAYDI, ŞİMDİ DE KARA HAREKATINA HAZIRLANIYOR
Bir süre önce bir sohbet sırasında üst düzey bir Türk yetkili, İsrail’in Gazze’deki katliamlarından bahsederken, “Batının 300 yıldır biriktirdiği teknolojiyi İsrail’i desteklemek için” kullandığından söz etmişti.
İsrail’in çağrı cihazlarını hedef alan ve binlerce Hizbullah mensubunun ölmesine ya da yaralanmasına yol açan saldırıları bana bu cümleyi hatırlattı.
Elinde 150 bin kadar füze yahut roket bulunduğu söylenen, 50 bine yakın savaşçısı olduğu dile getirilen Hizbullah’ın şimdiye kadar İsrail’in saldırılarına karşı caydırıcı bir etki üretemediği bir gerçek.
Belki de İsrail, çok eskilere dayanan bir ‘Düşmanının gücünü abartma’ stratejisiyle hareket etti, ediyor.
Çağrı cihazlarına ve komuta kademesine yapılan saldırılar şüphesiz, Hizbullah’ın misilleme kapasitesini de sınırladı.
Dün, fırlatılan roketler nedeniyle iki kişinin yaralandığı bilgisi dışında, Hizbullah’ın İsrail’in canını acıtacağını düşündüren herhangi bir misillemesi söz konusu olmadı.
Bu durum İsrail’i hem daha fazla cesaretlendiriyor, hem de daha fazla pervasız hale getiriyor.
İsrail ordusunun kuzeydeki birliklerinin komutanı Tümgeneral Ori Gordion diyor ki:
“İsrail ordusu, Lübnan’a yönelik muhtemel bir kara harekatına hazır olmalı. Yeni bir aşamaya geçtik. Operasyonumuz, Hizbullah’ın kabiliyetlerine, komutanlarına ve üyelerine ciddi bir darbeyle başladı.”
7 Ekim’den sonra Hamas’ın İsrail’e karşı kuzeyden de bir başka cephe açması için Hizbullah’a dönük beklenti içinde olduğu biliniyor.
O dönem bu, İsrail’in de korkusuydu.
Zira, iki cephede birden savaşmak kendileri için şüphesiz çok daha zor olacaktı.
Yorumlar11