Maksat, Türkiye'nin büyük yürüyüşünün önünü kesmek
- GİRİŞ05.10.2024 09:34
- GÜNCELLEME07.10.2024 08:36
Önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, arkasından Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve en nihayet 1 Ekim’de Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘kitabın ortasından’ bir konuşmayla Türkiye’ye dönük yeni bir ‘beka tehdidinin’ adını koydular.
Erdoğan’ın İsrail’in, Filistin ve Lübnan’dan sonra Anadolu topraklarına gözünü dikeceğini söylemesi başlı başına tarihi nitelikte bir uyarı mahiyetinde.
Türkiye, özellikle savunma sanayii ve enerji gibi alanlarda, 15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra ivmelenen önemli bir atak halinde.
İnsansız savaş araçları teknolojisinde, Dünya lideri tabirini hak eden bir seviyeye ulaştık. Çarşamba akşamı Kanal 7 Ülke tv ortak yayınında Hasan Öztürk’le birlikte ağırladığımız Selçuk Bayraktar, Baykar’ın kendi alanında dünyada bir numara olduğundan söz etti.
Öbür tarafta ABD, Çin ve Rusya dışında dördüncü bir ülkenin yapamadığı 5’inci nesil savaş uçağı (KAAN) teknolojisi bile yakalanmış durumda.
Balistik füzelerin deneme atışları yapılıyor.
Hava Savunma Sistemi anlamında Çelik Kubbe sistemi için uzun menzilli füzelerin de envantere girmesi hedefiyle kararlı bir yürüyüş sergileniyor.
Evet ama bütün bu hedeflere ulaşmak için şu an ‘çayın tam ortasında’ bir yerlerde olduğumuzun da bilincinde olmalıyız.
Yani bütün bu sistemlerin net bir caydırıcılık üretmesi için Türkiye’nin bu yolculuğuna kararlı bir şekilde devam etmesi, tökezlememesi, yahut tökezletil-e-memesi gerekiyor.
Selçuk Bayraktar’ın bizim yayında söylediklerinden bazı alıntılar yapmak isterim tam da bu noktada.
SADECE HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİ DEĞİL, UZUN MENZİLLİ BALİSTİK FÜZELER DE LAZIM”
Öncelikle, caydırıcılık anlamında Selçuk Bayraktar’ın hava savunma sisteminin ötesinde, asıl uzun menzilli balistik füzelere sahip olma gereğine değinen sözlerini aktarayım.
Yayın sırasında kendisine, “Türkiye dışarıdan kendisine yan gözle bakılamayacak bir ülke hale gelmesi ne kadar sürer” şeklinde bir soru yönelttiğimde şunları söyledi Bayraktar:
“Düşünün ki karşıdan size bir mermi geliyor, siz onu vurmaya çalışıyorsunuz. Çok zor. Hele manevra yapan bir mermiyse daha zor. Dolayısıyla sadece hava savunma silahları açısından değil uzun menzilli balistik füzeler asıl caydırıcı unsurlar. Çünkü karşı taraf bunu bildiğinde bu kadar kolay atmayacaktır.”
İRAN, İSRAİL’İN DOKUNULMAZLIĞI VE SALDIRILAMAZLIĞI TEZİNE BU DEFA CİDDİ BİR DARBE VURDU
Bayraktar’ın bu tezinin ne kadar kıymet arz ettiğine bir örnek olarak, İran’ın 180 civarı füzeyi İsrail’e göndermesi ve sürü halinde giden bu füzelerin 1500 kilometre yol kat edip önemli bir bölümünün hedefine ulaşması gösterilebilir.
İsrail, sansür uygulayarak bunu saklıyor ama İran füzeleri Nisan ayındaki drone/füze saldırılarının aksine hedefini buldu ve İsrail’in canını yaktı.
Son gelişmelere binaen ortaya çıkan dokunulamaz, ulaşılamaz, saldırılamaz algısını bozdu bu saldırı.
Bu arada…
İsrail/İran gerilimi/çatışmasının ötesinde, içinde ABD seçimlerini etkileme amacı taşıyan daha başka akılların devrede olduğuna dair değerlendirmeler de dinliyoruz.
“İsrail yerine ABD’yi, İran yerine Rusya’yı koyup öyle bakın meseleye” türünden değerlendirmeler bunlar. İran’ın misillemesinin arkasında bir Rus aklının olması, 1 ay sonra yapılacak seçimlerde Trump lehine bir atmosfer oluşturması bakımından mümkün görünüyor.
Buradan tekrar Selçuk Bayraktar’ın değerlendirmelerine dönelim.
Bayraktar, Çelik Kubbe hava savunma sisteminin İsrail’in kullandığı Demir Kubbe’ye göre daha yeni nesil modern bir sistem olduğunu söylüyor.
“Milli silahlarımızı geliştirdik ve kademe kademe geliştirmeye devam ediyoruz.” Diyen Bayraktar, “Ama” dedikten sonra, ekliyor:
“Henüz bunların büyük kısmını sahada kullanmaya başlamadık. Türkiye, havacılıkta da hava savunma sistemlerinde de akamete uğramış bir seyrin hikayesini yaşıyordu. Hava savunma sistemleri adım adım gelmeye başladı. Biz, 20 sene öncesine döndüğümüzde yüzde 85 oranında yurt dışına muhtaç olan bir ülkeydik. Bütün kaynaklarımız yurt dışına gidiyorduk. Bugün kendi projelerimizi dünyaya ihraç eden bir Türkiye'den bahsediyoruz. Bugün itibariyle hava savunma sistemimiz, bugünkü tehdit açısından yeterli düzeyde değil. Ama ilmimiz ve bu alandaki çalışmalarımız; ROKETSAN, ASELSAN çalışıyor. TÜBİTAK'ın da çalışmaları var. Çalışmalar devam ediyor.”
Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere, savunma sanayii alanında Türkiye, güçlü bir atak halinde.
Çok önemli mesafeler de kat edildi ancak, ‘kem gözle bakanlara’ karşı tam caydırıcılık elde etmek için biraz daha zamana ihtiyaç var.
Bir 10 yıl diyeyim, tökezlemeden aynı tempoda ilerlemeye ihtiyaç var.
İşte o nedenle etrafımızda artan tehditlerin, Türkiye’nin bu hedeflerine ulaşmasını engelleme gibi birincil derecede bir amaç taşıdığı aşikar.
Bu anlamda yüksek bir farkındalık içinde olmak gerekiyor.
Mehmet Acet / Haber7
Yorumlar76