Suriye’deki son gelişmeler Türkiye’nin elini nasıl güçlendirdi?
- GİRİŞ04.12.2024 09:31
- GÜNCELLEME04.12.2024 10:24
Suriye muhalefetinin fırtına gibi estiği birkaç günlük süreç içerisinde Suriye jeopolitiği bir anda değişiverdi.
Esat rejimine bağlı birliklerin bozguna uğramasıyla, İdlip’in, Halep’in tamamı muhaliflerin kontrolüne geçti.
Yönlerini aşağı doğru çeviren muhalif güçler, Hama’da da rejim birliklerini zorluyor ki, yakın bir zaman diliminde buradan da zafer haberlerinin gelmesi muhtemel.
Rejim birliklerinin kısa sürede darmadağın olmasının arkasında Rusya ve İran desteğinin olmaması temel bir faktör olarak ortaya çıktı.
Suriye sahasındaki son gelişmeler, Rusya’nın Ukrayna’da nasıl bir baskı altında olduğunu, İran’ın konsantrasyonunun nasıl dağıldığını göstermesi bakımından da dikkat çekici oldu.
Esasen, 9 yıl önce Suriye’deki durumun muhalifler aleyhine dönmesinin temel gerekçesi, rejim birliklerinin yahut onlara destek veren İran’a bağlı milislerin yürüttüğü savaş değil, 30 Eylül 2015 itibarıyla Rusya’nın hava gücünü etkili ve acımasız bir şekilde denkleme sokması olmuştu.
Halep’te aylarca süren ‘sivil kıyım’, Aralık 2016’da muhaliflerle birlikte Halep halkının büyük bölümünün şehri terk etmesiyle rejim lehine bir sürecin önünü açmıştı.
RUSYA’NIN TARTUS LİMANINI BOŞALTTIĞI HABERLERİ DOĞRUYSA…
Dün, Rusya’nın 1971’den beri varlık gösterdiği Tartus Limanı’ndaki savaş gemilerin çektiği yönünde bir takım haberler çıktı.
Bu böyle ise gerçekten, yani bu iddialar doğru ise, büyük haber demektir.
Rusya’nın Suriye geneli şöyle dursun, iç savaş öncesinden itibaren bayrak gösterdiği Lazkiye bölgesinde bile tutunamadığına işaret eder ki, o bakımdan büyük haberdir.
İRAN APAR TOPAR DİPLOMATİK ATAĞA GEÇTİ AMA…
Bu yeni durum, İran’da ciddi bir telaşa neden oldu.
İlk açıklamasında Türkiye’yi suçladıktan sonra ikinci açıklamasıyla Amerika ve Siyonistlere yüklenerek ilk sözlerini düzeltmeye çalışan İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi, hemen ardından soluğu önce Şam’da ardından Ankara’da aldı.
Türk mevkidaşı Hakan Fidan’ın ortak basın toplantısında söylediği “Suriye’deki olayları bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak yanlış” şeklindeki sözleri, aynı zamanda hemen yanında kendisini dinleyen İran Dışişleri Bakanı’na dönük bir cevap niteliği taşıyordu.
ANKARA İHTİYATLI AMA MEMNUN BİR GÖRÜNTÜ VERİYOR
Bu son gelişmelerin Türkiye’nin elini müthiş derecede güçlendirdiği, Ankara’nın üzerindeki 9 yıllık baskıyı ciddi anlamda azalttığı net bir gerçek.
Şöyle düşünelim:
Aralık 2016’dan sonra güney sınırımızdaki İdlip’in nüfusu, Halep’ten kaçıp gelenlerle birlikte birden bire 5 milyona yaklaşmıştı. Ve bu insanların hedefi Türkiye’ye sığınmaktı.
Bu insanları Suriye topraklarında tutmak için ciddi bir çaba harcandı ve bu, bir yere kadar bu mümkün olabildi.
Şimdi Halep’in geri alınması demek, bu insanların tekrar kendi evlerine dönüşünün mümkün hale gelmesi anlamına geliyor.
Bu da Türkiye üzerindeki baskının net bir şekilde azalması, net bir rahatlama anlamına geliyor.
Bir taraftaki derin moral bozukluğuna karşın, bu taraftaki moral üstünlük de işin cabası tabi.
FIRATIN BATISINDAKİ YPG TEHDİDİNİN BERTARAF EDİLMESİ İMKANI DOĞDU
Bu son gelişmeler, Suriye’den Türkiye’ye dönük terör tehdidinin azalması anlamında da çok önemli bir fırsatı beraberinde getirdi.
Ankara, Tel Rıfat’taki PKK/YPG oluşumunu bertaraf etmek için diplomatik sahada yıllar harcadı.
Ama bu son süreçte bu şehrin örgütün elinden alınması, günler bile değil, saatler aldı.
Bunun devamının Menbiç’le gelmesi de çok muhtemel.
Diyebilirim ki, bu son gelişmeler Türkiye’nin diplomasi sahasında ‘yürüyüşünü’ değiştirecek’ kadar kıymetli oldu.
Zaten Suriye sahasında bütün sözler, masadan önce sahada söyleniyor.
Kissinger’in sözünü hatırlayalım:
“Sahadaki gücünüzün gölgesi diplomasi masasına düşmemişse eğer, o masada konuştuklarınız lakırtıdan öteye geçmez”
Türkiye/İran/Rusya Dışişleri Bakanlarının Astana formatında birkaç gün içerisinde bir araya gelmesi bekleniyor.
Hakan Fidan o masaya, sadece sahadaki gelişmelerin kendi ülkesi lehine değiştiği bir dışişleri bakanı olarak değil, aynı zamanda tezlerinin ve uyarılarının haklı çıktığı bir ülkenin dışişleri bakanı olarak oturacak.
Yorumlar38