Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın önceki akşam CNNTÜRK televizyonunda yaptığı açıklamalar, Suriye’deki gelişmelere, YPG’nin tasfiyesine dönük Ankara’nın yaklaşımını gayet net ve anlaşılabilir biçimde ortaya koydu.

Hakan Fidan, PKK/YPG’den ne beklendiğinden söz ederken, ‘Ültimatom’ ifadesini kullanıyor:

Bizim onlara (PKK/YPG’YE) verdiğimiz ültimatom ortada. Amerikalılar üzerinden de verdik, basın üzerinden de. Uluslararası terörist savaşçı niteliği taşıyan, Türkiye’den, Irak’tan gelmişlerin behemehal terk etmeleri gerekiyor.”

Bu satırlarda Fidan’ın söz konusu ültimatomu “Amerikalılar üzerinden de verdik” ifadesi yeni ve üzerinde düşünmeye değer bir beyan niteliğinde.

Amerikalılar üzerinden YPG’ye öyle bir ültimatom verilmişse, acaba bu hususta, yani YPG içinde olup da Fidan’ın tanımladığı şekliyle Suriye dışından gelenlerin Suriye’den çıkmaları konusunda ABD ile bir anlaşma oldu mu sorusu akla düşüyor.

Hakan Fidan, YPG varlığına karşı Şam’daki yeni yönetimin Türkiye ile ‘senkronize’ hareket ettiğine dair mesajlar da veriyor.

Yeni Suriye’yi yönetenlerin YPG ile görüşmeler yaptığı biliniyor. Bu görüşmelerde hem ‘Yeni Şam’ın, hem de Ankara’nın ortak talepleri/beklentileri iletilmiş.

Fidan, YPG’nin buna rağmen zamana oynadığına dikkat çekiyor, sonra da, bu taleplerin kabul edilmemesi, hayata geçirilmemesi halinde ne olacağına dair şunlar ifade ediyor:

“Bu insanlar, (Yeni Yönetim) buraya savaşarak geldiler. Şam’daki yönetim, öyle herhangi bir hafife alınacak yönetim değil. Savaştan korkanların olduğu bir yönetim değil. Savaşarak ele geçirdiler.”

Kurulan cümlelerin içerdiği anlam çok açık değil mi?

TRUMP GELENE KADAR YENİ ADIMLAR GELİR Mİ?

Çözüm Süreci 2013’te Suriye’deki gelişmeler nedeniyle bozulmuştu.

Günümüzde Suriye’de ortaya çıkan son gelişmeler ise, Türkiye lehine yeni ve net bir alan açtı ve şu anda o fırsat değerlendiriliyor.

ABD’de 20 Ocak’ta Trump yönetimi fiilen işbaşı yapacak.

Trump göreve başlamadan önce, Suriye’de Türkiye’nin rolüne dair açıklamalar yapmaya devam ediyor, Türkiye’nin Suriye’deki rolüne Türkiye’deki yetkililerden bile daha güçlü cümlelerle vurgular yapıyor.

Ama o kritik soruya henüz net bir cevap vermiş değil:

Acaba Trump, Suriye’deki ABD askeri varlığı ve YPG’nin geleceği konusunda Türkiye ile bir anlaşmaya varacak mı?

O ÇAĞRI TRUMP GELENE KADAR YAPILIRSA ANKARA YENİ DÖNEME ELİ GÜÇLÜ ŞEKİLDE GİREBİLİR

Ankara’da, Trump işbaşına gelene kadar şu an yürütülmekte olan sürecin belli bir aşamaya getirilmek istendiğine dair yorumlar dinliyoruz.

Bu inisiyatifin başlangıç aşamasında en önemli adım İmralı’dan ‘silahlara veda’ çağrısının yapılması olacak.

28 Aralık’ta Ada’da Öcalan’la görüşen DEM heyeti, Ankara’ya döndükten sonra TBMM’te temsil edilen partilerin temsilcileri ile yaptıkları görüşmeleri tamamladılar.

Sırada İmralı’ya yapılacak ikinci ziyaret var.

Önceki gün bu konuda sorulara muhatap olan Sırrı Süreyya Önder, ikinci randevu için tarihin henüz belli olmadığını söylemişti.

Ancak başından itibaren başta bu sürece önayak olan MHP lideri Bahçeli olmak üzere sürecin ‘gecikmeksizin’ ilerlemesi hususunda güçlü bir irade var.

Bahçeli, heyetin Öcalan adına 29 Aralık Pazar günü açıkladığı 7 maddelik duyuruyla ilgili değerlendirmesinde, “Sırayı sözden eylem safhasına geçiş almalı nihayetinde müspet ve müşahhas sonuçların kademe kademe sahnelenmesi gecikmeksizin ifa ve ilan edilmelidir” demişti.

Bu durumda İmralı’ya yapılacak ikinci ziyaretten beklenen o çağrının gelmesi beklenti dahilindedir.

Gerçekten öyle mi planlanıyor bilinmez ama beklenen o çağrının 20 Ocak’tan önce gelmesi, Ankara’nın Trump yönetimine eli daha güçlü şekilde girmesine yardımcı olabilir.

O nedenle o çağrı acaba 20 Ocak’tan önce gelir mi diye sormuş olduk.