Fidan Bağdat’ta, Kalın Şam’da: PKK/YPG için yolu sonu yakın mı?
- GİRİŞ28.01.2025 09:09
- GÜNCELLEME28.01.2025 09:24
Dün AK Parti Gençlik Kolları Kongresi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Terörsüz Türkiye’ye yaklaşıyoruz. Terör baronları için yolun sonu göründü.” Dedi.
Bir gün önce MİT Başkanı İbrahim Kalın Şam’da Yeni Suriye’nin yeni lideri Ahmet Şara ile bir araya geldi.
Ondan bir gün önce de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Bağdat’ta Irak Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, Başbakan Muhammed Sudani, Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud Meşhedani ve Başbakan Yardımcısı/Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile görüşmeler yaptı.
Fidan, görüşmelerin sonunda Iraklı mevkidaşı ile yaptığı basın toplantısında “Tüm imkanlarımızı birleştirip DEAŞ’ı da, PKK’yı da yok etmeliyiz. Irak’tan nihai beklentimiz, “yasaklı örgüt” ilan ettiği PKK’yı aynı zamanda “terör örgütü” olarak da tanımasıdır. Bu hususu bugünkü görüşmelerimizde ele aldık.” Şeklinde bir açıklama yaptı.
MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Ahmet Şara ile 11 Aralık devrimi sonrası Şam’da yaptığı ikinci görüşmede, YPG meselesinin etraflı bir şekilde ele alındığı kolayca tahmin edilebilir.
ŞAM İLE PYD/YPG ARASINDA YAPILAN GÖRÜŞMELER NE DURUMDA?
Bu bağlamda karşımızda duran en önemli soru, Suriye’deki PYD/YPG oluşumunun durumu ne olacak sorusu.
Geçtiğimiz günlerde El Cezire televizyonu Şam’daki kaynaklara atfen dikkat çeken bir haber geçmişti.
“Şam kaynaklarına” göre, YPG’lilerle yapılan görüşmelerde üç tane teklif gündeme getirilmiş, ancak örgüt mensupları, bu teklifleri reddederek karşılığında kendi taleplerini iletmişler.
El Cezire’nin haberine göre;
-Kürtlere kültürel haklarının tanınması ve bu hakların yapılacak olan anayasaya eklenmesi,
-Kürtlerin Suriye güvenlik ve askeri kurumlarına katılmalarına izin verilmesi,
-Yerel meclislere yerel işleri yönetme konusunda geniş yetkiler tanıyan, merkezi olmayan bir yönetim sistemi inşa edilmesi konusunda Şam yönetimi taahhütlerde bulunmuş.
Ancak, PYG/YPG cephesi, bu teklife mevcut yapının sürdürülmesi anlamına gelecek şekilde;
-Suriye ordusuna entegre bir birlik olarak katılmak (Bu, ordu içinde ordu olarak kalalım anlamına geliyor)
-Mevcut kontrol altında tuttukları bölgelerdeki hakimiyetlerinin devamı,
-Petrol sahalarından elde edilen gelirlerden pay alınması şeklinde talepler iletmişler.
“ABD İLE ANLAYIŞ BİRLİĞİNE VARMAYI UMUYORUZ”
Ankara, YPG’nin şu haliyle orada varlık göstermesini, Suriye’nin kuzeyinden terör tehdidinin devamı olarak görüyor ve fiili durumun kabulünü net bir şekilde reddediyor.
Esasen, Şam yönetiminin yukarıda aktardığımız çerçevede gündeme gelen önerilerinin Ankara’nın da kabulü olduğunu düşünmek mümkün.
Suriye’nin birlik, bütünlüğü içinde Suriyeli Kürtlerin de güvenli ve huzurlu şekilde yarınlara yönelmesi için Şam’dan kuşatıcı ve kucaklayıcı bir tarzda bu mesajların verildiği görülebiliyor.
Ancak PKK/YPG tarzı katı Stalinist çizgiye sahip, ayrılıkçı fikirlerin zehirlediği yapıların bunu kabullenmesi kolay olmuyor.
Tam da bu noktada, “Peki bu düğüm nasıl çözülecek” sorusu zihinlere üşüşüyor.
Sorunun kestirme cevabı, ABD’de yeni yönetimin izleyeceği tutumla doğrudan ilişkili.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu bağlamda yeni bir açıklaması daha var:
“ABD ile anlayış birliğine varmayı umuyoruz”
ANKARA ABD’YE HEYET GÖNDERMEYE Mİ HAZIRLANIYOR?
Ankara, 40 yıllık terör sorununu kalıcı bir biçimde çözmek için kullanabileceği bütün enstrümanları devreye sokmuş durumda.
İmralı’dan gelecek ‘Çağrının” takvimlendirmesi de, aynı amaca hizmet edecek şekilde yapılıyor olmalı.
DEM heyetinin Meclis’te temsil edilen partilerle yaptıkları görüşmelerde Öcalan’ın çağrısı için Şubat Ortasını zikrettiklerini bu köşede bir kulis bilgisi olarak aktarmıştım.
İmralı süreci kendi mecrasında ilerlerken, Bloomberg’te yayınlanan bir haber gündeme düştü.
Habere göre, bir Türk heyetinin yakında, Suriye’deki PKK/YPG terör örgütünün durumu ile ilgili görüşmeler için Washington’u ziyaret etmesi bekleniyor. Bloomberg aynı haberinde, “Türkiye’nin, ABD’li yetkililere bu ay Ankara’da yapılan görüşmelerde YPG terör örgütünün dağıtılması konusunda ısrarcı olduğuna” yer verdi.
Kast edilen görüşme, ABD Dışişleri Müsteşar Vekili John Bass’ın Ankara’da yürüttüğü görüşmeler olmalı.
PYD/YPG’lilerin Şam’dan gelen tekliflere direnç göstermelerinin asıl sebebi, “Trump bizim arkamızda durur mu” umudu ile ilişkili olmalı.
Daha önce bir mektup da yazmışlardı Trump’a.
Ankara ise, Hakan Fidan’ın dediği gibi bu hususta ABD’deki yeni yönetimler anlayış birliğine varmayı umut ediyor.
Bu konuda Trump’ın nerede durduğu, nasıl bir refleks ile hareket edebileceği ince ince hesap edilmiş olmalı.
Trump’ın önüne gidecek şekilde ve kendisinin pozitif bir yaklaşım sergileyebileceği öngörüsüne sahip bir ‘dosya’ hazırlanmış olmalı.
Amerikan iç siyasetinde başını ağrıtacak bir mesele olarak kalmadığı sürece, (Ekim 2019’da böyle olmuştu) Trump’ın YPG varlığını da, Amerikan askerlerinin Suriye’deki varlığını da hiç önemsemediğini herkes biliyor.
Yorumlar26