Diplomasinin kalbi Antalya’da attı/ ADF izlenimleri
- GİRİŞ14.04.2025 08:22
- GÜNCELLEME16.04.2025 09:00
Antalya Diplomasi Forumu…
Kısa adıyla ADF…
4’üncüsü yapılan Antalya Diplomasi Formu’nun bu yılki ana teması, “Ayrışan dünyada diplomasiyi sahiplenmek” olarak belirlendi.
Lafzından da anlaşılacağı üzere, gidişatın gidişat olmadığı, müzakere/uzlaşma arayışları karşısında ‘Güç politikalarının’ baskın çıkmaya başladığı, kimsenin kimseye bir faydasının dokunmayacağı bir döneme girilmesinden söz edildiği bir ortamda ve bir dünyada, ‘Diplomasiye şans verme’ prensibi daha bir kıymetli hale gelmiş durumda.
Şunu ifade edelim:
ADF, Türk diplomasisinin yüksek kabiliyetlerini, uluslararası bir görünüm çerçevesinde sergileme anlamında da önemli bir prestif platformu haline geldi.
Antalya Diplomasi Formu’na bu yıl 100’den fazla ülkeden 6 bini aşkın katılım oldu.
Panellerin yapıldığı salonlar kalabalıktı.
Bazı isimlerin katıldığı panellerde, salon tıka basa dolunca, gelenlerin bir kısmı salonlara giremedi.
EN MUTLU DEVLET BAŞKANI: ENDONEZYA CUMHURBAŞKANI SUBİANTO
Cuma ve cumartesi günü, bir grup meslektaş o salon senin, bu salon benim koşturduk durduk.
Pazar günü de devam etti oturumlar ancak ileri saatte bilet bulmam mümkün olmadığı için, Pazar sabahı Antalya’dan ayrılmak zorunda kaldım.
Şimdi gelin bazı izlenimler paylaşayım…
ADF toplantılarına katılıp da benim görüp hallerini gözlemlediğim liderler arasında bana en mutlusu Endonezya Cumhurbaşkanı Subianto gibi geldi.
Ülkesinde kısa bir süre önce seçimleri kazanan Subianto, hep neşeli bir hal içindeydi.
Eski görevi Savunma Bakanlığı olan Subianto, Endonezya ordusunu modernize etmek için en fazla Türkiye’nin Savunma Sanayii ürünlerine bel bağlamış görünüyor.
“TÜRKİYE BANA YÜZDE 5 FAZLA OY KAZANDIRDI”
Bu konuda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’da cömert davranıyor.
Fırkateyninden, SİHA’sına kadar, 280 milyon nüfusuyla Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusa sahip ülkesii olan Endonezya’ya talep edilen ürünlerin tedariki için geniş imkanlar seferber ediliyor.
Öğrendik ki, Türk Savunma Sanayii’nin gözbebeği projelerinden olan KAAN’a ortak olma hususunda da Endonezya epeyce istekli imiş.
Dünyanın yükselen ekonomileri arasında yer aldıkları için güçlü kaynaklara sahip olduklarını da biliyoruz.
Üst düzey bir Türk yetkiliden Subianto’ya atfen dikkat çekici bir cümle de işittim.
Meğer Endonezya Cumhurbaşkanı, Türkiye ile yakın işbirliği içine girmesinin kendisine seçimlerde artı 5 puan kazandırdığını düşünüyormuş ve bunu Ankara’ya geldiğinde de açık açık dile getirmiş.
LAVROV’UN GELİŞİ, RUS KORUMALARIN GERGİN HALLERİ…
Antalya Diplomasi Formu’nda Cumartesi günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un da bir konuşması vardı.
75 yaşındaki kurt diplomat, bir eli pantolonunun cebinde, gayet ciddi bir şekilde salona gelip yerini aldı.
Moderatörün en başta yaptığı espriye mukabele ederken dahi bu ciddiyetini bozmadı Rus Bakan.
Konuştu, konuştu ama mimiklerinde hiçbir farklılaşma olmadı.
2004’ten beri yani, 21 senedir bu görevi yürütüyor kendisi ve Putin’in en sadık adamları arasında yer alıyor.
O nedenle konuşmasını herkes pür dikkat dinledi.
Dediklerine katılıp katılmama hususu ayrı bir bahis olmakla birlikte, Lavrov’un içeriği zengin bir konuşma yaptığını da ifade etmeliyim.
Lavrov’un sunumu sırasında bazen kendisinin, bazen de benim gibi dinleyicilerin dikkatini dağıtan bazı şeyler oldu.
Rus Bakanın tam karşısına, bu tür ortamlar için pek de uygun olmayan bir kıyafetle geçip oturan bir kadını, (Güney Asya ülkelerinden birinden gelmiş) Lavrov bizzat kendisi uyardı, yerini değiştirtti.
Lavrov’un konuşması sırasında salonda bulunan Rus korumalar da, her an bir şeye müdahale edeceklermiş gibi hazır kıta beklediler.
Benim gözümün önünde öyle bir müdahale oldu da.
Lavrov’un çaprazında ayakta duran bir kişi, fotoğraf çekme işini biraz abartınca, Rus korumalardan biri vücudunu kullanarak o şahsı uzak bir yere doğru ittirdi.
Şahıs, sözlü olarak cevap verince gerilim biraz uzadı. Ortamı yatıştırıp dengeyi sağlamaksa orada bulunan Türk korumalardan birine düştü.
Tam olarak ne yaptıklarını anlamadım ama Lavrov konuşurken, bazı Rus görevlilerin salonda bulunan dinleyicilerin bazılarının fotoğraflarını çekip, muhtemelen üstleri konumundaki kişilere gösterip kendi aralarında bir şeyler konuştuklarına da şahit oldum.
Bir yerde bunları normal de karşılamak lazım aslında.
Zira, Rusya halen savaş halinde Ukrayna ile ve bu savaşta Batı’daki ülkelerin büyük bölümü onların karşısında bulunuyor.
Rusların en tepe diplomatının konuşma yaptığı bir ortamda bu türden halleri normal karşılamak lazım.
Ama ortamdaki gerilimi not etmek de bize düşüyor işte.
Her durumda, Rus Bakanın Antalya Diplomasi Formuna düzenli bir şekilde katılım sağlaması, kendi ülkesinin Türk diplomasisine gösterdiği saygının bir yansıması olarak da görülebilir. O bakımdan önemliydi.
Mehmet Acet / Haber7
Yorumlar20