"CHP gençleri 'bir yakıt' olarak görüyor"
- GİRİŞ22.04.2025 09:00
- GÜNCELLEME22.04.2025 09:00
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 23 Şubat’ta yapılan büyük kongre sonrası, parti yönetimindeki en kritik ve zorlu görevlerden biri olan Teşkilat Başkanlığına (Genel Başkan Yardımcısı aynı zamanda) 35 yaşında bir isim olarak Ahmet Büyükgümüş’ü getirdi.
Büyükgümüş, daha önce de AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığı yaptı.
Erdoğan’ın deyim yerindeyse siyasette ‘elleriyle büyüttüğü’ genç kuşak parlak siyasetçiler arasında yer alıyor.
‘Parlak siyasetçi’ derken, öncesinde ya da eşzamanlı olarak eğitimde de parlak bir hikâyesi var Büyükgümüş’ün.
Üniversite giriş sınavında Türkiye 30’uncusu olma başarısı elde etmiş.
Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bölümünü bölüm birincisi olarak bitirmiş.
İngiltere’de SOAS University of London’da akademik araştırmalar yapmış, şu anda yine lisans eğitimini bitirdiği Galatasaray Üniversitesi’nde doktorasını yapmaya devam ediyor.
ERDOĞAN’DAN “BU SİYASETİN HEP ÖĞRENCİSİ KALACAKSIN” TEMBİHİ…
Büyükgümüş’ü geçen Pazar sabahı Kanal 7 Başkent Kulisi’nde kendisini ilk defa konuk olarak ağırladım.
Öncesinde AK Parti MKYK Üyesi çocukluk arkadaşım Şevki Şar ve Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Zahit Akman’la dördümüz oturduk sohbet ettik.
Programdan sonra dışarıda başka bir mekânda AK Parti İBB Grup Başkan Vekili Faruk Gökkuş’un katılımıyla sohbetimiz derinleşti.
Ahmet Büyükgümüş’le yaptığımız Başkent Kulisi’nin izleyicilerden de yakın ilgi gördüğünü vurgulamalıyım.
Rating sonuçlarına göre belli kategorilerde ilk yüz program arasına girmesi, takriben 900 bin kişiye ulaşması gösterilen alakayı yansıtması bakımından dikkat çekiciydi.
Nitelikli bir siyaset dili ile konuşması, sorduğum ‘doğrudan’ sorulara, ‘doğrudan’, net, ikna edici ve yeni kavramlar üzerinden cevaplar vermesi izleyici ilgisini de canlı tutmuş olmalı.
Programın en başlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine verdiği bir tavsiyeyi şöyle anlattı:
“Bana gençlik kolları vazifesini verirken Sayın Cumhurbaşkanımız şöyle elini masaya vurmuştu. Dedi ki: ailenden Allah razı olsun seni iyi okullarda okutmuş. Sen de gayret göstermişsin. Ama bu siyasetin hep öğrencisi kalacaksın. Sakın iyi okullarda okudum diye, sakın siyaset bilimini iyi biliyorum deyip bu hataya düşme.”
CHP YÖNETİMİNE: “GENÇLERİ SİYASETTE BİR YAKIT OLARAK GÖRÜYORLAR”
19 Mart’ta başlayan Ekrem İmamoğlu ve İBB’deki çalışma ekibine dönük yolsuzluk soruşturması CHP’de sert bir reaksiyona yol açtı.
Rüşvet, irtikap suçlarıyla alakalı ortalığa saçılan bilgi/belge/itiraflar kısmını hiç gündeme getirmeden, doğrudan “Cumhurbaşkanı adayımızın önünü kesmek istiyorlar” teması üzerinden Özgür Özel’in içinde “Yıkın geçin’ şeklinde ifadelerin de yer aldığı açıklaması üzerine şiddet eylemlerine de sahne olan sokak gösterileri, ülkenin %65’inden fazlasında rahatsızlık üreten boykot çağrı ve uygulamaları…
Ahmet Büyükgümüş, son bir ayda ortaya çıkan gelişmelere binaen, CHP’ye dönük dikkat çekici cümleler kurarak eleştiriler yöneltiyor.
“KENDİ SİYASİ AÇIKLARINI, KAVGALARINI TOPLUMA MAL EDEREK SONUÇ ALAMAZLAR”
Mesela sokak çağrılarını, “Gençleri siyasette bir yakıt olarak görmek” şeklinde bir ifade üzerinden eleştiriyor.
CHP’lilerin kendi açıklarını, gençlerin enerjisini tüketerek kapatmaya çalışmasından söz ediyor.
Gençleri siyasette bir aktörleşme, onlara yer verme, fikir alanı açma gibi niyetler doğrultusunda yönlendirme niyetiyle hareket edilmediğini dile getiriyor.
Sonra da bir tehlikeye dikkat çekiyor:
“Bunun gideceği nokta. Bir süre sonra insanlar komşularına kem gözüyle bakmaya başlarlar. O yüzden bu tehlikeli alandan bir an önce Cumhuriyet Halk Partisi'nin dönmesi lazım. Hayat siyasetten ibaret bir yaşam. Siyasetle sınırlı bir şey değil. Bizim dostluklarımız var. Siyaseti aşan hayatta ilişkilerimiz var. Ama toplumu böyle bir kendi siyasi açıklarını, kendi içindeki kavgalarını topluma mal ederek bir sonuç alamazlar.”
Rakip partiye dönük eleştirel bakışı yansıtıyor olsa da, Ahmet Büyükgümüş’ün bu değerlendirmeleri, Türkiye geneline baksanız en az %60 oranında destek bulur.
Toplumun siyasete bakışında ‘makuliyet’ arayışı her daim güçlüdür.
AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Âlâ anlattığı bir anekdot var.
2008’de AK Parti’ye kapatma davası açıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan yakın ekibini topluyor ve şöyle sözlerle hitap ediyor:
“Arkadaşlar, gerekirse biz bedel öderiz ama millete bedel ödettirmeyiz.”
AK Parti ve CHP siyasetin iki ana aktörü, iki rakip parti.
Başına kötü şeyler geldiğinde bir taraf sabır sükûnet telkin ederken, öbür taraf topluma bedel ödetme yöntemlerini devreye sokuyor.
Arada böyle bir fark var.
İlk yöntem AK Parti’ye şimdiye kadar çok seçim kazandırdı.
CHP çevrelerinden Erdoğan’a dönük sık sık “Ülkeyi geriyor, kutuplaştırıyor” eleştirileri yükseliyor.
Ancak asıl kutuplaştırıcı siyasetin hangi cenahta baskın halde olduğu gün gibi ortada.
Bundan sonra ‘Kutuplaşma’ derken bir kere daha düşünmek zorunda kalacaklar en azından.
Mehmet Acet / Haber7
Yorumlar13