Rusya’nın Çözüm Seti

  • GİRİŞ18.11.2024 08:59
  • GÜNCELLEME18.11.2024 09:56

Devletlerin çözüm setlerine ilişkin bir önceki yazımızda bir girizgah yapmıştım. Bu yazıda Rus yönetmen Sokurov ve Putin arasındaki bir konuşmaya muğlak ve kısa bir atıf vardı. Buna dikkatli bir yorumcumuz tarafından açıklama istendi. Biz de konu bütünlüğünü bozmadan bu yazımızı bu meseleye ayırdık.

Mesele Devletlerin çözüm setlerine ilişkin, özellikle büyük devletlerin çözüm setlerine dikkati çekiyoruz. Çünkü onlar hem hacimce hem de sayıca büyük sorunları çözümleyen siyasi ve sosyal araçlar, setler geliştiriyorlar. Bu çözüm setlerinin ilk düşünüldüğü zamanlar çok parlak zamanlar da olmayabiliyor. Hatta çoğunlukla büyük meydan okumalar karşısında varlığını devam ettirmek isteyen siyasi varlıklar yani devletler ve pro-devletler canhıraş veya dönemin tabiatını çözümleyerek uygun çözüm setleri geliştiriyorlar. Mesela Rus Moskova Knezliğini doğuran Moğol Tatar Gücünün olumlu ve olumsuz etkisi olarak görülüyor. Metbuuna vergi toplayarak büyüyen knezlik bir yüzyıl içinde devlete dönüşüyor. 1500’lerde Avrupa'da uzun süren mini buzul çağı Rusya'dan ve Rusya'nın erişiminin olduğu sonsuz coğrafyadan kürk ticaretini zirveye çıkartıyor…

Elbette ki gelişmeyi tetikleyen tek olumlu durum bu değil. Altın Ordu Hanlıklarının büyük bir siyasi güç oluşturamamaları, Kırım Hanlığı ile Osmanlı Gücü arasındaki anlamsız çekişmeler bu Kuzey gücünü büyütmüştür.

Ancak, şunu ifade edelim ki, her büyüyen güç kendi iç dinamiklerini çalıştırmaktadır. Mesela Büyük Petro’nun yarattığı reform hamlesi, reform tutkusu ne büyük bir olgudur. Keza Kırım Savaşındaki ağır yenilgi nedeniyle içe kapanan Çarlık Rusyası'nın yarattığı sanayileşme hamlesi ne büyüktür!

Çar’ın İmparatorluğunu Bolşeviklerin İmparatorluğuna dönüştüren 1917 Devrimi dünya çapında etkileri olan bir devrim ve dönüşümdür. Devrim sonrası son derece zengin devrim kadroları farklı çözüm setlerini tartışmışlardır. Küreselci ihtilalciler Trotsky, Zinovyev, Kamenef, Radek, Rikof, Bukharin gibi aydınlardı. Yahudi, entelektüel ve ateşliydiler. Dışarıda Rusya'dan daha çok tanınıyorlardı. Dünya çapında bir devrimin gerçekleşeceğine inanıyorlardı. Kamenef birçok küresel ihtilalci gibi bu devrimin Almanya'da başlayacağına inanıyordu.

“Çocuklar birinci vazifeniz İngilizce öğrenmek. Almanya'da ihtilal an meselesi” diyordu. Küresel ihtilalciler için Rusya'daki ihtilal Avrupa ve dünya ihtilali için bir basamaktı. Bu grup mükemmelen Batı lisanlarını biliyorlardı. İkinci grup ise Stalin’iniçinde olduğu yerli ihtilalcilerdi. Yerel toplulukların liderleriydiler. Özellikle Kafkasya topluluklarının. Rusça ve kendi etnik dilleri dışında yabancı dilleri bilmiyorlardı. Yerel işçi ve yönetim örgütlerinin lideleriydiler. Önce Rusya diyorlardı. Stalin “Önce

Rusya'da istihsali (Üretimi) artırmalıyız” diyordu. Bu grubun içinde Stalin, Orjanikidze, Mikoyan, Kaganoviç (Yahudi, Stalin’in kayınpederi), Karahan, Yenokidze, Serkis ve daha sonra Teosyan ve Berika gibi Kafkasyalı liderler vardı. (Suyu Arayan Adam; Şevket Süreyya Aydemir; sy/ 292). Bu grup sokaktan, yerelden yetişmişti, Küreselci İhtilalciler gibi yurtdışında bulunmamışlar, yabancı aydınlarla ütopyalar üzerine konuşmamışlardı. Onlar için Rusya’nın yeniden inşası hayat memat meselesiydi. Bu iki grubun ortasında duran Lenin ölünce, ikinci grup yönetimi ele aldı. Tabi ki ardından tasfiye başladı. Lenin’in yeni ekonomi modeline, sağlam finansman temeli vurgusuna, halkların kendi kaderlerini tayin hakkına karşı yeni grup realist ve katı planlamacı, merkeziyetçi ve üniter bir imparatorluk düşüncesine sahiptiler. 1924’ten 1953’e kadar Sovyet İmparatorluğunu Stalin ve koşulsuz ekibi yönetti. Sovyet döneminin en büyük acıları bu dönemde yaşandı. Kuba (Gürcüce Çivi demek olan Stalin’in lakabı) döneminde büyük Sovyet projelerine girişildi. Komünist rejim tam konsolide edildi. 1929 Buhranı Sovyetler lehine oldu diyebiliriz. Buhran nedeniyle Batılı rejimlerde meşruiyet tartışmaları oldu. Sovyetler’de de durum hiç parlak değildi. Ancak, yoksulluk demir perde arkasında gizlendi. Bugün gibi Nazi saldırıları karşısında Batılı demokrasiler savaşa hazır değildirler. Sovyetler’de nispeten insan gücü vardı. Gerçi Stalin savaşı etnik temizlik için yarayışlı bir enstrüman olarak da kullandı. Diğer yandan savaştan önce katı bir şekilde sürdürülen tasfiyeye odaklı Sovyet çözüm seti, sahada yaşanan sorunlar büyüdükçe eski düşmanlarını affetti. Birçok bürokrat özellikle de subay, general görevlerine iade edildiler. Birçoğu Sovyet rejimine istisnai hizmetler sundular. Mesela Bagration Harekatının mareşali Polonya asıllı Mareşal Konstantin Konstantinovich Rokossovsky dişleri işkencede sökülmüş, bir böbreğini kaybetmiş rejim düşmanıydı savaştan önce! Çözüm seti şartlara göre değişiyordu. Amerikalıların savaşa geç dahil olması, Fransa ve İngiltere’nin savaşa hiç hazır olmayışları, Alman Nazi Ordularının hızlı çöküşü Stalin’e yaradı diyebiliriz.

Dünyayı taksim eden üçlüden biri oldu. Stalin’in demir yumruğu 1953'e kadar dehşet verici gücünü korudu. Sovyet İmparatorluğunda devasa altyapı projeleri, büyük sanayileşme hamlesi gerçekleştirildi. 1980’lere gelindiğinde Sovyet İmparatorluğu en azından 10 yıldır devam eden ekonomik sistem yetersizliğinden, verimsizliğinden ciddi muzdarip idi. Nihayet 1989’da Berlin Duvarının yıkılışını takiben 1991’de sistem kendisini az da olsa kontrollü olarak tasfiye etti. Bu dönemde ortaya çıkan oligarklar aslında sistemin finans ihtiyacını karşılayan palyatif çözümlerdi. Ancak, dağılan Sovyet İmparatorluğunun yerine yine güçlü, ordusu dağıtılmamış, doğal kaynaklarını büyük ölçüde korumuş Rus İmparatorluğu (Zira yine çok etnisiteli idi) ikame edilmişti. Bu imparatorluk özellikle Putin’in demir yumruğu altında biraz da ABD’nin Almanya ve Fransa’yı kontrole matuf politikaları sayesinde normal hayatiyetine kavuşmuştur.

Rusya Anayasasının 5. Maddesi Rusya Federasyonunda kendi kaderini tayin hakkını içerir. Ancak, bu birlik dışına çıkmak demek değildir (Rusya, Çöküş Yükseliş Ve Dinamikler; Hazal Yalın; Nota Bene; 2021). Burada Hazal Yalın’ın anlatımıyla sadece yeni İmparatorluğun liderinin etnisite ve milliyetler meselesine nasıl baktığını, Rus İmparatorluğunun milliyetleri nasıl yönettiğini, nasıl bir çözüm seti kullandığını paylaşmaya çalışacağım. “2019 sonunda 14 Aralıkta Kremlin’de düzenlenen Sivil Toplum ve İnsan Hakları Konseyi toplantısında ünlü yönetmen Sokurov’un “Rusya’yı yeniden tasarlamak gerekir…” sözleri Putin’in müdahalesine yol açtı. “Herhangi bir ülkeyi yeniden tasarlamak mümkün mü?.. Bizim yakın tarihimizde Lenin yeniden tasarladı… Bin yılda meydana gelen Rus devletliliğinin (Statehood) altına mayın döşeyen bir devlet yapısı tasarladı…” (Milletlerin kendi kaderini tayin hakkını vermesini kastediyor). Sokurov “Geçmişte ve bugün elimizde olana ve Rus halkına dayanma zorunluluğundan” söz ederken, Putin bunun karmaşık bir kavram olduğuna dikkat çekti: “Ruslar dediniz… Kim bu Ruslar? 9. Yüzyıla kadar fiilen Rus yoktu. Rus halkı birçok etnostan meydana geldi. Putin sadece Slavların değil, Ugro-Finlerin ve diğer kabilelerin de söz konusu olduğunu belirtti. Ayrıca Azak Denizi ve Karadeniz kıyılarında Hazar Hanlığını hatırlattı. Bu Hanlığın uyruklarının Yudaizm (Yahudilik) vazettiklerini, ancak kimi değerlendirmelere göre Yahudi olmadıklarını vurguladı.

“Onlar da Rus halkının kendisine kattığı bizim ethosumuz” dedi. (Hazal Yalın, age sh/79-80). Aslında Putin oluşumu için emek harcanan, mistik tutumlardan uzak, imparatorluğun tüm bileşenlerini organize eden, bir kimlik çadırı altında birleştiren lider rolünü oynamayı hedefliyor.

Bakalım bizim kimlik çadırımız ne durumda bugün ve bizim çözüm setimizde neler var?

 

Mehmet Ali BAL - Haber7

Yorumlar3

  • Gültepeli Bjk 42 dakika önce Şikayet Et
    Rusya çin başkası tıraş
    Cevapla
  • Levent 15 3 saat önce Şikayet Et
    Günü birlik tartışma ve kavgalardan fırsat bulabilirsek bütün bunları düşünmeye başlayabiliriz..
    Cevapla
  • Okur 4 saat önce Şikayet Et
    Kimliğe ihtiyaç duyan 2.ww mihverindeki japonya deniz ortasında ada, almanya kara ortasında ada, italya az kara çok deniz kıyısında başka bir ada. Ada ıssız ve hammadde ve kaynaklardan uzak olur. Teknolojik sanayi devrimini tamamladığında en ihtiyaç duyulan kaynaklar nerede. Ingiltere ve fransa sömürgelerinde. Yani japonya için çin, italya için afrika almanya için orta asya açılımları.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat