Çatı siyasetinin cilvesi!

  • GİRİŞ18.06.2014 09:51
  • GÜNCELLEME18.06.2014 09:51

Beklenen, iktidar partisinin adayının açıklanması, ona göre muhalefetin bir isim ortaya çıkarması idi. 

Gerçi iktidarın adayı belli gibi, fakat resmen açıklanmadı. Bu durumda, iki muhalefet partisinin kurduğu çatı Türkiye siyasetinde bir sürü ilki müjdeliyor bize. 

CHP ile MHP’nin resmen tek aday üzerinde ittifakı, bir ilk!

İki partinin tavanları uyuşsa bile, tabanları uyuşacak mı? Bunu seçim sonuçları ortaya çıktığında göreceğiz. 

Açıklanan çatı aday, MHP için de ilk, CHP için de!

MHP bu seçimde tavır değiştirdi, kendi adayını çıkarmıyor. 

CHP çaresiz, kendi siyasetini temsil eden bir aday ortaya koyamıyor. Sonunda siyaset dışı bir isim aday gösteriliyor. 

Bu iki partinin oyları sonucu değiştirir mi? İki partinin oylarını artıracak bir aday mı ismi açıklanan? Bu soruların cevabını bir yana bırakalım ve “çatı adayı” olarak teklif edilen Ekmeleddin İhsanoğlu üzerinde biraz duralım. 

Öncelikle hayırlı olsun! Doğrusu, Ekmeleddin Bey’in böyle bir teklifi kabul etmeme ihtimalini daha yüksek görürdüm. Neticede siyaset kesiminden gelmiyor, ilmiye-kalemiye karışımı bir çevreden. Kazanma ihtimali de yüksek görünmüyor. Buna rağmen, Ekmeleddin Bey’in “evet” demesi, önemli. 

Bu seçim onun için bir hayli yorucu geçecek. Sadece hasım taraf değil, destekler görünen taraf/tarafların yıpratıcı tavırlarına hazır olması lâzım. 

Adaylığı açıklanır açıklanmaz, İhsanoğlu ile ilgili “kusur”lar piyasaya sürülmeye başlandı. Onun İslâm İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği sırasında, sonlara doğru hükümetle ters bir konumda bulunması üzerinde çok duruluyor. 

Fakat bu tersliğin İslâm dünyasının fikir uyuşmazlığının bir sonucu olabileceği dikkate alınmıyor. 

Mısır darbesine ne Avrupa, ne Amerika “darbe” diyemedi!

Peki İslâm dünyası ne dedi? Mısır’a darbe sonrası en büyük desteği veren ülke Suudî Arabistan değil mi? 

Teşkilatın genel sekreteri, reel politik üzerinden konuşuyor. Bizim gönlümüz, darbeye karşı, Mursi’den yana. Fakat, bunun bugünün dünyasında bir karşılığı nedir? 

CHP’ye yakın basının cehaleti hemen kendini belli etti. Sanıyorlar ki, Ekmeleddin Bey, dinî öğretim görmüş hoca filan! Bildiğimiz kadarıyla kimyacı! Sonra da ilim tarihçisi. Akademik kariyerinde El-Ezher de geçiyor ya, bizim şaşkınlar bu üniversiteyi bir şeriat üniversitesi olarak görüyorlar. Oysa, din ilimleri dışındaki ilimlerin de tahsil edildiği kocaman bir yüksek öğretim kurumu Ezher!

Ekmeleddin Bey’in babası dinî tahsil için Mısır’a gitmişti. 1920’li yıllar. Orada kendini kabul ettirdi. Mehmed Âkif’in Mısır yıllarında en yakın dostlarından biri idi. Nitekim, Âkifimiz ölüm için yurduna dönerken, Meal’ini ona emanet etti...

Oğul Ekmeleddin Mısır’da doğdu, ama baba yurduna döndü. O arada Türkiye dil devriminden geçmişti. Ekmeleddin Bey, şimdi “osmanlıca” dediğimiz zengin türkçe ile konuşan bir ilim adamı olarak duyanları şaşırtıyordu. Arapçasının da mükemmel olduğundan şüphe edilmemeli. Bu iki dile batı dilleri de ilave edilirse, onun Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu hariciyeci tipini temsil ettiği söylenebilirdi. Bunun 1970’lerin Türkiyesinde sadece konuşma mevzuu olabileceğini yaşayanlar bilir. Fakat, iki binli yıllarda ona yüklenen diplomatik misyon, 1970’lerin tahminini aşmıştır. 

Fakat bugün daha da ötesi ile karşı karşıyayız. Rejimin kurucu partisi, babasına tahsil hakkı vermediği bir kişiye cumhurbaşkanlığı adaylığı teklif ediyor! Buna “çatı siyasetinin cilvesi” deyip geçelim mi?

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat