Kılıçdaroğlu’nun ihanet derecesindeki vaatleri ve tavizleri
- GİRİŞ19.04.2023 09:01
- GÜNCELLEME19.04.2023 09:07
Bölgesinde etkili, küresel aktör olma potansiyeline sahip bir ülke olan Türkiye, ABD öncülüğündeki Batılı emperyalist ülkeler tarafından kolay vazgeçilebilecek bir ülke değildir.
Hedefleri, Türkiye’yi kendi kontrolleri altında ve kendi yörüngelerinde tutmaktır.
Ancak Türkiye, verilen rolleri kabullenme yerine kendi kararlarını kendi alan ve aldığı kararları emperyalist güç odaklarına rağmen uygulayarak Türkiye ve Türkiye dışında önemli kazanımlar elde etmesi dost bildiği ABD ve AB’yi rahatsız etmiştir.
ABD öncülüğündeki Batılı emperyalistler kendi çıkarlarına hizmet etmeyen Başkan Erdoğan’ı devirmek ve yerine işbirlikçiliği ve teslimiyetçi bir yönetimi işbaşına getirmek için Türkiye’deki seçimleri bir tarihi fırsat olarak görmektedirler.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı olabilmek için herkesle ve her şartlarda anlaşabilen, itirazları olmayan bir siyasetçi.
Onun için vaatlerinin karşılığı olup olmadığı veya gerçekleştirmenin nasıl mümkün olacağını hiç hesap etmeden bol keseden vaatlerde bulunuyor ve herkese bir mavi boncuk dağıtıyor.
Bu vaatlerinden biri de “Vize problemlerini çözeceğiz. Üç ay içinde vatandaşlarımız Avrupa’ya vizesiz girecek” vaadidir.
Bu vaadi imkansız değil, ama şartları vardır.
Eğer, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz ile Ege’deki haklarından vaz geçilirse!
Eğer, Suriye, Libya’dan asker çekilirse ve ‘Mavi Vatan’ sevdası yok sayılacaksa!
Eğer, Azerbaycan’a verilen asker destek sonlandırılacaksa!
….Ve eğer, PKK operasyonları durdurulup ‘Özerklik’ hakları tanınacaksa Avrupa ülkelerine vize kalkar…
Aslında AB’ye vizesiz hakkı, ortaklık müzakerelerinden doğan bir hak olduğu halde AB bu hakkı bile şartlara bağlamıştı.
Başkan Sayın Erdoğan bu şartları kabul etmediği için vize sorunu aşılamamıştı.
Kılıçdaroğlu, bu kadar kesin konuştuğuna göre, ihanet niteliğindeki o şartları kabul etmişe benziyor.
•
Batı başkentlerinde hazırlanan siyasi planlar yönünde ‘6’lı Masa’, PKK, FETÖ ve DHKP-C gibi terör örgütlerinin siyasi uzantılarının içinde yer aldığı ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’nın aday çıkarmadan Kılıçdaroğlu’na açık desteği olarak muhalefetin dizayn edilmesi o projenin bir sonucudur.
Dış mihraklarla yapılan gizli pazarlıkların bir benzerini de Türkiye’nin egemenliği, bölünmez bütünlüğü ve bekası yok sayılarak yapıldığına şahit oluyoruz.
Cumhurbaşkanı olabilme uğruna her yolu mubah görmesi ve ülkenin milli çıkarlarını dahi pazarlık konusu yapıyor olması son derece tehlikeli ve anayasamıza göre de bir suçtur.
Ülkenin bölünmez bütünlüğünü hedef alan ‘Özerklik’, ‘anayasa değişikliği’, ‘anadilde eğitim’ ve terörle mücadele konusunda ‘operasyonların durdurulması’ ile ‘genel af’ kapsamında vatan hainlerinin serbest bırakılması gibi konuların HDP ile pazarlık konusu olduğu artık sır değildir.
CHP gizlese, İYİ Parti duymasa da HDP ve PKK terör örgütü bu pazarlığın bilinmesini istiyor.
PKK’nın elebaşları açık olarak Kılıçdaroğlu ile yapılan pazarlıkları ifşa ederek bu vaatler yönünde açık desteğini sürdürüyor.
Bu tavizler ve vaat edilenler Kılıçdaroğlu ve havarilerine göre ise seçimi kazandıklarında atacakları ‘demokratik adımlar’ olarak takdim ediliyor olsa da bize göre bu tavizler açık bir ihanettir.
Önemle hatırlatmak isterim ki, özgürlüğü ve bağımsızlığına düşkün olan Türk milleti, bir yandan bölücü ihanete diğer yandan Batılı emperyalistlere teslim olan siyasilere bu ülkenin yönetimini teslim etmedi etmeyeceği inancındayım.
Unutulmasın ki, bu millet sabırlıdır ancak zamanı geldiğinde gereğini yapar…
Yeni Akit
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol