Ortadoğu, çok tehlikeli bir dönemeçle karşı karşıya
- GİRİŞ06.12.2023 08:22
- GÜNCELLEME06.12.2023 08:22
İsrail’in Gazze üzerinden dünyaya meydan okuyan saldırıları ile her geçen gün artan bölgesel gerginliğin savaşa dönüşme riski taşıdığı bir gerçektir.
Uzatılmış ateşkeslere ve rehine takası anlaşmalarına rağmen İsrail’in tüm uyarı ve çağrıları hiçe sayarak, savaşı yeniden başlatması ve büyük yıkım ile sivil halka yönelik soykırımı saldırılarını Gazze Şeridi’nin kuzeyinden güneyine kaydırmasıyla savaşı tüm Ortadoğu’ya yayma niyetinde olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak İsrail’in, beklenmedik bir karşı tavırla karşılaşması ise ihtimal dışı değildir.
İran, Mısır ve Ürdün’deki despotik yönetimler, ABD ve İsrail’in uyarılarını dikkate alarak Gazze’deki İsrail vahşetine karşı savaşa müdahil olmama yönünde bir tavır takınsalar da, İsrail’in tüm bölgeyi hedef alan saldırıları, bu ülkelerin tavır değiştirmelerine sebep olabilir.
Tahran, çatışmaya doğrudan ve kapsamlı bir şekilde müdahale etmeyeceğini açıklasa da Suriye, Yemen ve Irak ile Lübnan’daki İran destekli milislerin İsrail veya ABD güçlerince hedef alınmasına İran ne kadar sessiz ve tarafsız kalabilir?
Veya “Filistinlileri tehcir etme girişimini savaş ilanı olarak değerlendireceğiz” uyarıları yapan Mısır ve Ürdün, ‘Gazze’de sağ kalan sivil halkı İsrail’in zorla bu iki ülkeye tehcir edilmelerini cevapsız bırakır mı?
Ayrıca madalyonun diğer yüzünde var olan diğer bir ihtimal ise şudur:
Hizbullah’ın İsrail-Lübnan sınırında başlattığı ve zaman zaman tekrarladığı, İsrail’in ise karşılık verdiği saldırılar, İsrail ve ABD tarafından engellenen Yemen’den Husiler tarafından uzun menzilli füzeler ve insansız hava araçları (İHA) fırlatması, ayrıca İran destekli milislerin Suriye ve Irak’taki ABD askeri üslerine karşı yürüttüğü saldırı bahane edilerek, ABD ve İsrail tarafından Lübnan, Suriye veya İran’a yönelik saldırı başlatmaları ihtimal dahilindedir.
Kısacası, Gazze krizi, bölgesel savaşa dönüşme riski taşıyor.
Çünkü bölge ülkeleri, savaşı Ortadoğu’ya yaymayı amaçlayan ABD destekli Siyonist İsrail’in hedef aldığı barış ve güveni koruyacak ne bir cesarete ne de bir güce sahip değildir.
*
Bugün ABD ve İngiltere destekli İsrail’in asıl hedefi Filistin davasını tasfiye etmek ve tüm bölgeyi ‘Büyük İsrail’ projesini kabule zorlamaktır.
İsrail›in, Hamas’ın kökünü kazımak üzere Gazze’ye yönelik başlattığı savaşta istediği başarıyı elde edememesi, onu sivilleri katletme ve Gazze’yi yakıp yıkmak suretiyle intikam almaya itiyor.
İnsani aranın sona ermesinden bu yana İsrail, Gazze Şeridi’nde uçak, hücumbot ve tanklardan atılan binlerce roketle hedef almadık yerleşim alanı bırakmadı.
Gelinen noktada, katliamları kınama ve sivillerin hayatına saygı gösterilmesi için yapılan çağrıların ötesine geçecek ciddi eylemler başlatma ve İsrail’in işlediği savaş suçlarını hem durdurma hem de hesabını sorma zamanıdır.
Ancak, İsrail’in bu barbarlığının suç ortakları ABD ve İngiltere, İsrail’e karşı hiçbir girişime fırsat vermedikleri gibi aynı zamanda hesap sorulmasını da engelledikleri gibi hanedanlık iktidarlarının sonlandırılacağı korkusuyla Arap ülkelerindeki despotik rejim ve diktatörlerin de Siyonist vahşetine karşı beklenen tepki ve eylemi göstermekten çekindikleri de bir diğer gerçektir.
Aslında, Arap ülkelerinin elinde petrol, doğalgaz başta olmak üzere Siyonist rejimin Filistin halkına yönelik soykırım savaşını durdurması için ABD’ye baskı uygulayacak birden fazla güç faktörü bulunmaktadır.
Ancak ellerindeki bu faktörleri siyasi baskıya dönüştürecek cesarete sahip olmadıkları Gazze krizinde bir kere daha görülmüştür.
Tüm bu olumsuzlukların sonucu Gazze yerle yeksan edilirken Filistin, İsraillileştiriliyor ve Filistin halkı topyekûn yok oluyor.
Bunu ifade etmek çok acı ama bu bir gerçek.
Yeni Akit
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol