“Kutlu Doğum” birilerini neden rahatsız eder?
- GİRİŞ19.04.2013 08:13
- GÜNCELLEME19.04.2013 08:13
İnsanoğluna bir tuhaf haller olmuş sanki. El sürülmeyen, dil uzatılmayan, tartışmaya açılmayan, ifrat ve tefrite kaçılmayan neredeyse hiçbir değerimiz kalmadı!
En son da bir takım zevat “Kutlu Doğum” kutlamalarının gereksizliğini, Sevgili Peygamberin abartılarak yâd edildiğini ima edecek nezaketsizliği sergileme cüretini göstermekle yetinmeyip, Peygamber Efendimizi aradan çıkarmaya varacak imalarda dahi bulundu! Milyonlarca kez pes diyorum!
Bu zat-ı muhterem ve muhteremeler kendilerini allame-i cihan sanrısına öylesine kaptırmışlar ki kullandıkları üslup nezaketsizliğin de ötesinde bir şey! Bu dünyada islam adına öyle hizmetler yapmış, öyle Müslümanları kaynaştırmış ve islam ülkelerinde öylesine birlik ve beraberliği tesis etmişler ki sanırsınız ki en son tartışılacak mevzu “Kutlu Doğum” kutlamaları kalmış!
Bazan okuduğum, şahit olduğum ve duyduğum mevzulardan dolayı kâbus gördüğümü filan sanıyorum. Öylesine garabet, öylesine vahim, öylesine büyük saçmalıklara tanık olmak karşısında gerçekten de insan afallıyor!
Son yıllarda fikri boyutuyla da ayrı bir önem kazanan “Kutlu Doğum” Haftası insanların paslanan, madde ile kirlenen, gündelik hayatın curcunasıyla yorulan ruhuna ve zihnine manevi bir ışıltı katıyor. Unuttuklarını hatırlamaya, hissetmeye, farkındalığın farkına varmaya, mümin kardeşiyle aynı duygunun potasında erimeye ve manevi bir uyanışa da zemin hazırlıyor.
Sıradan insanların bile ölüm ve doğum yıldönümleri için yapılan onca törenler, programlar karşısında Yüce Rabbimizin “Sen olmasaydın Âlemleri yaratmazdım” sözünün muhatabı olan Sevgili Peygamberimizin doğumu elbette büyük bir heyecanla, coşkuyla ve sevgiyle kutlanmalıdır. Müslümanların bir araya gelip ilahiler okuması, O'nun hayatından kesitlerin anlatılması, birbirlerine gül takdim edilmesi ne güzel bir haldir oysa…
Kutlu Doğum kutlamalarının artık okullarımızda da kutlanıyor olması, yeni nesillerin bu tür programları bizzat hazırlayıp sunmaları ve büyük bir ilgi göstermelerinin neresi yanlış olabilir?
Allah'ın sevgilisi olur mu?
Yazarın birisi böyle sormuştu!
Bütün kâinatı yaratan Yüce Rabbimiz her şeyin sahibidir. Dolayısıyla yarattığı her şeyi sevendir, şefkat gösterendir, merhamet edendir, kendinden cevherler katandır.
Esasında “Sevgili” kavramının içine sadece cinsiyet dolduranlar elbette bu kelimeyi farklı algılayacaklardır. “Sevgi ve bağlılık duyulan, sevilen, dost, yar, yaran” anlamlarına gelen sevgili sözcüğü aynı zamanda hepimizin çok sevdiği çok değer verdiği isimlerin de başına koyduğu bir sıfattır. Sevgili Kızım, Sevgili Anneciğim, Sevgili kocacığım, Sevgili Kardeşim vb…
Her şeyden önce Allah yarattığı cümle mahlûkatı sever, yani cümle mahlûkat ve cümle mevcudat Allah'ın sevgilisidir! Zira kâinatın yaratılış gayesini bilen kişi bunu da bilir. En büyük maddeden en küçük zerreye kadar hiçbir şey sebepsiz değildir ve her zerrenin bile yaratılma gayesi vardır.
Yüce Rabbimizin Esma-i İ lahisi bile başlı başına kâinatın şifrelerini içinde barındırır.
Nisan ayının bu kutlu günlerinde tartıştığımız şu meselenin düşünen, duyan ve hisseden insan için yürek burkan bir tarafı olduğu açıktır. Bir takım insanların gündelik telaşlarla mahrem mevzuları böyle hesapsızca tartışmaya açmalarını doğru bulmadığımı belirtmeliyim. Zira birkaç tartışmadan sonra kanıksamaya başladığımız birçok ortak değerimizi kaybetme noktasıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Kutlu Doğum törenlerine katılmayan, kutlamayan olabilir. Buna hiç kimsenin bir itirazı yok. Lakin bunu kutlamaya çalışan, bundan mutluluk duyan, birlik ve beraberliği pekiştiren, kardeşlik duygularını alevlendiren böylesi çalışmalara da lütfen bu zat-ı muhterem ve muhteremeler bir zahmet buruncuklarını sokmayıversinler.
Kutlu Doğum kutlamalarının Türk Milletine mahsus bir ritüele dönüştüğü hususuna gelince. Bir Naat Edebiyatının bile oluştuğu ve Peygamber Efendimizin sünnetine en fazla riayet edilen bir topluluk olmanın neresi yanlış? Bir millet en son peygamberi böylesine sevmekle, onun yaşamını, erdem ve faziletini güzel hatıralarını taze tutmakla ne gibi bir fenalık yapmış olabilir acaba?
İslamiyet'in en güzel yaşandığı yerdir bu coğrafya.
İslamın güllerle, çiçeklerle simgelendiği ve en saf, en berrak, en ulvi düşüncelerle bu topraklara has en üst seviyede yaşanılan bir islam tasavvurunu bu topraklarda yeşerten atalarımıza şükran borçlu olmalıyız.
Şayet bugün bir yerlerde bir sorun varsa, aksaklıklar varsa, ters giden bir şeyler varsa herkesin dönüp kendine bakması lazımdır. Herkes önce kendine soracak! Taşı önce kendine atacak, kendine kızacak, aynada uzun uzun önce kendine bakacak! Vesselam!
Muhabbetle Kalınız.
Meryem Aybike Sinan- Haber7
meryemaybike@gmail.com
https://twitter.com/maybikesinan
Yorumlar33