Gönül “Büyük Türkiye” ülküsünden vaz mı geçecek?
- GİRİŞ14.06.2013 08:27
- GÜNCELLEME14.06.2013 08:27
Türkiye zor bir süreçten geçiyor.
Dolayısıyla bu badire atlatıldıktan sonra bu olup bitenler detaylı bir analiz ve tefekkür süzgecinden geçirilip, her türlü acil önlem derhal alınmalıdır.
Bu iki haftalık süreçte her kesimden insanın büyük zafiyetler içinde olduğunu gördük. En şaşırtıcı olanı ise iktidar partisindeki bazı vekillerin bu durumu doğru okuyup analiz etmedeki acziyetleri oldu. Meseleler ani gelişti bu doğru, ancak bir anda bu gösterilerin baskın bir şekilde birçok kente sıçraması daha ilk bakışta uluslararası bir gücün devrede olduğunu ve bir şekilde düğmeye basıldığını işaret ediyordu aslında.
Siyasetin dışındaki bizler bile daha ilk dakikalarda bunun tasarlanmış dış kaynaklı terörize bir eylem olduğunu, sıradan bir vaka olmadığını ve çok boyutlu uluslar arası bir desteğin bu gösterilerin arkasında olduğunu belirttik, yazdık.
Ancak ve lakin ne hazindir ki iktidar partisindeki bazı vekillerin olayları analiz etmede, siyasi kişiliklerini de hesaba katarsak ne kadar başarısız ve öngörüsüz olduğunu görünce ciddi bir hayal kırıklığı yaşadığımızı belirtmemiz lazım.
Bu hayal kırıklığının yanı sıra başbakanımıza bir kez daha üzüldük.
Zira ülkenin bütün yükünü göğüsleyen, duruşunu ve vakarını bozmadan, meselelere olan vukufiyetiyle ülkeyi dev adımlarla ayağa kaldıran başbakanın ekibinden ciddi bir kesimin onun vizyonuna ve misyonuna ve dahi hızına ayak uyduramadıklarını ve biraz daha geride kaldıklarını bu hadiseyle yakından gördük!
Başbakan yurtdışındayken özellikle bir eski bakan, bir gazeteye verdiği demeçte iktidar partisi vekili gibi değil de muhalefet partisi vekili havasında açıklamalarıyla bizleri adeta sükût-u hayale uğrattı.
Ertuğrul Günay'dan söz etmeye gerek bile görmüyoruz ancak aşağıdaki sözler bakanlık yapmış Nimet Baş'ın Fatih Altaylı'ya verdiği demeçtir:
“Bu eylemler bize yeni bir şey öğretti. Türkiye'de bugüne kadar siyasal angajmanı olmayan gösteriler hiç olmadı. Ama bu kez hiçbir siyasi angajmanı olmayan ve tamamen halkın kendi tepkisiyle ortaya çıkan bir demokratik talep söz konusudur. Yeni dönem için bundan hepimizin öğreneceği çok şey var!”
Bir vekilin bu kadar olaydan çıkardığı şey bunlarsa şayet yazık bize!
Sağa sola mesaj vermeye çalışan bu kimselerin beyanları ne yazık ki Başbakanın beyanlarıyla örtüşmediği gibi partilerinden de ne kadar uzakta olduklarını da bir kez daha bizlere göstermiş oldu.
Sadece bu bazı vekiller değil, aynı zamanda bazı muhafazakâr bildiğimiz gazeteler de özellikle “başbakan”ı hedeflerine koyup, bütün yazar kadrolarıyla bu olayların müsebbibiymişçesine eleştirdiler.
Nasıl oluyor da bir anda belli odaklar aynı nakarattan, aynı makamdan konuşmaya, söylemeye başlıyorlar! Neden şimdi, neden daha önce değil! Bu yalpalama neden? İnsanın meselelere karşı bir duruşu, tavrı, istikameti ve kırmızı çizgileri vardır. İnsan evet tekâmüle muhtaçtır lakin bu bahsettiğim, tekâmülden çok daha başka bir şey.
Bu son olaylar gösterdi ki içinde olduğumuz, okuduğumuz, güvendiğimiz, sırtımızı dayadığımız, inandığımız ve umut beslediğimiz ne kadar çevre varsa hepsini yeni baştan gözden geçirmek, çürümeye ve kokuşmaya meyyal her ne varsa kaldırıp atmak bir mecburiyet olmuştur.
“Mademki bulunduğun yer, konuştuğun kimse sana feyz vermiyor, terke mani olan ne?
Bu manidar soruyu islam dünyasının ünlü mutasavvıfı Ataullah İskenderi soruyor!
Artık şunu iyi bilmeliyiz ki “ göbek bağıyla bir takım yerlere bağlı kimselerle çetin yollar aşılmaz!” Yani bu tipten kimselerin sizi ne zaman, nerede, nasıl yüzüstü bırakacakları hiç mi hiç belli olmaz!
Bu ülkeyi gerçekten de seven insanlar böyle bir zamanda siyasi argümanlarla konuşmaz, konuşmamalıdır. Mamafih;
Biz upuzun yıllardır ilk kez hipnotize edilmiş ruh halinden sıyrılıp kendimize geldik!
Biz yüz elli senedir ilk kez öz güvenimizi kazandık!
Biz ilk kez Cemil Meriç'in “muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir geleceğe bağlayan köprü olmak” düşünü yeniden kurmaya başladık!
Biz upuzun yıllardır ilk kez “Büyük Türkiye” ülküsünü seslendirmeye başladık!
Biz bir çok kuşağı etkileyen borç batağındaki makûs kaderden ilk kez kurtulduk!
Ve biz doğudan batıya, güneyden kuzeye ilk kez barışı tesis etmeye başladık!
Yani şimdi bütün bunlar birilerinin hoşuna gitmiyor diye, menfaatlerine dokunuyor diye bu ilklerimizden, bu sevdamızdan vaz mı geçeceğiz? Buyrunuz haşmetmeapları buyrunuz meydan yeni baştan sizindir mi diyeceğiz?
Ne diyeceğiz?
Muhabbetle kalınız!
Meryem Aybike Sinan-Haber7
Yorumlar11