“Demokrasi senin neyine” denen islam ülkeleri ve kaosun tek rengi! Çok derinlere nüfuz etmiş Yahudi Baronlarının kanlı pençeleri ve Müslümanın akıl tutulması! Bir türlü paylaşılamayan huzur ve aydınlık hayalleri!

Ve “Demokrasi senin neyine Mısır? Dedirten kader çizgisi…

Küresel güçlerin ellerindeki satranç tahtasının birer parçası olan islam ülkelerinden herhangi birisinin oyunun kurallarını ihlal eder etmez aynı kanlı pençenin hemen taşların bir ikisine müdahale edip oyunu yine kendi lehine çevirdiğini son Mısır darbesiyle görmüş olduk!

“Mübarek” gittiğinde inanmamıştım Mısır'ın demokrasiye geçtiğine! Çünkü demokrasi Ortadoğu'nun şu an ki ruhuna uygun bir yönetim sistemi değildi! Demokrasi buralarda küresel güçlerin istediklerini daha kolay yaptıracakları adamlarını istedikleri zaman seçme ve değiştirme kabiliyetinin öteki adıydı sadece! Bu adamlar işlerini yaptıkları sürece sorun yoktu, ama milli hassasiyetleri ağır bastığında ipini çekecekleri müsait ortamın öteki adıydı demokrasi!

Mursi, belli ki onları hayal kırıklığına uğratmış ve küresel güçlerin nasırlarına basmıştı!

Ve o küresel güç kararını verdi ve Mursi'nin ipi çekildi!

Ortadoğu bir kere dizginleri temelinden kaptırmış! Ortadoğu'da Osmanlı İmparatorluğunun parçalanma sürecinde öylesine derin bir yapılanma içine girilmiş ki bu topraklarda yüz yıldır neredeyse hep aynı senaryonun filmi çekiliyor sanırsınız!

Artık bu topraklar kronikleşmiş bir “yap-boz” hastalığının pençesinde kıvranıyor ve daha uzun yıllar da kıvranmaya devam edecek.

 “Uzun yıllar önce sanırım Türk Edebiyatı Dergisinde okumuştum. Fransa'da uzak bir dağ köyünde yaşayan Fenole  adında genç bir kız yaşarmış. Bir gün büyük bir savaş çıkmış ve nişanlısını askere almışlar. Aralarında öylesine büyük bir aşk varmış ki ayrılık çok zor gelmiş. Fenole, her genç kız gibi dantel örermiş. Nişanlısı elindeki danteli gösterip “bu dantel bittiğinde geleceğim” diye söz vermiş.

 Söz bu. Öyle şimdiki âşıkların sözüne benzemezmiş. Fenole, itina ile dantelini örmeye devam etmiş. Büyükçe bir yatak örtüsü bu... Aylar sürmüş. Nihayet dantel bitmeye yüz tutmuş. İçindeki kuşku fırtınası esmeye başlamış birden. Hisleri bu savaşın uzayacağını söylüyormuş.

Kızcağız dantelini sonuna kadar sökmüş. Bu yıllarca böyle biteviye devam edip gitmiş. Danteli birkaç ilmek bitmeye yakın, danteli sonuna kadar söker, yeniden başlarmış. Nişanlısı mı? Hiç gelmemiş. Ama dantel de Fenole ölünceye kadar hiç bitmemiş.”

İşte Ortadoğu'da yaşananlar da Fenole'nin Örgüsünden farksız şeyler.

Aslında bu kirli pençe bu darbe girişimini önce Türkiye'de denedi. Ferasetli Türk insanı, ordusuyla, lideriyle,  bütün kurum ve kuruluşlarıyla bu oyuna geçit vermedi!

Bekledikleri o yeşil ışık yanmadı!

Ancak ülkemizde de tehlikenin tamamen bertaraf edildiğini söylenemez! Dikkatli ve uyanık olmak, meselelere suhuletle ve itidalle yaklaşmak hepimize farz olmuştur.
Nitekim sözünü ettiğimiz o küresel gücün daha sahaya sürmediği ne taşları vardır!

Son iki aydır birbirinin peşi sıra çıkan olaylar asla tesadüf değildi. Bizim dinimizde herkes bilir ki tesadüf diye, rastlantı diye bir şey yoktur. Rastlantı değilse neydi bunca hadise? Adamlar bir sonraki adımda şahıyla veziriyle satrançlarını nihayete erdirmenin şehvetiyle kaldıkları yerden devam edeceklerdir.

Türkiye henüz tehlikeli sulardan çıkamamıştır!
O halde dümendeki kaptana gözümüzün nuru gibi bakmalı ve onu bütün kurgulardan, oyunlardan, entrikalardan, nümayiş ve iftiralardan koruyup bütün desteğimizi vermeliyiz.

Aksi takdirde emin olunuz ki nerden geleceğini asla tahmin edemediğimiz bin türlü tehlike ve hadise her an bizim ülkemizde de çıkarılabilir! Bunlar karamsarlık değildir, aksine biraz daha dikkat ve itina içindir.

Zira atalarımız “su uyur, düşman uyumaz!” demişler ki çok da doğru söylemişler.
Fenole'nin örgüsü tam da bitmiş derken elimizde sökülmüş örgü yumağını bulmayalım bir daha!

Öyle değil mi?

Muhabbetle Kalınız.

Meryem Aybike Sinan- Haber7
meryemaybike@gmail.com
https://twitter.com/maybikesinan