Bakkal market, file poşet olalı!

  • GİRİŞ29.07.2013 09:31
  • GÜNCELLEME29.07.2013 09:31

Ne kadar ayak uydurmaya çabalasak, ne kadar etrafımızı teknolojinin alet edevatlarıyla doldursak da biz aslında bu çağın insanı değiliz!

Beş on yılda kat ettiğimiz teknolojik mesafe azımsanmayacak kadar önemli.

Henüz akılsız cep telefonlarına adapte olamamışken akıllı olanlar ceplerimizi yağmalamaya başladı. Oysa ahizeli telefonla konuşmanın adab-ı muaşeret kuralları, yolu yordamı vardı. Bir de ortak alanlarımızın tam ortasındaydı bu telefonlar. Telefon konuşmaları böylesine hayatımızı keşmekeşe çevirmemiş, bizi dört bir yandan kuşatmamıştı cümle âlem…

Sonra bilgisayarlar, MSN, facebooklar, twit vs gibi sanal sohbet ve ileti ortamları samimiyetimizi bozmamış, içtenliğimizi karalamamış, dürüstlüğümüzü alıp götürmemişti! Haberleşmek için mektup gibisi hala bulunmuş değil! Binbir emek sarf edilip yazılmış, içine kurutulmuş güller ilave edilmiş, üstüne postaneye gidilip pullarla süslenip gönderilmiş o mektuplar ne kadar güzel, içten, samimi ve dürüst idi!

Adreslerimiz gerçek ve ulaşılmazdı bir de…

Oysa günümüz insanının sanal ortamlarda kim bilir kaç adresleri, kaç yüzleri ve kaç kişilikleri vardır bilinmez lakin o mektupların gönderilip de iade gelişleri bile böylesine hüzün verici değildi!

Toplum olarak büyük bir imtihandan geçiyoruz. Bir teknoloji imtihanında sınavdayız! Medeniyet denilen tek dişi canavarın dişleri arasında didik didik edilen bedenler, ruhlar ve şahsiyetler ne kadar sağlıklı ve huzurlu bir hayata devam edecekler bilemiyoruz. Şu var ki artık bu kadar gürültü arasında tefekkür perisi çoktan bizi terk etmiş durumda.

Bütün teknik donanımlarına ve zenginliklerine rağmen günümüz insanı mutsuz! Zira herşey mevcut lakin ruhumuz ortalıkta görünmüyor. Her şeyimiz var, evler, arabalar, yazlıklar, kışlıklar vs. Ancak depresyon, saldırganlık, kavga, yalan, dolan, entrika, güvensizlik, ilgisizlik, sadakatsizlik, vefasızlık, edepsizlik, riyakârlık, aşınmışlık ve değerlerde erozyon hat safhaya varmış durumda. İnsanlar yalnız ve kimsesiz!

Çok değil beş on sene evvel evlerimizde kasetçalar ve radyolarımız vardı. Tabi bir de şanslı olanlarımızda eski plaklar! Şimdilerde cep telefonlarında, internette geçirdiğimiz zamanların bir bölümünü o vakitler musiki dinleyerek geçirirdik. Şimdi çokbilmiş bazıları “aman müzik dinleyip de ne olacak” deseler de hepimiz ve birçok ruh bilimcinin ısrarla söyledikleri gibi kaliteli musiki ruhi dalgalanmaları sükûnete çevirdiği gibi kalbi duyguları da pekiştiriyor! Yetmez mi? Güzel bir eserin ruhumuzun esrarına damıttığı o duyguları dünyalık nesnelerden ne verebilir? Ruha güzel çağrışımlar ve lezzetler hatırlatan ezgileri artık dinlemediğimizi, müziğe vakit ayırmadığımızı bilmem biliyor muyuz? Bu yoksulluğun farkında mıyız?

Musiki lisanını hayatımızdan atan popüler kültür unsurları günün birinde elbette insanlara kabak tadı vermeye başlayacaktır. İnsanoğlu acaba ruhunu, aklını ve duygularını ne ile teskin edip, nasıl bir eşikten geçecektir? Rahmetli Yıldırım Gürses'in “Çal Kanunum çal” adlı unutulmaz bir şarkısı vardır. Derdini ve duygularını anlatma biçimi günümüz insanından ne kadar farklı ve ne kadar zariftir anlayana:

“Gülmedi bahtım yine bu sevda bitti, yazık!

İkimizin derdini anlat kanunum artık!

Çileli başım gibi, gönül sırdaşım gibi

Gözümde yaşım gibi çağla kanunum artık!

Bu teknolojik gürültü ve patırtı en çok sanat erbabını vurdu belki de… Ne yazılan güfteler, ne yapılan besteler ve ne de söylenen şarkılarda ruh var. Hala paylaşım ağlarında eski şarkılar, eski şiirler ve eski filmler dönüyor. Dönerken hiç kimse sormuyor bunun devamı var mı ya da gelecek mi diye?

Neden hala bir Yusuf Nalkesen, Alaaddin Yavaşça, Avni Anıl, Amir Ateş, Necdet Tokatlıoğlu ve Erol Sayan gibi bestekârlar yetişmiyor bilen var mı? Bunu düşünenimiz olduğunu da sanmıyorum zira kısır bir döngünün etrafında pervaneyiz… Öylesine gündelik telaşlarda, öylesine popüler kültürün sarmalındayız…

Hâsılı kelam tadımız yok.

Filemizi alıp bir bakkal bulsak içine unuttuğumuz şeyleri doldursak! Bir de kasetçalar ve eskilerden güzel bir şarkı…

Belki daha iyi olacak! Kim bilir…

Muhabbetle kalınız…

Meryem Aybike Sinan- Haber7

meryemaybike@gmail.com

Yorumlar1

  • mustafa kurt 11 yıl önce Şikayet Et
    MUSTAFA. ya kardeşim teknolojiden bu kadar rahatsız isek kullanmayalım o zaman herkes cep telefonunu atsın tv bilgisayar internet yok iyi de suç bunlarda değil ki suç bunları yanlış kullananda bence insanlara bu konuda meb ciddi eğitim vermeli medya okuryazarlığı dersi çocukların ilgisini çekmeli abuk subuk videolarla doğru medya okur yazarı olamayız
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat