Îsâr ruhuna paralel enaniyet!

  • GİRİŞ10.03.2014 08:21
  • GÜNCELLEME10.03.2014 08:21

Îsâr, cömertlik ve fedakârlığın zirvesi olan bir haldir. Nefsin ve enenin dışlandığı, değergamlığın öne çıktığı bir arifane durumdur Îsâr ruhu!

Biz ne çektiysek nefsimizden çektik.

Bütün ızdıraplarımızın, hüzünlerimizin, toplumdaki kötülüklerin, kaosun, entrikanın, yalanın, riyanın, kıskançlığın temelinde maalesef nefs-i emmaremiz vardır.

Hâlbuki bizim dinimiz bize “Îsâr” ruhuyla davranmamızı emretmiş! Şerefli bir işte, makam ve mansıpta, teveccühlü bir işte, maddi ve manevi menfaatte kardeşimizi tercih etme noktasında bizi uyaran Rabbimizin sadece bu emri bile toplumu tepeden tırnağa dönüştürecek bir nitelikte iken bu emirden ne yazık ki bihaberiz!

Paylaşma, verme, destekleme, kendi isteklerinden kardeşi uğruna vazgeçme, meziyetleri takdir etmede îsâr hasletine sahip olmayan insandan ne beklenir ki!

Îsâr ruhunu bütün inanan insanların kuşanmadığı, içselleştirmediği ve benimsemediği bir dünyada islamı sevdirmek, yaymak ve benimsetmek noktasında aciz kalacağımız bir gerçektir.  Müslüman “ego”  veya “ene”  dediğimiz, îsâr ruhuna tamamen zıt duyguları hayatından çıkarmadığı sürece Allah katında gerçek anlamda makbul birisi sayılır mı acaba?

Hakîm Tirmizî -Kuddise Sirruh-:“İnfak; başkasının sevinci ile huzur bulmaktır.” Derken bir nevi İnfak ve Îsâr arasında anlam bakımından da bir bağ kuruyor.

Ülke alnı secdeye değen, İslam'ı bilen ve yaşadığını söyleyen bir takım insanlar tarafından aylardır ağır bir huzursuzluğun içine çekilmeye çalışılıyor. İnanan insanlar arasına ne yazık ki su-i zan düşürülmüştür!

Her anlamda “ben” deyip ülkenin bütün makam ve mevkileri ele geçirilmiş, bütün köşeler kendileri tarafından tutulmuş iken durmadan şikâyet eden ve daha fazlasını talep edenler onlardı oysa. Kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi olmayan hiç kimseye yaşam alanı bırakmayan bu sözde kardeşlerimiz ağızlarından düşürmedikleri Îsâr ruhunu gerçekte benimsemiş olsalardı biz bugün bu noktada olur muyduk?

Eminim ki birçoğumuz önemli mevkideki birçok insana her baktığında “ bu şahıslarda olup da bizde olmayan ne var acaba?” kabilinden soruları nefsimiz bizlere sormuştur ancak ardından kültürümüzün ve medeniyetimizin bize öğrettiği fütüvvet bilinci ve İsâr hasleti her defasında bizleri susturmuştur.

Ancak bugün anlıyoruz ki bu Îsâr hasleti maalesef tek taraflıymış!

Bugün bu “Îsâr” hasletini kazanmamış kimseler kazan kaldırıp, tarihin görmediği kaset ve montaj arsızlığıyla kendilerine bütün mevki ve makamları bahşeden erke karşı bir “ene” savaşı yürütüyor.  “Îsâr ve Ene” arasında nasıl bir bağ kurdularsa artık kendi nefislerinin emrinde şeytana papucunu ters giydiren bir nefsanî şehvet içinde bütün değerlerin canına okumakta beis görmüyorlar!

Bu insanlara açıkça sormak lazımdır oysa:

-Siz bugüne kadar sizden olmayan kaç kişiye şerefli ve teveccühlü işlerdeki mevki ve makamları bahşettiniz?

-Siz maddi çıkarlar konusunda kaç kişiyi veya kurumu kendi menfaatlerinizin önüne koyup desteklediniz?

-Siz bugüne kadar sizden olmayan kaç müslümanın meziyetlerini övüp kendi meziyetlerinizin önünde gördünüz? Sizden olmayan kaç kişiyle iftihar ettiniz? Oysa;

-Maalesef siz kendinizden olmayanı yok saydınız!

-Size inananı ve güveneni hayal kırıklığına uğratıp mana ikliminde ve derunumuzda tarifsiz bir yara açtınız. Gencecik insanların ve yavrularımızın yarınlarını “ene” hissiyatıyla sınavları akamete uğratarak tahrif ettiniz!

-Siz “Îşâr ve İnfak” ruhunu zehirlediniz!

Ve…

 Siz bir “Îsâr ve infak” kahramanı ve örneği olan Ebu Talha El Ensari'nin destansı hayatından hiç mi feyz almadınız?

 

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com 

Yorumlar2

  • Milli Irade 10 yıl önce Şikayet Et
    akliniza ruhunuza ve kaleminize saglik. Zevkle okudum. Cok guzel ifade etmissiniz. Bu yazinin muhataplari aynaya bakabilmeli. maddi gelisme manevi gelisme ile paralel gitmedi maalesf. ama en kotusude bu elestiriden ders alamamaktir.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İbrahim Dursun 10 yıl önce Şikayet Et
    İnfak /dağıtma ruhu yerine, toplama ruhu gelişti... İslam infakı tavsiye edip eskiler dağıtmada yarışırlarken ;asrımızın müslümanı malesef çeşitli kılıflar icat edip toplama ruhunu hakim kıldı...Öyle ki,hizmet ehli olduğunu söyleyenler artık toplayıcılıklarıyla övünmeye başladılar..Toplaya toplaya paraları mevcut düzenin bankaları yerine ,yabancı bankalara yatırır oldular..Toplanan paraların bir kuruşu bile yerini bulmasa cehennemi düşüneceği yerde nasıl peşkeş çekeceğini düşünerek vakit harcamya çalıştılar..Peki!Netice nedir ?..Hüsran dostlar..Hem Dünya da hemde ahirette..Siz,siz olun, sakın yerini bilmediğiniz yere paralarınızı vermeyin.Zira sizde mes'ulsünüz verdiklerinizden....VesSelam..........
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat