Uğur Işılak: Başbakan kaç Almanı gaz odasına tıktı?

  • GİRİŞ23.05.2014 08:25
  • GÜNCELLEME23.05.2014 08:25

Necip Fazıl Kısakürek'in ölüm ve doğum yıldönümlerinin Mayıs ayında olması hasebiyle M.T.T.B  tarafından Kocaeli, Sakarya ve Bolu illerinde söyleşiler, tiyatrolar ve konserler düzenleniyor. Bu programlarda Üstadın çeşitli yönleri üzerinde durulup Üstad yeni nesillere anlatılmaya ve onların dikkatleri Üstad üzerine çekilmeye çalışılıyor. 

İşte programın ilk ayağı dün Kocaeli'de yapıldı. Tiyatro ve söyleşilerden sonra akşam saatlerinde muhteşem bir Uğur Işılak konserine tanık oldu Kocaeli. Üstadın birbirinden muhteşem şiirlerini iki yıl önce besteleyen ve “Üstad” adlı bir albümde toplayan Uğur Işılak yine muhteşem bir performansla bu şiirlere ses ve nefes verdi.

Konser sonrası Uğur Işılak ile minik bir söyleşi gerçekleştirdik. Anadolu'nun ve bu milletin her türlü derdini omuzlamış, kendine dert edinmiş, meseleleri olan, önce “devlet-i ebed müddet” diyen, mana ve madde iklimini barıştırmış, kendi deyimiyle birbirine ezelden nikâhlamış bir “Yiğit ve Alperen Ozan” vardı karşımda.

Bu toprakların sesi ve nefesi olan bir sanatçı Uğur Işılak... M.T.T.B gibi dernek, sivil toplum örgütleri hakkında söze başlıyoruz. Şöyle diyor:

“ M.T.T.B çok aktif olduğu dönemlerde biz henüz çocuktuk ancak büyüklerimiz anlatırlar. Fikirsel anlamda gençlerin yetişmesinde çok önemli bir kurum olduğunu düşünüyorum. Tek başına sadece bir örgüt değil. Manayı, akıl ile kalbi birleştirmiş bir teşkilat… İstişare, birlikte hareket etmek hem heyecanı ayakta tutar hem de kendi başına tefekkür ettiğinizde daha farklı bir boyut kazanır ve onlarca pencere açılır ruhunuzda. Toplumun, yönetimin gelecekte önemli bir misyonunu temsil etmek istiyorsanız böyle bir birlikteliğin olması lazımdır.

Ne akıl ne kalp tek başına insana huzur verir ve insanı mutlu eder. Kalp çok şey ifade eder ama akıl ile desteklenirse. “Sen hiç akletmez misin? Kabilinden bir bakış açısı kazanmak…

Dolayısıyla mana iklimini madde ile nikâhlayarak kendine istikamet çizenler her alanda, sonuç olarak da, eylem olarak da, fikir olarak da çok güzel şeyler yaptılar, yapıyorlar.

Peki, Kalp ile gönül nikâhını kıymayanlar ne yapıyorlar?

 Kalp ile gönül nikâhını kıymayanlar maalesef gezi olaylarında gördük, onlar da eylem yapıyor ama çevreye, insana, yönetime zarar verebiliyorlar. Gönül ile kalbin nikâhını kıymayanlar, topluma, yönetime, insana maalesef ki maalesef zarar verebiliyorlar.

Bugün tekrar bu fikriyatın uyanmış olması beni sevindiriyor.

 M.T.T.B  bu birlikteliği en güzel şekilde bir araya getirmiş bir teşkilat. Maddeye mahkûm olmadan bu birlikteliği başarmış olan bir kuruluş. Bugün devletin birçok kademesindeki devlet adamını, şair ve fikir adamını yetiştirmiş olması  anlamında bu ülkeye hizmetleri çok büyük olan bir kuruluş…

Bu fikriyatın uyanmış olması beni sevindiriyor.

M.T.T.B ve benzeri sivil kuruluşlar bu bahsettiğim hususları en güzel şekliyle idrak etmiş olanlar, madde ile manayı ayırt etmiş olanlar, maddeye mahkum olmadan mananın neferi olmuş olan insanlar bu duygu içerisinde hareket ettikleri müddetçe Allah'ın izniyle ülkemin geleceğinden zerre kadar endişe etmiyorum.

Ülkemizde her kemalin bir zevali, her zevalin bir kemali vardır. Biz kemal dönemini yaşadık. Altı yüz asırlık bir imparatorluğun hemen hemen üç buçuk dört asrını kemal devresiyle, iki asır da zeval devresinin dibine vurarak geçirdik... Şimdi yavaş yavaş ellilerden itibaren bu kemal dönemine geçmiş bulunuyoruz ve zirveye çıkıncaya kadar ki bu yüz sene de yüz elli senede sürebilir ama zeval dönemi artık yok. Ama bu kemale giderken bir sürü badireler atlattık ve atlayacağız da. Artık kemal var.

Bu anlamda M.T.T.B gibi kuruluşların bu tür  faaliyetleri çok önemli.

Devlet-i ebed müddet anlayışını kalbine nakşetmiş olan gençlerin varlığı çok önemli. Cemaatler vardır, tarikatlar vardır, farklı farklı gruplar ve cemiyetler vardır ülkemizde. Ancak hangi cemaat, cemiyet ve tarikat olursa olsun “devlet-i ebed müddet” anlayışıyla hareket etmiyorsa benim nazarımda  “GAYR-I MEŞRUDUR!”

Bir örgüt, cemaat, cemiyet meşru olmak istiyorsa devlete savaş açmaması lazımdır! Meşru olmak istiyorsa devlet-i ebed müddet anlayışıyla hareket etmesi lazım. Dolayısıyla ölçüsü mana dünyamızı aydınlatmak olan,  devlet-i ebed müddet olan M.T.T.B gibi kuruluşları bu anlamda alnından öperim.

Devlet bizim için önemli. Devleti öncelemiş kendi nefsimizden, ailemizden çevremizden önde tutmuşuz. Devlet yaşasın demişiz. Kadirşinaslık, fedakârlık, böyle bir şeydir. Fedakârlık sağda solda devlet yıkmaya kalkmak hükümet yıkmak hiç değildir.

Siyasallaştığınız söyleniyor, Başbakana şarkılar söylüyor diye hakkınızda eleştiri yapanlara ne diyeceksiniz?

Çok net söylüyorum.

Türkiye'de neredeyse Yeşilçam sektörü, neredeyse Unkapanı sektörü, neredeyse dizi sektörünün on kişiden dokuzu gezi eylemindeydi değil mi? Polise taş atanlarla kol kolaydı değil mi? Başbakana hakaret edenlerle kol kolaydı değil mi? Bunlar böyle bir damga yemiyor, bunlar kutlu bir mücadelenin adamı oluyor öyle mi? Ben Başbakanın yanında yer alarak, polise taş atanların karşısında durarak siyasallaşmış oluyorum?..

Bu çok adice! Bu çok alçakça bir yaklaşım!

Başbakanı nasıl itibarsızlaştırmaya çalışıyorlarsa bizi de aynı şekilde itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar akılları sıra… Allah aşkına diyor ki sen çok siyasallaştın, siyasallaşmasaydın ben seni dinliyordum diyor! Beni dinleyenler daha fazla kenetlenmiş, daha fazla dinliyor. Beni dinlemeyenler söylüyor bunu, yahu aslında bunu söylüyorsun da sen  zaten beni dinlemiyordun, sen zaten beni sevmiyordun. Takdir etmiyordun. Amaç benden yana üzüntüsünü dile getirmek değil aslında. Amaçları beni karalamak, itibarsızlaştırmak... Bu çok pis bir durum...

Keser döner sap döner gün gelir hesap döner diyor ya… Bunlar kendilerine dönüyor. Bir bir dönüyor, itibarsızlaştırmak isteyenlerin ne kadar itibarsızlaştıklarını görüyorum. Bakın şu son Soma hadisesinde birileri itibarsızlaştırmak için yola çıktı ama hepsinin bir bir nasıl bir oyunun parçası, maşası olduğu ortaya çıktı.

Bakınız şu Almanya meselesi…

Başbakan 24 Mayıs'ta Almanya'ya gidiyor, o kadar itibarsızlaştı ki oradaki kartel medyası. Orada Hitler için kullanılan bir kelime vardı. Führer diye bir kelime vardır. Führer lider, kılavuz, ol gösteren demek Almancada. Aslında manası bu kadardır. Hitler kendisine Führer dedirttiği için, onunla anıldığı için, Führer kelimesiyle bütünleştiği için, Hitlerden sonra da hiç kimse için kullanılmamış.

“Der Spiegel” Gazetesinde  “Führer Erdoğan” “Cehenneme git” denmiş! Allah aşkına bunların derdi ne?

Allah aşkına Başbakan kaç tane Almanı yaktı? Führer diyorsun!

Başbakan kaç tane Alman'ı gaz odasına tıktı?  Führer diyorsun?                                     

Size ne oluyor? Bir tane Alman hakkında kötü bir söz söyledi mi, Alman ırkıyla alakalı tek bir kötü ifadesi var mı? İşte bunlar o büyük oyunun, Planın parçası.

Gezi kalkışması da bu planın bir parçası…

Başbakana “Führer” yakıştırmasını yapanlar da bu planın bir parçası…

Bana siyasallaştın diyenler de bunun bir parçası…

Biraz tarih okuyanlar bilir.  Abdülhamit devrini çok iyi irdeleyenler bilirler. Ortadoğu'da yaklaşık yüz yıldır, bölge petrolleri sömüren üç ülke var. Halk fark ettiğinde yönetim biraz baş kaldırdığında, hemen bir iç savaş çıkartıp liderleri alt üst edip bunlar kendi işlerine bakıyorlar. Ortadoğu'nun uyanışına vesile olabilecek bir tek ülke dahi görmek istemiyorlar.

Şu anda Ortadoğu'nun uyanışını sağlayacak tek ülke Türkiye.

İkinci ülke Mısır idi. Kadim kültür ve medeniyete sahip iki ülke Türkiye ve Mısır… Bakınız Mısır'ı ne hale getirdiler. 530 kişi idamını bekliyor. Gezi kalkışmasında Mısır'a çevireceklerdi, 17 Aralık'ta Mısır'a çevireceklerdi, 25 Aralık'ta Mısır'a çevireceklerdi. Soma da buna yeltendiler. Ve hala deneyeceklerdir.

Bakınız sağcımız, solcumuz, dinlimiz, dinsizimiz bu büyük resmi görmezse Türkiye kaybeder. Ben bu büyük resmi gören adamım!”

Evet, iki soruda gündemi böyle yorumladı Uğur Işılak.

Sanatıyla, fikirleriyle, duruşuyla Türkiye'nin gerçek ozanı olduğunda yediden yetmişe herkesin ittifak ettiği gerçek bir sanatçının gündemle ilgili bakış açısını sizlere sunmaya çalıştık.

Allah yolunu her daim açık eylesin inşallah.

 Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat