Dostlar gafil, düşman küstah ve cüretkâr!

  • GİRİŞ09.06.2014 07:38
  • GÜNCELLEME09.06.2014 07:38

Kurtuba Yayınlarının neşrettiği bir hatıra kitabı. Yazarı bir tarafıyla aksiyon öbür tarafıyla bir gönül adamı... Medrese’den Üniversiteye uzanan bir eğitim silsilesi, Cumhuriyetin tek adamlı yıllarından demokrasiye geçişin fırtınalı zamanlarına göğüs germe… Uzun yıllar Anadolu’nun birçok yerinde görev ifa etmiş bir Müftünün, Merhum Ali Kemal Saran’ın yaşadığı ve tanık olduğu siyasi, dini, kültürel, sosyal konuları anlattığı sıra dışı bir eser.

Hemen hatırlatalım “Hemençe” sözcüğü size bildiğiniz estrümanı “Kemençe” anımsatmış olabilir zira bendeniz de ilkin o yanılgıya düştüm. Lakin “Hemençe” Karadeniz bölgesinde yün dokumadan yapılmış heybelere verilen bir ad imiş… Hatta kendisi de Rize Güneysu ilçesinden olan Sevgili Yönetmenim İbrahim Erdoğan bu sözcüğün başındaki  “h” harfinin de hırıltılı “h” ile telaffuz edildiğini söylemişti bir sohbetimizde. 
Bir Mücadele adamının renkli hatıralarını anlattığı “Omuzumda Hemençe” adlı kitabı diyebilirim ki bir solukta okudum. Nerden nereye diyebileceğiniz bir mefkûre adamını gördüm satır aralarında. Vefat etmiş bir baba, yoksul bir anne ve birkaç kız kardeş! Vefat etmiş babanın “oğlum mutlaka okusun” diyen ısrarlı vasiyeti. 
“Hergün sabah vaktinde 
Ali kalkar erkence
Omuzumda Hemençe
Giderdi gündüz gece”

Birkaç sıkıntılı sorundan sonra başlayan medrese hayatı, kurslar, dersler, ramazan ayında gurbetlere çıkmalar. Hafızlık icazetinin alınması, askeri darbelerin gölgesinde dini hayatı ayakta tutmaya çalışmak, insanları eğitmek gibi zor ve meşakkatli bir devlet memurluğu hayatı.
Kitapta zamana tanıklık etmiş hatıralar, sağanak sağanak üzerinize yağıyor ve Bediüzzaman, Osman Yüksel Serdengeçti, Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu, Osman Turan gibi bir çok mütefekkir, şair ve yazarla ilgili daha önce hiç duymadığımız pek çok anekdot arasında geçmiş zamanlara bir seyr ü sefere çıkıyorsunuz. 
Merhum Ali Kemal Saran’ın Necip Fazıl’ı ziyaret ettikleri bir sohbet sırasında Necip Fazıl Kısakürek’in dönemin şartları sebebiyle muhafazakâr kesimin içinde bulunduğu ruh haline serzenişte bulunduğu şu ifadeler hem o dönemin şartları için çok manidar hem de hazırdaki hal ve ahvalimiz için günümüze de bir mesaj ve ümit muştusu niteliğindedir: 
“Ne yapalım, dostlar gafil, düşmanlar küstah ve cüretkâr!”
Ama Allah’tan ümit kesilmez. Ümidimiz ufukta sesleri duyulan ve gittikçe yaklaşmakta olan Altın Nesil’dir!

“Omuzumda Hemençe” kitabında bir müftünün kaleminden Özellikle 1960 ihtilali sonrası baş gösteren din aleyhtarı baskıları, zamanın Diyanet İşleri Başkanlığında din adamlarının nasıl baskı altında tutulduğunu görüyorsunuz. Diyanet’te tayin ve terfilerin keyfileşmesini, görüntüde din adamlarının yönetimde olmasına karşın perde arkasında askerlerin her türlü tasarrufta yetkileri nasıl gasp ettiğine şahit oluyor ve o dönemin müftüsünün çetin mücadelesini okudukça içiniz titriyor! Özellikle Ömer Nasuhi Bilmen dönemi detaylı bir şekilde anlatılıyor.

“Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi” kitabıyla dünden bugüne tarih ve Türkoloji alanında el kitabımız olan, ruh ve ufuk çizgimizin oluşmasında önemli bir kaynağın müellifi olan Osman Turan hakkında şunları söylüyor Ali Kemal Saran: 

“Büyük bir ilim adamı olan Osman Turan, aynı zamanda haysiyetli bir politikacı idi. Kaderin cilvesine bakınız ki haksızlığa karşı isyan eden ve benimsediği prensiplerden taviz vermeyen bir yaradılışa sahip olduğu için ne üniversite hayatında, ne de siyasette hiç kimseye yaranamamıştır! Hayatında yanlışlıklar karşısında hiçbir zaman idare-i maslahatçı bir tavır gütmemiş, kısa vadeli politik çıkarları için dürüstlükten ayrılmamıştı.  O zaman iktidarda olan Demokrat Partinin din aleyhtarı bazı icraatlarını eleştirdiği için Menderes’le ciddi fikir ayrılığına düşmüş, bir daha onunla yıldızı barışmamıştı.”

(Kitabın bu noktasında gülümsüyorum ve kendisini zaten bu yönleriyle seviyoruz, diyorum.)

“Omuzumda Hemençe”  oldukça kapsamlı bir eser. 
Kitapta sosyo- kültürel, siyasi, dini, tasavvufi ve seyahatler de  dahil olmak üzere gibi pek çok hususu örneklendirerek anlatan yazar, Karadeniz insanının dine olan muhabbetinin büyüklüğüne dair ipuçları da veriyor. Özellikle Çaykara ve Of ilçelerinde yetişen din âlimlerinin olağanüstü gayretlerine değinirken bir de Cihanbeyli Müftülüğü esnasında karşılaştığı Bediüzzaman Said Nursi ile olan tanışıklığına atıfta bulunuyor:

“… Bediüzzaman Hazretleri bizi görünce araçtan indi. Avukatı Bekir Berk ve meşhur talebesi Hüsrev Altınbaşak da yanında idi. Çaykaralı olduğumu söyleyince:
-Çaykaralılardan ve Oflulardan Allah razı olsun, onlar Kuran’a çok büyük hizmetlerde bulundular!”

“Omuzumda Hemençe”  kitabında “Ramazanlık” adında daha önce hiç duymadığımız bir gelenekten de haberdar oluyoruz. Ramazan aylarında özellikle Çaykara ve Of ilçelerindeki din adamlarının ki içlerinde müellifin kendisi de var  (din adamı bulunmayan) Anadolu’nun değişik beldelerine giderek halkı irşat faaliyetine giriştiklerini görüyoruz.  O dönemin şartları dikkate alınırsa bunun din ve millet adına ne kadar takdire şayan bir hizmet olduğunu anlarız.

Bir din adamının, bir müftünün, bir şairin, bir gönül adamının ve her şeyden önce bir mücadele adamının insana “nerden nereye” dedirten kutlu yürüyüşüne sizler de revan olmak dilerseniz “Omuzumda Hemençe” kitabını mutlaka okumalısınız. 
Bizler satır satır, kelime kelime, hece hece, harf harf dikkatle okuduk bu nadide eseri. Bir köşe yazısı için bu kadar diyoruz ancak yetmez elbette. Şahsım adına bu eserde mücadele aşkını ve gönül yolculuğunu asla bırakmamak, yılmamak lazım geldiği fısıltısını işitiyorum kitabın müellifinden.

Rahmet-i rahmana hicret etmiş bu güzel insanı, değerli büyüğümüzü, hocamızı hem telif ettiği eserleri için, hem de bu ülkeye ruh ve gönül kumaşı ipekten olan nitelikli ve hayırlı evlatlar yetiştirdiği için, en ulvi duygularımızla bir yazıyla da olsa yâd ediyor, Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekânı cennet olsun.

Muhabbetle…

Meryem Aybike Sinan-Haber7
meryemaybike@gmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat