Ortadoğu: İllet, kıllet ve zillet!

  • GİRİŞ16.06.2014 07:41
  • GÜNCELLEME16.06.2014 07:48

Kederin, hüznün, kaygının, acının tavan yaptığı günler toparlandı, yığıldı ve bir seneye evrildi. Gezi, 17 Aralık, Doğal afetler, Kürt Sorunu ve nihayet Irak, Musul, Telafer, Kerkük…
Artık yarın ne olacak endişesiyle yaşıyoruz farkında mısınız?
Birileri bölgeye fena halde kafayı takmış ve huzursuzluğun, kaosun, kavganın ve endişenin devam etmesini istiyor. Devam etsin ki kendi gemisini daha kolay yüzdürüp bölgede hareket kabiliyetini ve nüfuzunu artırsın! Bu birilerini hepimiz az çok tahmin edip biliyoruz lakin yine gaflet uykusunun en diplerindeyiz!
Düşmanın veya düşmanların niyetleri apaçık böyleyken ne yazık ki kalbiyle düşünen ve “İllet, kıllet ve zillet” kabilinden akl-ı ve kalb-i selimini yitirmiş biz şarklılar kör ve topal birbirimize düşmüşüz.  Kavga ve sorunlarımızı içinden çıkılmaz, çözülmez girift bir bilmeceye dönüştürmüş olmanın derin hazzını yaşayan hastalıklı ve sağalmaz bir ruh haletiyle bölgede yakılan ateşe durmadan odun taşıyoruz!
Şimdi de bu IŞID denen katiller çıktı başımıza. 
Beyni yıkanmış, batının taşeronluğunu yapan, bilinçsiz insan yığınlarının Ortadoğu’da böylesi eylemleri yeni değil ki! Ortadoğu’da terör örgütlerinin isimleri değişiyor sadece, kendileri şekil ve kimlik değiştirerek varlıklarını bir şekilde sürdürüyorlar!
Bölge sanki petrolden sonra “Terör Örgütü” yatağı!
Burada benim asıl merak ettiğim husus şudur: Bu IŞID denen silahlı illegal örgüt nasıl oldu da bu kadar büyüdü ve bu ani hamle önceden bölge ülkeleri tarafından öngörülemedi ve gerekli önlemler alınmadı veya alınamadı? Ya da öngörüldü de buna engel olan bir erk mi vardı? Varsa bu neden ifşa edilmiyor?
Doç.Dr. Bekir Günay Hoca bu durumu şu sözlerle özetler: “Işid’in islamla hiçbir ilgisi yoktur unutmayalım bu gibi örgütlerin bir diğer görevi de batıdaki "İslami terör" olgusunu canlı tutmaktır. Diplomasi, krizler gelmeden krizleri çözebilecek stratejiler geliştirmektir!”
İran, Türkiye, İsrail, Mısır gibi ülkelerin bu terör örgütüne bakışı ve yaklaşımı ve dahi beklentisi aynı değildir? Batılı ülkelerin de durduğu nokta aynı olmadığına göre ortada çok ciddi anlamda üzerinde durulması gereken husus bu örgütü kimin finanse ettiği ve desteklediği meselesidir! Bu bir terör örgütü ise destekleyen ülkeler uluslararası siyaset ve diplomasi arenasında neden ifşa edilmez ve bu konu neden tartışmaya açılmaz çok merak ediyorum!
Lakin maalesef Türkiye ve İran dışında bölgede bu durumdan ciddi anlamda rahatsız olan ülke yok gibidir zira hemen hepsinin bölgeyle ilgili plan, strateji ve düşünceleri farklı farklıdır.
İran Lideri Hassan Ruhani, İran’ın IŞID konusunda Amerika ile işbirliğine hazır olduğuna dair beyanı ise üzerinde düşünülürse oldukça manidardır!
Mamafih Türkiye’nin meseleye yaklaşımı daha farklı ve ikircikli olmak durumundadır! Nitekim Kerkük, Musul, Telafer ve Erbil gibi bölgelerde yaşayan Türkmenler milli hassasiyetler bağlamında; Türkiye’nin dengeli strateji geliştirmesinden tutunuz çok ayaklı bir denklem kurmasına dolayısıyla sorunların çözümü noktasında pek çok zorluğu da göğüslemesine neden olmaktadır. Tabii bir de özel ve tüzel anlamda karşılıklı ekonomik bağlarımız var bu ülkeyle. 
Türkiye bu dış meseleyi iç meselelerin ağırlığıyla çözme yoluna gitmemelidir zira iç sorunlar daha ziyade suni ve siyaset odaklı olmasına karşın Irak sorunu ciddi önlemler ve stratejiler geliştirilmezse yakın ve uzak vadede Türkiye’yi tehdit edecek büyük ve tehlikeli bir siyasi, askeri ve ekonomik kapasiteye sahiptir. Nitekim bu terör örgütünün arkasındaki güç onu iteklemeye devam edecek!
Ne yazık ki ülkenin muhalefeti milli meselelerde sadece eleştirmek ve açık aramak yolunu tercih etmekte ve meselelere çözüm odaklı yaklaşma yolunu es geçip, yan çizme eğilimindedirler. 
Hâsılı kelam bölge olarak yarınlar çok şeye gebe. 
Millet olarak artık milli birlik ve beraberlik duygusuyla meselelere bakmak, siyasi, suni ve gerçekdışı söylentilere itibar etmeden ülkenin selameti için kenetlenmek vaktidir. 
Sözlerimizi Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun dizeleriyle bitirelim:
“Yoktur töremizde, hem dinimizde, 
Canlı bir nesneye ezâ eylemek.
Lâkin elbet vardır, ezâ edene, 
Hak ve hukuk üzre cezâ eylemek.”
Muhabbetle.

Meryem Aybike Sinan/Haber7
meryemaybike@gmail.com

Yorumlar2

  • CM_BBRN 10 yıl önce Şikayet Et
    hebele hubele. ibretlik bir yazı,, gerçekleri gözler önüne sermeniz takdir edilesi,, kaleminize kuvvet Meryem hanım,,
    Cevapla
  • ULAŞ ALBAYRAK 10 yıl önce Şikayet Et
    hebele hubele. IŞİD'i besle,, sonra sırtından hançerlesin,, Diyarbakır'da sözünüz geçmiyorken neyinize Ortadoğu'da artistlik taslamak,,
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat