Yozlaşmadan uzlaşma hayalimiz!

  • GİRİŞ30.06.2014 08:36
  • GÜNCELLEME30.06.2014 08:36

Ülkede asayiş berkemal olsa da havadaki buluttan nem kapıp gerilim çıkarmak isteyenler maalesef bir hayli fazla son zamanlarda... Gemiyi azıya alıp gün bugündür kabilinden kendilerine ters gelen, hoşlanmadıkları her şeye, herkese büyük bir kin ve nefretle saldıran insanlar aslında aramızda dolaşan, her gün karşılaştığımız ve bir şekilde irtibatımız olan insanlar. Yani başka bir gezegenin, başka bir ülkenin ve başka bir iklimin insanları değiller!

Fikirler tartışılmak için vardır. Farklı görüş ve düşünceler aslında insan ufkunu zenginleştirir, zihin âleminde yepyeni pencereler açar ve kendisini geliştirmesine yardım eder.

Mamafih ülkem insanı hiçbir fikre ve düşünceye tahammül edemiyor, etmiyor! Laik olduklarını söyleyenlerle anti laikler arasındaki tartışma, milliyetçiler ve liberaller arasındaki devasa görüş farklılıklarından kaynaklanan alevli çekişmeler ve daha neler neler!

Bütün bu tartışmaların içeriği, tarzı ve üslubu ne yazık ki hiç hoş değil ve kulağa hoş gelmediği gibi itici, irrite edici ve çirkin! Yeri geldi mi herkes Mevlana’dan, Yunus Emre’den, Hacı Bektaş-ı Veli’den bir güzel dem vurur ve sosyal medya hesaplarından düzinelerce paylaşım yapar insana dair, iyiliğe dair, güzelliğe dair!
İşte bakınız bir Alevi Bektaşi ezgisi ne söylüyor:

“Bekle dost kapısın sadık dost isen
Gönüller tamir et ehl-i dil isen
Sevda sahrasında Mecnun değilsen
Ne Leyla’yı çağır, ne çölü incit.”

Ne diyor: “Gönüller tamir et, ehl-i dil isen!” diyor. Gönülleri tamir etmek, kırmamak, insanlık üzerine sözler böyle havada uçuşurken icraat nerde diye sol cenaha sorduğumuzda sorumuz da havada kalıyor!

 “Merhamet ediniz ki merhamet edilesiniz!”  diye buyuran ayet-i kerime’yi herhalde bilmeyenimiz yoktur ama “merhamet” kelimesini ne çok incittiğimizi yarın Yüce Mevla elbette bize soracaktır.
Gerçekten de yazık bize!

Toplumsal kaygılarımız artıyor.

Hiç kimse yarını, çocuğunu, gelecek nesilleri düşünmüyor, gerilim karşılıklı tırmandırılıyor, ortada psikolojik bir yangın var ama bu yangını söndürmek şöyle dursun daha da alevlendirmek için odun taşımaya insanlar neredeyse kuyruğa girmiş!

Ey İnsanlık bu vatan hepimizin ve dünyalık şeyler için durmadan kavga ediyoruz!

Geçen gün çocuğum bir siyasi lider için ironik bir sözcük kullandı. Bu lideri destekliyor muyum, beğeniyor muyum? Kesinlikle hayır! Lakin çocuğumu konuştuğuna pişman ettim! Neden? Çünkü demokratik düşünmesini, hazmetmesini, demokrasiye inanmasını istiyorum.  Her fikrini beğenmediğini aşağılayıp küfretmesin, alay etmesin, onun söylediklerini de analiz etsin, çıkarımlar elde etmesini istiyorum.

Milliyetçi ve muhafazakâr bir ailede doğup büyüdüm.

Koyu bir Demokrat Partili olan rahmetli babamın doğru icraatlarını gördüğü Rahmetli Ecevit’e zaman zaman “Bravo Karaoğlan”  dediğini duyardım.  Ancak kendi deyimiyle “reyini” ölene kadar Demokrat Partiye verdi. Evimize, işyerindeki Alevi ve solcu arkadaşlarını yemeğe davet ederdi ve dostlukları gerçekten de imrenilecek boyuttaydı. 

Gerçi sağ seçmenin her zaman tahammül eşiği daha yüksektir bu bir gerçek. Sol seçmen maalesef nefret dilini daha fazla kullanan ve gerilimden beslenen, her şeye muhalif, kavgacı, intikamcı, uzlaşmaz bir tavır içindedir. Kendi aralarında bile kırk yamalı bohçayı andırıyorlar!

Gönül istiyor ki hoşgörü ile her meseleye bakalım lakin ahval ve şerait bunu mümkün kılmıyor. Dün ile bugünü kıyasladığımızda siyaset dilinin basitleştiğini, kültür ve irfandan nasiplenmediğini görüyorum. Hiç kimse kusura bakmasın ama maalesef gazetelerde saf tutmuş aydın profili bana göre problemlidir! Bir gazeteci, münevver, düşünür siyasetin diliyle konuşmamalıdır. Gerçek münevver kızıştıran değil, yapıcı, yol gösteren, ufuk belirleyen, toplumu iten değil, birleştiren, kavgacı değil uzlaşmacı bir duruş göstermelidir! Böyle isimlerin nerelerden nemalandığını ve kimler oldukları herkes tarafından biliniyor! Oysa gerçek entelektüel yalnız olandır, doğrucudur, kendi rütbesinin eridir! Akl-ı selim sahibi entelektüellere hararetle ihtiyacımız var. 

Derdimiz demokrasi ise şayet…
Demokrasi hepimizin aradığı zümrüt-ü anka değil mi?
O halde yozlaşmadan uzlaşmanın bir yolu yok mudur dersiniz?

Meryem Aybike Sinan-Haber7
meryemaybike@gmail.com

Yorumlar1

  • mustafa kurt 10 yıl önce Şikayet Et
    meryem hanım . bak uzun adam cumhurbaşkanı oluyor bugün bayram günü şimdi ikilemlerin zamanı değil. Türkiye bayram ediyor yaşasınnnnn
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat