Evet, okuyucularımızdan birisi e-postama gönderdiği mektupta beni “Klasik bir Türk ırkçısı” olarak suçlamış! Ve ilave etmiş:”senin düşüncene tüküreyim!”

Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim önce.

Vatanseverliği, milli kimliği, milli duruşu “ırkçılıkla” ilişkilendirmek ne kadar acı ve hüzün verici. İşte bütün sorun burada yatıyor, bütün mesele bu…

Ülkemizi direk ilgilendirmeyen, tamamen bir dış mesele olan Ayn El Arap için vatanın her köşesini yangın yerine çeviren, şerefimiz bildiğimiz bayrağımızı gönderden indirip ülkenin polisine, askerine kurşun yağdıran, fakir fukaranın dükkânını, iş yerini yağmalayan siz ve sizin gibilere tepki koyanlar “ırkçı” olacak öyle mi?

Peki, bu kadar şeyden sonra tepki koyanlar ırkçı oluyor da Allah aşkına sizin yaptığınıza ne denir? Öyleyse siz ULTRA IRKÇISINIZ! Hatta Kafatasçısınız!

Bizim milli servetimizi yakıyorsunuz, cankurtaranlarımızı yakıyorsunuz, kütüphanelerimizi yakıyorsunuz, okullarımızı yakıyorsunuz, mağazaları, dükkânları yakıyorsunuz…

Yetmiyor…

Öldürüyorsunuz. Yasin Börü adındaki o çocuktan ne istediniz? Kurban eti dağıtan o çocuğu katletme tarzınız o eylem yaparak kınadığınız IŞID’ tan çok mu farklıydı? O çocuğun günahı neydi, size nasıl bir zarar vermişti ki onu böyle vahşice katlettiniz?

Hadi açıklayın!

Siz yakmaktan, yıkmaktan, öldürmekten gayrı şey bilmez misiniz?

Biz milli olanı seviyoruz evet. Mesela “insanı sev” diyen Mevlana’yı, mesela “Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil” diyen Yunus Emre’yi, “Kande gelir yolun senin ya kande varır menzilin/ nerden gelip gittiğini anlamayan hayvan imiş” diyen Niyazi-i Mısri’yi“ “Ey Oğul insanı yaşat ki devlet yaşasın” diyen Şeyh Edebalı’yı severiz…

Bu millete büyük imparatorluklar kurduran ve tarih boyunca ayakta kalmasını sağlayan sır da budur! Vatanımızı canımızdan çok severiz. Zira vatan sevgisi imandandır!

Biz ırkına bakmadan taşları konuşturan adamı Mimar Sinan’ı da severiz, bize milli marşımızı armağan eden Mehmet Akif’i de, Ziya Gökalp’i de, Nizamü’lmülk’ü de severiz. Biz, bizim olan, bu toprakları birleştirip buluşturan, bu topraklara iyilik mayası çalan herkesi severiz!

Biz Ahmed-i Hani’yi de, Bediüzzaman Said Nursi’yi de bilir, tanır, severiz. İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Bizim ayrımcılık, ırkçılık, bölücük gibi kavramlarla işimiz yoktur.

İşte aramızdaki fark burada başlıyor!

Size silah bırakıp gelin diyen devlete verdiğiniz karşılık bu mudur?

Biz Yunus’ça diyoruz ki “gelin tanış olalım, işi kolay kılalım”, siz yakarak, öldürerek, yıkarak cevap veriyorsunuz.

Ayn El Arap kentinin insanlarını, hunharca katlettiğinizDiyarbakırlı Yasin’den daha fazla mı seviyordunuz?

Yasin’in hayatı üzerine oynadığınız bu oyunun size de, bölgeye de, sözde davanıza da hiçbir faydası yoktur aksine o masum çocuğun ahı her yerde sizi bulacak!

Kendi düşüncenizden başka bütün düşüncelere “tükürüyorsunuz!”

Fikir ancak fikirle çürütülür. “Kırmakla bükülmez, fikir dediğin” diyen şairi bilseydiniz keşke. Sorunlar konuşarak, tartışarak, bilgi ve fikir teatisinde bulunularak çözülür.

Sözde aydınlarınız ve siyasileriniz bir taraftan sosyal içerikli yırlar anlatıp duruyor, bir taraftan sırtınızı dayadığınız insanlara zulmediyorsunuz, onların huzurunu bozup, işyerlerini yakıp, ortalığı velveleye verip kan kusturuyorsunuz!

 Söyler misiniz size nasıl inanalım?

Gerçekten de şaka gibisiniz!

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

Twitter: @aybikesinan

meryemaybike.sinan@facebook.com