Ocağa mı, bara mı, dağa mı?

Bu sorunun özellikle AK Parti tarafından sorulup ivedilikle cevabının da bulunması lazım nitekim en çok AK Parti bu hususta sorun yaşıyor. İktidarı zamanında hemen her şehirde üniversite açarak gençlerin eğitim almalarını kolaylaştıran, yurt, burs gibi hususlarda her türlü kolaylığı sağlayan, seçme yaşını 18, seçilme yaşını 25,  hatta 18 olması için yasa çıkaran AK Parti olmuştur.

Peki, gençleri böyle önemseyen, merkeze alan bir parti neden bu kesimden umduğu oranda oy alamadı? Bir MHP, HDP gençlerden yeterince geri dönüş alırken AK Parti neden gençleri kuşatamıyor?

 7 Haziran Genel seçimlerde 18 yaşını doldurmuş 1 milyon 103 bin 258 genç ilk kez sandığa gitti. Gençlerin yaklaşık yüzde yetmişi muhalefet partilerini tercih etti. Bu AK Partinin hem yakın vadede hem de uzak vadede üzerinde düşünmesi gereken bir husus.

Araştırma şirketlerine göre HDP gençlerden en fazla oy alan ikinci parti.

Bu araştırma sonuçlarını okurken aklıma onlarca muhafazakâr ocaklar ve dernekler geliyor. Osmanlı Ocakları, Yesevi Ocakları, Nizam-ı Âlem Ocakları, Alperen Ocakları, MGV, Anadolu Gençlik, TÜRGEV, MTTB vs…

Ak Partinin gençliğe çok önem verdiğini yakından biliyoruz. Hatta Başbakan Ahmet Davutoğlu, ilk kez oy kullanacak seçmenlere mektup gönderdi ve “Yeni Türkiye’ye rengini ve kimliğini verecek olan bizzat sensin” diyerek oy istedi. 

Bu elbette güzel ve etkileyici bir jest lakin yeterli değil zira alt yapı geliştirilmediği için, alt zemin hazırlanmadığı için aks-i seda bulmamıştır bu çağrı.

Peki neden?

Bu kadar renkli ocaklar ve dernekler varken neden liselere, üniversitelere inilemedi? Birbirinden değerli dernekler ve ocaklar neden gençlerimizi kendine çekemiyor? Elbette bunun maddi manevi birçok nedeni var ama bana göre uzun zaman yapılan ihmalkârlık!

Bizzat şahidim.

İsmi lazım değil, şehrin birinde MTTB bir Necip Fazıl gecesi düzenlemişti. Sanatçı Uğur Işılak da koşup gelmişti konser vermek için. O gün şehrin bütün vekilleri şehirde olmalarına karşın hiç biri ama hiç biri bu programa teşrif etmedi. Şehrin valisi de zaten lütfen geldi, sanırsınız ki konuşma yapmaya yani kendini göstermeye gelmiş. Ortalığı dalgalandırdıktan sonra üç dakika içinde sahneye koşup konuşmuş sonra yerine bile oturmadan çekip gitmişti!

İşte o akşam içime derin ve sıkıntılı bir ağırlık çöküverdi.

Salon ağzına kadar üniversiteli ve liseli genç dolu… Ve bir Allah’ın kulu bunu önemsemiyor, akşam saatlerinde artık ne gibi önemli işleri varsa herkes arazi! Oysa biz biliriz ki önemli dava adamlarını böyle etkinliklerde keşfederseniz, böyle programlarla insanlara o irfani geleneği anlatırsınız.

Bu örneği niye veriyorum?

Yesevi Ocaklarını yeni tanıdım. Geçen akşam Ocağın genel başkanı olan genç bir kardeşimiz Âdem Karslı ile tanıştım.

“Hocam, bir nesil geliyor. Bu nesil menfi değil memleket meselesi güden bir davanın çocukları. Eski ağabeyleri iyi biliriz. Ama bir durum var. Önce kendileri, vakit kalırsa meselemiz diyorlar, bu da bizleri üzüyor. Hocam biz müjdeyi ağzında taşıyan, coğrafyaya barışı ve kardeşliği getiren güvercinleriz!” diyor.

Yesevi Ocakları, milli ve manevi ikliminden beslenen ocaklardan birisi. Bu pırıl pırıl gençler ilgi bekliyor, alaka bekliyor, destek bekliyor. Hoca Ahmet Yesevi’nin izinde yürüyen, davalarının peşinde milli ve manevi duyarlılıkları yüksek, ahlaklı, eğitimli gençler bunlar.

Yesevi Ocakları, mana ikliminin taze dallarından birisi.  Dikkate değer bir kuruluş.

İhmal ettiğimiz gençler, bu neviden ocaklar hususunda STK’lardan sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ Hocamız gereken çalışmaları mutlaka yapacaktır diye düşünüyorum ve buna yürekten inanıyorum.

AK Partinin ivedi sorunlarından birisi mutlaka ama mutlaka genç seçmen sayısını artırmak olmalıdır.

Parti yetkililerinin bilmesi gereken şey şudur:

Gençleri görürseniz bağa, görmezden gelirseniz dağa çıkarlar!

Gençlerin desteği olmadan olmaz…

Net…

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

Twitter:@aybikesinan