Kadının hayatı kriz üzerine bina edilmiş sanki. Can çıkar huy çıkmaz atalar sözü ne kadar da doğruluyor kendisini! Yapma Leyla, etme Leyla demenin bir faydası da yok zira.

Türkiye Büyük Millet Meclisine seçilmiş olması bile kendisine demokrasinin büyük bir lütfu iken, bu millete çok şey borçlu iken ilk icrasını Türk Milletine saygısızlık yaparak gösterdi vakit kaybetmeden!

Bu devlet bir Selçuklu ve Osmanlı bakiyesidir ve hâkim tebaasının adı da Türk’tür!

HDPKK bu ülkenin bir şubesi de tebaası da değildir!

Osmanlı bu çok milletli devlet oyunlarıyla yıkıldı, bir anda dört bir yandan başkaldıran öz güven kazanmış topluluklar bir bir ayrıldılar imparatorluktan. Balkanları, Afrika’yı, Kafkasya’yı hatırlayalım!

Bu ülkenin bir dili, bir bayrağı, bir milleti ve bir mefkûresi vardır! Büyük Türk milletinin “Büyük Türkiye İdeali!”

İtirazı olan varsa şayet, yeterli sayıda sınır kapısı mevcuttur, kapı oradadır! Bu ülkede huzur ve barış isteyen Türk Milletinin asayişini ve istikrarını bozmaya yeltenene asla taviz verilmemelidir!

HDPKK’nın asıl niyeti “Türkiye Halkları” adı altında bu ülkeyi hain emellerine alet edip millet mefhumunu ortadan kaldırıp, vatanı bölüp parçalamaktır! Lakin bu kof ve hayal mahsulü zırvalar asla ve kat’a gerçekleşmeyecektir!

HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın yemin törenlerinde bu kabilden rezillikler çıkarması ilk de değil son da olmayacak!

 Bu yemin törenindeki çıkışı bir tesadüf hiç değildir. Bu planlı, amacı olan, Türkiye’de vatandaşlık tanımını yeniden tartışmaya açmaya yönelik, üzerinde çalışılmış ve mühendisliği yapılmış bir proje davranış biçimidir.

Önümüzdeki günlerde “Yeni Anayasa” çalışmaları başladığında bu yeni vatandaşlık tanımı için HDPKK, “Türkiye Halkları”, “ Türkiye Bayrağı”, “Türkiyeli” kavramlarını yeniden dillendirmeye başlayacağının sinyalini de böylelikle vermiş oldu.

Leyla Zana, her zaman olduğu gibi burada yine bir figüran!

Bu çok tehlikeli kavramların bize faydadan çok zarar getireceği, bölünmenin, kopmanın ve kavram kargaşasının iç içe girdiği bir süreci de beraberinde getireceği kesindir.

Ak Partinin bundan böyle HDPKK ve Kürt Hareketiyle bu mevzularda asla aynı çizgide mevzilenmemesi gerektiğinin altını çiziyorum. Nitekim “Demokratik Açılım” diye başlayan sürecin bizleri hangi noktaya götürdüğünü asla unutmamak lazım.

Tek amaçları ülkenin bekasını yok etme temeline dayanan HDPKK ve Kürt hareketini mutlu ve mesut etme imkânı yoktur! Taviz vermeye başlandı mı başka istekleri de hemen akabinde gelecektir ki onun adı da Özerklik bile değil, tam bağımsızlık olur! Bu da ateşle oynamaktır…

 Değerli Hikâyecimiz Mustafa Kutlu taviz vermeyi “Ya Tahammül Ya Sefer” adlı hikâyesinde ne güzel anlatır;

“Bir kere taviz verildi mi, asla çiğnenmemesi gereken unsurlar bir kere gözden çıkarıldı mı, kalbin aynası bir yerinden çizildi mi, kefareti büyük oluyor.”

Leyla Zana,  bu eylemini asıl niyetini saklarcasına bakın nasıl  açıklıyor;

"Bu kadar genç ölürken sessiz kalamazdım. Bazı şeylerin değişmesi gerek, her şeyi göze aldım. Ayrıca önceki yemin töreninde de 'Türk milleti' yerine 'Türkiye milleti' ifadesini kullanmıştım,"

Biz de inandık!

Şimdi burada bir de şu sorun var… Bir önceki seçimde bu kadın “Türkiye milleti” dediyse bu yemin hangi kritere göre kabul edildi? Bu durum dönemin iyice esnetilmiş şartlarından mütevellit mi yoksa gözden mi kaçtığı için mi kabul edildi? Zor soru ve bunun cevabı bendenizde değil maalesef!

Kendileri “Büyük Türk Milleti”  demedikçe, Büyük Türk milleti de kendisini vekil olarak tanımayacak ve asla vekil olamayacaktır!

Kusura bakmasın…

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

Twitter:@aybikesinan