Hem de en adisinden, en namerdinden ve en zaliminden… Başkent bu üçüncü defadır böyle bir vahşeti yaşıyor. Her defasında bu vahşet dünyada yankı buluyor!

Başkent hususan hedef seçiliyor.

Türkiye Cumhuriyetinin kalbi olan başkent vuruluyor bilinçli olarak. Mesaj net ve açık… Biz istersek gelir ta kalbinizden hançerleriz diyorlar. Maalesef kalbimizden vuruluyoruz üçüncü kez!

Yani terör PR yapma adına amacına ulaşıyor bu anlamda. Şerefsizliğinin, soysuzluğunun, adiliğinin ne kadar uç noktada olduğunu dünyaya duyuruyor aslında.

Bu terör örgütü yüksek olasılıkla PKK ve uzantıları gibi görünüyor. Ülkenin başına bela olmuş bu eli kanlı terör örgütü ülkedeki diğer yasadışı sol örgütlerle mercimeği fırına verdiklerini önceki gün açıklamıştı zaten. Yani sürekli altını çizdiğimiz gibi PKK ve uzantılarının Komünist, Marksist, Leninist, Maoist, Ateist vb, aslında aynı çukur düşüncenin ürünü olduğu böylelikle kesinleşmiştir.

Ancak bu örgütlerin yanı sıra Daeş unsurunu da göz önünde bulundurmak durumundayız. Hâsılı kelam ülkede ciddi anlamda bir güvenlik zafiyetinden de bahsetmek zorundayız. Maalesef güney sınırlarımızdan o kadar çok insan giriş çıkış yaptı ki vakti zamanında… Şu an bütün Türkiye’de serseri mayın misali dolaşımda olan milyonlarca yabancıya  (İsteyen mülteci desin, din kardeşim desin, kimliği tanımlanmamış bu kimseler benim için yabancıdır) isteyen her terör örgütü istediği her şeyi yaptırır, yaptırabilir!

Geçtiğimiz gün bir konferans için gittiğim Amasya’da Sokak başı Suriyeli gördüğümde açıkçası afalladığımı inkâr etmeyeceğim zira bu kadarı da olmamalıydı! Amasya’da Suriyeliler! Gerçekten de çok ilginç değil mi? İyilik ve yardım başka türlü de yapılabilirdi nitekim. Ülkenin Artvin dâhil hemen hemen her kentine dağılan milyonlarca yabancıyı gerçekten ne kadar tanıyoruz? Aramızda serseri mayın gibi dolaşan bu yabancılar herkes tarafından kullanılabilir bir potansiyeldir.

Huzurumuz kalmadı, bunu çok iyi biliyoruz.

Hepimiz, herkes korkuyor! Yakınlarımızın, çocuklarımızın ve sevdiklerimizin hayatlarından endişe etmeye başladık! Artık hiç birimiz bize olmaz diyemiyoruz maalesef… Mesela dün üniversite sınavına girmiş yeğenim bomba patlayan yere çok yakın bir yerdeydi… Yani bu acılar hepimize bir adım mesafede!

İnsanlar artık korkuyor, yarınından endişe eden kitlelerin sayısında artış var, bu travmalar sonunda ciddi sosyal çatışmalara ve huzursuzluklara yol açabilir zaten terörün amacı da budur!

Ankara’da yitip giden canlarımıza mı, güneydeki şehitlerimize yanalım? Güvenlik güçlerini eleştirmek değil maksadımız zira onların canla başla çalıştıklarını biliyoruz. Lakin yine de sormadan geçemiyoruz:

-Bombalı saldırı yapılacağı istihbaratı alındığı halde neden bu güvenlik zafiyeti oluştu, neden olay önlenemedi?

Bu tür olaylar artık kınanarak geçiştirilecek olaylar değil ne yazık ki.

Güvenlik güçleri içinde güvenilmez kimseler var mıdır?

Mesela geçtiğimiz günlerde 20 civarında bombalı aracın ülkeye giriş yaptığına dair bilgi hadi dışarıya yansıdı peki bu araçların plakaları neden sızdırıldı? Bunun bir güvenlik zafiyeti doğuracağı kesin olduğu halde neden bu araçlar basına sızdırıldı?

Polis teşkilatında bu bilgiler dışarıya bilinçli mi yoksa gizlice mi sızdırıldı? Gerçekten de merak ediyoruz. Sorumlular her kimse ortaya çıkarılmadır.

Bakınız bu üçüncü defadır kalbimizin orta yerinde bombalar patlıyor! Üç diyorum bu üç defadır! Millet olarak kalbimize el uzatan bu çakal sürülerini inlerinde bulup Ankara Kızılay meydanında asmayı devletten ivedilikle bekliyoruz.

 Yoksa…

Gayrı bu yeis, yer bitirir bizi!

Meryem Aybike Sinan/Haber7

meryemaybike@gmail.com

Twitter:@aybikesinan