Suriye’ye dönüş: Nüfus, nüfuzdur!

  • GİRİŞ13.12.2024 08:15
  • GÜNCELLEME13.12.2024 08:15

Suriye’de büyük bir devrim gerçekleşti.

61 yıllık rejim sona erdi ve yeni bir dönemin ayak seslerini duyuyoruz. Gerek ülkemize gerek Lübnan’a ve gerekse dünyanın farklı ülkelerine sığınan milyonların Suriye’ye dönüşleri meselesini konuşuyoruz bugünlerde…
 

Dünya’da en fazla Suriyeli sığınmacı misafir eden ülke Türkiye. Ardından Lübnan geliyor. Türkiye’de resmî olarak 3 milyona yakın Suriyeli sığınmacı var. Lübnan’da ise 1 milyonun üzerinde…
 

Suriye’de gerçekleşen devrimin sürdürülebilirliği arkasındaki halk desteğine bağlı. Nüfus bu kabil ülkeler için nüfuzdur! Harap ve bitkin düşmüş bu ülkenin kalkınması, imar ve inşası için her meslek kolundaki insan kaynağına ihtiyaç var. Ülkemizde bulunan sığınmacıların ülkelerine dönüp bu kalkınma hamlesine omuz vermesi gerekir.
 

Yeni kurulan bir ülkenin bir de güçlü ve dinamik bir orduya ihtiyacı vardır. Türkiye’de sayıları yüz binleri bulan gençlerin de ülkelerine dönmeleri bu ihtiyacı karşılayacaktır.
 

Bir de YPG unsurlarının sağdan soldan getirip şehirlere yerleştirdiği nüfus var. Şimdi bu toprakların asıl sahipleri evlerine dönünce, yerlerini yurtlarını almaya çalışınca çok farklı tapu ve kadastro hikâyelerini duyuyor olacağız.
 

Peki bu konuda Türkiye nasıl bir yol izleyecek?
 

Bu konuda devlet aklı mutlaka gerekeni yapacaktır diye düşünüyorum. Türkiye daha istikrarlı, daha güzel ve rahat, biz burada kalacağız diyen Suriyeliler de olacaktır. Bir de vatandaşlık verilenler var. Ancak doğru olanın belli bir süreç dahilinde herkesin vatanına geri dönmesi ve ülkesi için çalışmasıdır.
 

Geçtiğimiz gün Lübnan mülteci kampında doğmuş, büyümüş ve ardından ailesiyle ülkemize sığınmış Ahmad adlı gence ‘siz de gidecek misiniz?’ diye sorduğumda verdiği şu cevap beni düşündürdü: Bizim orada ne işimiz var?
 

Beş on bin Suriyeli ülkesine dönecektir lakin asıl milyonlar ne yapacak? Ülkelerine dönmedikleri takdirde Türkiye’nin belirlenen bir takvimle bu nüfusu ülkelerine göndermesi yeni Suriye’nin lehine olacaktır. Bu onurlu geri dönüş mutlaka teşvik edilmelidir.
 

Bugün YPG’nin boşalttığı ve nüfustan arındırdığı yerleşim bölgelerinde hayat şartları uygun hâle getirilene kadar hiç kimse bu bölgelere yerleşmeyecektir. Dolayısıyla Esad gitti lakin arkasında telafisi uzun yıllar sürecek bir enkaz bıraktı.  
 

Suriye’de Arap nüfustan sonra en kalabalık kitle Türkmenler. Özellikle Halep, Lazkiye ve Bayırbucak bölgelerinden gelen Türkmenlerin de vatanlarına dönmesi elzemdir. Taş yerinde ağırdır.
 

Türkmenlerin bu dönemde devlette etkili görevlere getirilmesi sağlanmalıdır. Yarım asır süren Baas rejiminde Türkmenler ikinci sınıf unsur olarak sürekli aşağılanmış, birtakım zorunlu göçlere tabi tutulmuş ve devlette görev almaları imkânsız hâle getirilmiştir. Baas rejiminde en büyük bedeli Türkmenler ödemiştir zira kendi dillerinde eğitim dahi alamamışlardır. Bu dönemde Türkmenlerin birinci sınıf vatandaş olarak haklarının teslim edilmesi dikkatle takip edilmelidir.
 

Aslında bir de “başkent” meselesi var. Şam Fransız ve İngiliz casusları tarafından önerilmiş ve başkent yapılmış bir şehirdir. Bu bölgenin en eski yerleşim yeri hiç şüphesiz Halep’tir. Halep bir eski Selçuklu şehridir aynı zamanda. Şam’ın çok güneyde olması özellikle İsrail’e yakın olması da stratejik anlamda çeşitli riskler barındırmaktadır. Yeni Suriye’nin yeni başkenti mutlaka tarihî Halep şehri olmalıdır.
 

Hasılı Suriye büyük bir badire atlattı.
 

Türkiye ve Türk halkı bu dönüşümün sağlıklı ve Suriye halkının lehine olacak şekilde yürütülmesinden yana. Ne diyelim?
 

Niyet hayır, akıbet de hayır ola inşallah...

Türkiye 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat