Suriye siyasi anlamda şimdilik duruldu.

Bütün silahlı gruplar tek bir isim etrafında toplanmış görünüyor. Bu, askerî anlamda da büyük bir güç demek. Ahmet el-Şara liderliği etkisini kısa zamanda gösterdi ve ülke iç güvenlikte de kısa zamanda önemli mesafe kazandı.

Suriye Millî Hükûmetine halkın desteğinin sürdürülebilirliği sosyal hayatın bir an önce canlanmasına bağlı. Gıda tedarik zincirinin kırılmadan sürekliliği, finansal döngünün devamı gibi yığınla mesele var. Suriye, parası ve zenginliği çalınmış bir ülke!

Hadi bunları halledildi diyelim. Çok ciddi bir sorun daha var zira Suriye iç savaş nedeniyle harabeye dönüşmüş durumda. Bütün şehirler yıkık dökük ve virane.

Önceki gün Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, kara yoluyla gittiği Suriye’de Ahmet el-Şara ile yaptığı görüşmeler sonrası düzenlenen basın toplantısında bu yıkık ve virane Suriye ile yıllar önce yaptığı ziyaretteki diğer Suriye’ye atıfta bulundu. Türk Dışişleri Bakanının Suriye’ye kara yoluyla girişi, Ahmet el-Şara ile iki kardeş gibi samimiyetle sarılıp sohbet edişi dünyaya çok önemli mesajlar verdi.

Suriye halkının bir an önce huzurlu ve güvenli bir sosyal yaşama dönmesi gerek. Şehirlerin imar ve inşası ve belediyecilik hizmetleri burada acil önem arz ediyor. Peki bu nasıl gerçekleşecek?

Bunun yolu belli. Türkiye mutlaka bu meselede de etkin rol üstlenmelidir. Türkiye’deki kimi şehirler ile Suriye’deki şehirler kardeş şehir ilan edilerek bu soruna acil çözüm bulunabilir. Biliyorum CHP ve HDP belediyeleri anında tepki koyacaklar ve hayır diyecekler. Bizim teklifimiz onlara değil zaten!

Mesela Kocaeli-Şam ile Konya-Halep ile Kayseri-Humus ile kardeş şehir ilan edilerek acil meselelere çözüm getirilebilir. 7 Şubat depremlerinde de böyle bir yol izlenmiş ve kısa zamanda da verim alınmıştı.

Türkiye, Suriye konusunda maddi-manevi çok büyük bedeller ödedi. Siyasi ve askerî konulardaki devasa sorunlarla on yıllardır bedel ödüyor ve ödemeye devam edecek. Millî beka ve menfaatlerimiz için bu gerekliydi. Şimdi işler bu kadar rayına giriyorken Türkiye, Suriye’yi ve Suriye halkını bu yıkık ve virane hâliyle baş başa bırakamaz, bırakmamalıdır. Stratejik hedeflerimiz de bunu gerektiriyor zira.

Belediyecilik önemli bir faaliyet alanı ve bunu en iyi yapan belediyeler de AK Parti belediyeleri. Mesela Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin son 20 yılda şehre kazandırdığı hizmetleri saymakla bitiremeyiz. Nereden nereye dedirten bu süreci yakından takip edenler iyi bilirler...

Suriye halkı ülkelerine dönse de geride bıraktıkları evlerinden eser yok! Özellikle kimi şehirler yıkık, harap ve virane… Ne altyapı ne de üstyapı var. Hâl böyle iken bu insanlara hadi evlerinize dönün denmemelidir.

Acilen bu şehirlerin imar planları hazırlanmalı ve hızla imar ve inşa faaliyetleri başlatılmalıdır. Ülkemizin büyük inşaat şirketlerinin de bu imar ve inşa hareketine destek vereceğini var sayıyorum.  Türkiye’de inşaat sektöründeki Suriyeliler ülkelerine gönderilmeli ve sürece dâhil edilmelidir.

Peki bu süreç nasıl finanse edilmeli? Aslında Suriye zengin bir ülke lakin YPG ve ABD bu zenginliği gasbediyorlar. Daha doğrusu çalıyorlar! Bu hırsız ve katillerin de bir an önce ülkeden çıkarılması şart. Başından beri Suriye konusunda Türkiye’yi destekleyen Katar, BAE gibi ülkeler bu konuda elini taşın altına koyacaklardır. Öte yandan da bu başarılı yürüyüşün mimarı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu meseleyi çoktan planlayıp hallettiğini düşünmekten de kendimi alamıyorum.

Hasılı Suriye topyekûn ayağa kalkmaya hazırlanıyor...

Meryem Aybike Sinan / Türkiye Gazetesi