MEB’in maarif modeli bu yıl okullarda uygulanıyor.

Liselerin 9. sınıflarında uygulanmaya başlanan bu yeni modeli liseli gençler pek beğeniyorlar. Özellikle Türk Dili ve Edebiyatı dersi için ilgili öğretmenler, bu ders hiç bu kadar zevkli ve eğlenceli hâle gelmemişti diyorlar.

Liselerin 9. sınıfında akıllı tahta ile uyumlu dijital ders kitabı açılıyor. Aslında aynı kitap çocuklara da dağıtıldı. Dilimizin Zenginliği ünitesinin ilk şiirleri Abdurrahim Karakoç’un Mihriban şiiriyle Faruk Nafiz Çamlıbel’in Sanat şiiri...

Dijital kitaptaki karekoda dokunduğumuzda Mihriban şiirini dinlemeye başlıyorsunuz. Ardından bu şiirin içeriği, ahenk unsurları ve en son şairin ne anlatmaya çalıştığına dair öğrencilere yöneltilen sorular var. Bir sonraki adım Mihriban türküsünün dinlenmesinde…

Burada önemli olan şu: Batı müziği ve kültürü ile haşır neşir olmuş yeni kuşaklara millî kültürümüze ait terennümleri hissettirmek çok önemli bir adım. Ardından Faruk Nafiz Çamlıbel’in meşhur ‘Sanat’ şiiri ile Batı kültürü ve millî kültürümüz karşı karşıya getirilip bazı sorgulamalara gidiliyor. Mesela bale sanatı ile zeybek oyunu karşılaştırılıyor. Mozaik ile çini sanatı, çok sesli klasik müzik ile bizim Türk Halk Musikimiz… Batı hayranı olan kişiye millî varlığımız tek tek hatırlatılıyor. Ünite boyunca millî kültürümüz farklı araç ve yöntemlerle yeni baştan öğrencilere hissettiriliyor.

Türk Dili ve Edebiyatı dersi sık sık musiki ile renkleniyor zira bestelenmiş kimi şarkıların müziği de öğrenciye dinlettiriliyor. “Anlam Zenginliği’ ünitesi ile öğrencilerin okuduklarını, gördüklerini ve dinlediklerini anlamlandırması hedefleniyor. Bir görsel tabloya bakarak deneme, şiir ve makale yazmaları isteniyor mesela.

Ve ünite sonunda kimi sorular var. Tabii ki Mihriban da… Yeniden Mihriban türküsü dinlettirilip kitaptaki ara ara boşluk bırakılan şiiri tamamlamaları isteniyor. Adından Abdurrahim Karakoç’un hayat hikâyesi veriliyor. Kitabın içeriği böyle gelişince yazılılarda da Mihriban ve Abdurrahim Karakoç soruluyor hâliyle.

Açıkçası maarif modelinin edebiyat derslerine kattığı yeni soluk hayli güncel ve etkileyici. Etkisini yitirmiş olan Türk Dili ve Edebiyatı dersi şimdi öğrenciye hem zevk veriyor hem düşündürüyor hem de öğrenciye kendini tanıma ve yazı yazma fırsatı tanıyor.

Bir zamanlar ders kitaplarımızı işgal eden sözde toplumcu gerçekçi şair ve yazarların yerine kıymeti bilinmemiş, ısrarla kenarda tutulmuş şair ve yazarlarımız öne çıkarılmış. Ders kitaplarımızda Ahmet Kabaklı Hocayı, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nu, Dilaver Cebeci Ustayı görmek ne büyük bir lütuf ve şans… Nihayet bugünleri de gördük…

Abdurrahim Karakoç’un gençliğinde sevdiği kızı dile düşürmemek için edebinden, inceliğinden, nezaketinden ona ‘Mihriban’ deyişini yeni kuşağın öğrenmesi ne güzeldir…

Mihriban, sevgili demek! Yok yok gerçekte mahrem demek! Yeni kuşak bunu öğreniyor. Mahremi öğreniyor, edebi ve irfanı hatırlıyor. Dünün mahrem sevdasıyla bugünün edepten ve nezaketten uzak "bayağı" sevdalarını tartma fırsatı buluyor.

Hasılı Maarif amacına ulaşıyor zannımca…

Millî Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin Beyefendiyi buradan tebrik ediyorum. Bu ülkede ilk kez ders kitapları bu kadar millî unsurlarla öğrencinin karşısına çıkabildi. İlk kez millî değerlerimiz gençliğimiz tarafından böylesine terennüm edildi.  

Maarif programı daha da geliştirilebilir. Hâlâ ders kitaplarımızda atılması icap eden unsurlar var. Ve bu unsurlar hâlâ üniversite sınavlarında öğrenciye sorulabiliyor.

Bu konuda da Sayın Bakanın gereğini yapacağından eminim...

Meryem Aybike Sinan / Türkiye Gazetesi