Kocaeli’nde 'Çalışınca Oluyor'
- GİRİŞ14.05.2009 12:38
- GÜNCELLEME14.05.2009 12:38
Bahtı dumandan kararmış bir şehir iken tanıdım Kocaeli’ni. Kent merkezinde çay içilecek tek bir parkı, ferah bir mekânı dahi yoktu. Çok değil, iki binli yıllardan bahsediyorum. Bu şehre geldiğimde oturup hırsımdan ağlamıştım. Bin umutla geldiğim Türkiye’nin en batısındaki bu şehir, beni derin bir hayal kırıklığına uğratmıştı. Kent, çok bakımsız, caddeler çer çöp içinde, kaldırımlar eriyip yok olmuştu neredeyse
Kocaeli, hiç şüphesiz Türk sanayisinin başkentidir. Türkiye ağır sanayisinin büyük bir yekûnunu bağrında yaşatan şehirdir. Yıllarca hal böyleyken bir türlü belini doğrultamamış, Allah vergisi birçok doğal ve tarihi güzelliğe sahip iken el atılmamış, hor görülmüş yıllar yılı, hoyratın elinde. Bağbanın umarsız eli sadece gülünü koparmış, yaralamış
Sahili kentten koparılmış, insan ve deniz arasına fabrikalar ve iş alanları sokulmuş.
Geldiğim gün kalkıp geri dönmeyi istediğim, hiçbir sosyal faaliyetin olmadığı bu şehirde çok gözyaşı döktüm. Şehrin bu kasvetli havası yüreğime oturan o gurbetsi melali de körüklemişti sanki. Sürekli gitmeyi düşlüyordum. Ramazan ayı olduğunu sadece top seslerinden bilip hatırlayan garip bir hissizliğin kol gezdiği acayip bir kent kimliği oturmuştu bu şehrin üzerine... Üstelik bu şehirde oturduğum için çevremdeki herkes bana acıyordu. Şehrin nevi şahsına münhasır bir kimliği yoktu ve her şey eğreti duruyordu üstünde, adeta İstanbul’daki şirketlerin üretim yeri olarak kullanılan bir depoya dönüştürülmüştü.
İnsanlar eğlence denince şehrin göbeğine konuşlandırılmış devasa marketlere gidiyor, oradan arabalar dolusu yiyeceklerle evlerine geri dönüyorlardı. Bendeniz bile yıllarca bu şekilde yaşamak zorunda kaldım. Sadece bir iki sineması bulunan şehirde belli ideolojilere mensup kimseler dışında kültür- sanat adına sanatçı adına neredeyse kuş uçurulmuyordu. Her şey işgal altındaydı.
Kocaeli ufukları sislenmişti ve umut veren, derinlik ve dinginlik veren gök mavisi görünmüyordu. Şehre kanatan, acıtan, bir acı çöreklenmişti. Depremin o büyük travması her alanda kendisini hissettiriyordu. İnsanlar yalnız ve çaresizdi.
Bugünkü Kocaeli, bu saydıklarımdan o kadar uzak, o kadar güzel bir yerde ki ben bile şaşırıyorum. Bendeniz hayretlerdeyim ve bir o kadar mutluyum, onurluyum. Pırıl pırıl caddeleri, şehir peyzajı, adım başı parkları, ferah mekânları, estetik alış veriş merkezleri, kentin etrafını çevreleyen her anlamda olağan üstü mesire yerleri, beş yıldızlı otelleri, bir anda büyüyüp Türkiye gündemine oturan üniversitesi, her gün farklı bir mekânda organize edilen kültür sanat faaliyetleri, yeni iş imkânlarıyla bambaşka bir Kocaeli karşımda duruyor
Başka bir güzellik var şimdi Körfezin yamacında. Körfez şimdi daha mavi, daha berrak, daha göz alıcı ve daha işveli Bu şehir kendine yeni bir kimlik edinmiş, duruşu olan bir şehir artık. Uluslar arası ve ulusal fuarların biri açılıp biri kapanıyor. Şehir hareketli, şehir bereketli
Dün bu şehirde oturduğum için bana ah edip acıyanlar, şimdi bana imreniyor ve sık sık İzmit’e ziyaretime geliyorlar. Öyle ki “bu şehir ne kadar temiz, bizim başkanı buraya getirip göstermek lazım” diyecek kadar hayranlık duyuyorlar...
Şehir yıllardır kendisine itibarını iade edecek, kendisine şefkat gösterecek bilgesini arıyordu. Ve o Bilge günün birinde ansızın çıkageldi. Bilge Yürekli Başkan İbrahim Karaosmanoğlu’ndan söz ediyorum.
İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı olmasının yanı sıra gerçek bir halk adamı... Bir gönül ehli.
Kendisine oy versin vermesin insan ayrımı yapmayan, sokakta rastlaştığı hiç kimseyi hal hatır sormadan teyet geçmeyen hakiki bir Şehrü’l Emin
Bugün her anlamda Türkiye’nin en güzel kentlerinden birisi olan Kocaeli şimdi onun ellerinde en parlak günlerini yaşıyor.
Kocaeli Körfez kıyılarında bir dantel gibi ışıyor. Geniş caddeleri, gelip geçenlere buyurunuz dercesine yayılıyor, uzuyor dört bir yana.
Seka Park, şehrin göğsüne takılmış bir nazar boncuğu gibidir, her dem gidip gelinesi. Sahil boyunca palmiyeler, manolyalar, zakkumlar ve erguvanların tevazuyla eğiliyorlar şehrin ortasında
Gidenlere huzur veren devasa bir park Seka park. Bu park şehre akciğer oldu, gerdanlık oldu, nefes oldu, can oldu.
Körfez şimdi gururlu, şimdi daha uçarı
Şimdi ben bu şehri çok seviyorum.
Bu şehri yeni baştan fetheden, bizlere serin bir esinti, bir güzellik, gerçek anlamda bir kent armağan eden İbrahim Karaosmanoğlu Türkiye’nin en başarılı Şehrü’l eminidir zannımca.
“Bilge yürekli başkan’a” buradan çok teşekkür ediyorum.
Bu ismi özellikle yakıştırıyorum çünkü o sade bir başkan değildir, o maddi gücün yanına sanat, zevk ve estetik unsurlarını dâhil eden, bir şehrin ancak mana tarafıyla gelişirse gerçek anlamda bir kent hüviyetine sahip olacağını düşünen ve her anlamda şehri abad eden, vizyonu olan bir başkandır Sayın Karaosmanoğlu.
“Çalışınca Oluyor” dediler ve çalıştılar.
Gerçekten oluyormuş.
Gerçekten çalışınca her şey oluyor, olmaz dediğimiz, umudumuzu kestiğimiz, geç kalındı dediğimiz her şey
Kocaeli bahtiyar.
Bizler şen ve asude.
Körfez işveli
Şimdi ben bu şehri çok seviyorum
Meryem Aybike SİNAN / Haber 7
aybikesinan@gmail.com
Yorumlar13