Orası Türkistan, Şincan emez!

  • GİRİŞ17.07.2009 20:17
  • GÜNCELLEME17.07.2009 20:17

Günlerdir Doğu Türkistan topraklarından feryat sesleri duyuyoruz.

Komünist Çin, eşi benzeri görülmemiş vahşetlerinden birini daha icra ediyor.  Yine müslümanlar eziliyor, yine masumlar ölüyor, yine içimiz kan ağlıyor.

Bu sanki yeni bir vakaymış gibi gösterilmeye çalışılsa da Doğu Türkistan uzun yıllardır Komünist Çin’in dünyada eşi benzeri görülmemiş zulmünün ve asimile hareketinin derin yaralarını bağrında taşıyor, inim inim inliyor.

 Biz görmüyoruz, dünya susuyor!

 Doğu Türkistan’ın unutulmaz lideri merhum İsa Yusuf Alptekin, yaşarken en azından bu bölgede neler olup bittiğini dünya bilirdi. İsa Yusuf Alptekin, dünya çapında etkili ve tanınan bir isimdi.  En azından bizlerin dikkati böylesine dağınık değildi. En azından sık sık adı dillendirilir, unutulmazdı dindaşlarımız…

 Doğu Türkistan, milyonlarca Müslüman Türk’ün yaşadığı, bizden bizim kültürümüzün hala dimdik ayakta tutulmaya çalışıldığı mazlum ve unutulmuş bir diyar. Zaman zaman bir takım heyetler bu coğrafyaya ziyaretler yapar, kımızlar içilir, yemekler yenir, görüşmeler yapılır -ama hep Çin gizli servis eşliğinde – sonra memlekete dönülünce bol bol edebiyatı yapılır, yazılır çizilir.

 Sonra yeni baştan nadasa bırakılır.

Ve susarız sonra aniden… Unuturuz uzun zaman.

 Bizim yıllar yılı bu boynu bükük diyarla olan bağlantımız, politikalarımız böyle sürüp gitti ne yazık ki. İlginçtir henüz çocuk yaşlarda, sanırım ilkokul yıllarında tanıştığım bir dergi vardı. “Doğu Türkistan Dergisi”. Evimize düzenli olarak gelirdi ve bendeniz bilinmez nedenlerle bu bölgeye ilginç bir yakınlık ve sempati duyardım. Şu an dönüp geriye baktığımda çocukluğumda haberdar olup da hüzünler yaşadığım o bitmez tükenmez zulmün bitmediğini aksine artarak devam ettiğini görmek, yüreğimi acıtıyor.

 Bu durumu dünya kamuoyuna yeterince iletemedik.

 Biz görmedik, dünya sustu!

 Bizlere hem dindaş hem soydaş olan bu insanlara hep yabancı takıldık. Bunun sebebi çok uzak olan mesafeler miydi yoksa başka bir şey mi bunu çok iyi analiz etmek lazım.

 Türkiye bütün İslam ve Türklük âleminin ağabeyidir. Böyle olmak mecburiyetindedir. İç işlerimizde birbirimizi yemekten, birbirimizin değerleriyle uğraşmaktan, dedikodu üretmekten,  her türlü etik değere fesat karıştırmaktan dışarıyı göremiyor, sorunlarımızı doğru okuyamıyor ve es geçiyoruz ne yazık ki.

 Farkında mısınız hep acı çekiyoruz.

 Bir gün Filistinli için, bir gün Afganlı için ve bir gün Türkistanlı için…

 Hep Müslümanlar zulme uğruyor.

Birkaç yıl önce Bosna, Irak, dün Filistin, Afganistan ve bugün Türkistan… Bunun sebepleri belli.

  Hala Türk ve İslam birliğini kuramadık.

 Hala aramızda bin türlü ayrılık ve gayrılık var. Ve hala bizim generalimiz, bizim profesörümüz, bizim gazetecimiz, bizim esnafımız kendisiyle kavgada kıyasıya… Birbirimizi bir kaşık suda boğacak kadar düşman kesilmişiz. Oysa gözümüzün önünde ilerideki kaderimizi değiştirecek olaylar dizisi kaçıp kaçıp gidiyor.

 Türkistan kimin umurunda? Hani bizim kahraman ve milliyetçi takılan tayfa? Öyle ya bu kadar uzakta siyasi ranta da tahvil edemeyiz şimdi.

 Birlikten dirlik olacağını kim hesaplıyor?

 Biz görmüyoruz, dünya susuyor!

 Gariban müslüman Uygur kimin ne işine yarar? Oysa onlar her şeyden önce insan. Soydaşımız, dindaşımız bir yana onlar birer insan-ı beşer. Çin gibi kalabalık bir ülkede insanın değerinin bir hayvandan farksız olduğu bir cehennemde ve inancın olmadığı, yok sayıldığı bir dipsiz kuyuda değersizdir insan.

 En sınırdaki dindaşlarımız ve dahi soydaşlarımız bizden yardım bekliyor.

 Dünya arenasında seslerinin duyurulmasını istiyor.

 Kendilerini manen kucaklayan hamilerinden seslerini duymalarını, duyurmalarını istiyor.

 Her ne kadar Komünist Çin bu kadim toprakları Şincan diye tanımlasa da, Uygurları tanımasa da, orası Doğu Türkistan. Diğer bir deyişle Uluğ Türkistan. Yıllar önce “ Doğu Türkistan “ dergisinde merhum destan şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu Şincan ismini “reddiye” isimli şiirinde şu şekilde vurgulamıştı:

 
Yurdumun dört bir yanı bağdır; bostandır
Üç bin yıllık tarihim şanlı destandır
Vatanımın adı Doğu Türkistan'dır
Şincan Emez! ( Şincan değil)

 Bütün dünyaya “Şincan Emez” demek zorundayız. Doğu Türkistan milyonlarca müslüman Türkün yaşadığı son sınırıdır İslam âleminin. Geri çekilmek olmaz. Batıda Bosna, doğuda Türkistan serhat boyudur İslamın.

 Özellikle Kaşgar, Aksu, Hotan, Turfan gibi kadim şehirlerde camileri, İslam mimarisinin önemli unsurlarını uzun zamandır sistemli bir şekilde yıkmaya, yok etmeye çalışan Çin’in bu hasımane tutumunu bütün dünyaya ilan etmeliyiz.

 Önemli rezervlere sahip bu bölge, 12 Kasım 1933 ve 12 Kasım 1944 yılında olmak üzere iki kez Kaşgar’da   "Şarkî (Doğu) Türkistan İslâm Cumhuriyeti" olarak devlet olma özelliğine kavuşmuş ancak ne yazık ki 1949 yılında Komünist Çin tarafından işgal edilmiştir. Ve maalesef 1 Ekim 1955'te, Doğu Türkistan'ın adı “Xin Jiang Uygur Özerk Bölgesi” olarak değiştirilmiştir.

 O tarihten itibaren Doğu Türkistan artık yaslıdır, tutsaktır, çarmıha gerilmiştir. Dünya ile ve dahi İslam âlemiyle bağı koparılmış, sesi kıstırılmıştır.

 Biz görmemişiz, dünya susmuştur!

İslamiyeti ilk kabul eden hükümdar olan Abdülkerim Saltık Buğra Han’ın mezarı da doğduğu şehir olan Kaşgar kentindedir ve artık harabeye dönüşmüştür. Keza Kaşgarlı Mahmut’u burada hatırlatmaya gerek yok sanırım.
Hala istatistik verilere göre üç yüzden cami ve tarihi eseri bunca zulme ve baskıya rağmen bağrında barındıran Kaşgar kenti tipik bir Anadolu
şehridir. Cuma mescidi, Idgah camii, Celâleddin Bağdadi Türbesi ve birçok tarihi İslam eseri bu şehirdedir.
Mesela “Idgah Camii” defalarca yıkılmasına rağmen her defasında yenilenmiş hatta bir defasında bakımını Sultan Abdülhamit Han üstlenmiştir. Evet, birlerinin Kızıl sultan dediği büyük Abdülhamit o günün şartlarında dahi Türkistan’daki Idgah Camiine el uzatıyordu. Idgah Camii, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu tarafından bir şiirine de konu olmuştur:

“Yer sofralarında sessiz bekleyiş...
Kaşgar’dayız... Bir Ramazan vaktidir.
Fergana düzüne çoktan indi gün
İdgah camiinde ezan vaktidir.”

Artık görüyoruz şükür. Dünyaya duyurmak vaktidir.
Artık bir olmak vaktidir. Artık Zulme dur! deme vaktidir.
Ve…
Orası Uluğ Türkistan, Şincan emez! Deme vaktidir…

Meryem Aybike SİNAN / Haber 7
aybikesinan@gmail.com 

Yorumlar24

  • SELİM ÖZTÜRK 15 yıl önce Şikayet Et
    TEBRİKLER. Çok güzel bir yazı kaleme almışsınız. Çok teşekkür ederiz, kaleminize sağlık.
    Cevapla
  • mehmeta85 15 yıl önce Şikayet Et
    Mükemmel Bir yazı.... Doğu Türkistan davasını doğru irdeleyen bir yazı. ancak Aybike Hanım aykırı bir ifade kullanmamışken bizim milliyetçi takılan tayfa! neden galeyana gelmiş anlayamadım. Türkistan konulu mitingler düzenlemelerini bekliyordum ama her denese bu misyonları artık Saadet Partisinde. Şimdi de bu yazının altına döşenmişler. Durmak yok, yola devam Aybike Sultan.
    Cevapla
  • fdfd 15 yıl önce Şikayet Et
    DT raputu:23 yilda 35 milyon uygur öldürüldü. http://www.gokbayrak.com/turkistan.asp?inc=analizd&numara=22 bu sitede yayınlanan Araştırmacı – Yazar Satuk Buğra nin DOĞU TÜRKİSTAN RAPORU da diyorlaki 1949 yıldan 1973 yılına kadar 35 milyon uygur türkü katliam,rejim ve başka değişik koykırımlarda öldürülen
    Cevapla
  • Yunus Kaytan 15 yıl önce Şikayet Et
    tebrikler... "kahraman milliyetçi tayfa!" diyerek bizim bazı insanların biz zulme karşıyız biz mazlumun yanındayız diyenleri kastediyor.ŞİMDİ ONLAR NEREDE? hani gösterin bize... yazarımız güzel bir yazı almış, neresinden okursan orasından pay çıkarırsın.Kusura bakmayın nerde kahraman milliyetçi tayfalar bende diyorum..HEP BİRLİK DİRLİK İçindeyiz diyoruz ama nerde ? ben goremedıkten sonra nerede? elinize sağlık umarım bu zulme biri DUR der... Sadece 1 parti değil, 1 siyasetçi değil, 1 burokrat değil, 1 sivil DEĞİL..
    Cevapla
  • kazim bulut 15 yıl önce Şikayet Et
    bu yazıda bir şeyler yanlış 2. sizden en kısa zamanda 5300 şehidiyle bu vatana hizmeti şeref saymış, her türlü emperyalizme, faşizme ve kominizme karşı mücadelesini son nefer son nefes son damla kana kadar vermiş c5lerde ve türlü işkencelerde imtihandan geçmiş Türk-İslam Ülkücülerinden ( hepsinden değilse bile Dursun Önkuzu, Mustafa Yardımcı, Metin Tokdemir ve Alparslan Türkeş Bey'den) özür dilemenizi bekliyorum. "Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem/ Gelenin keyfi için geçmişime kalkıp sövemem"
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat