Kerbela, baştanbaşa bela demektir!
- GİRİŞ23.12.2009 11:55
- GÜNCELLEME23.12.2009 11:55
Muharrem gibi kederlerdeyim, bin hüzün çamçağını yudumluyor kalp gözüm. Yine zaman geldi yola dizildi can evim. Yine dondu gülüşlerim, sahra-yı Kerbela’ya döndü yüzüm. Muharrem keder ayı, Muharrem matem Sicili bozuk çöllerdeyim Hüzzam Makamında.
Dudaklarımda, “Ben pirimden ayrılmam bin yıl geçse aradan” diyen türkü senin adınla yıkanıyor Ya Hüseyin! Zulmün ve ihanetin, vahşetin ortasında yitip giden sendin çöl ortasında. Şimdi bütün türkülerim, bütün ağıtlarım, bütün ağlamalarım ve bütün dualarım Makam-ı Hüseyin demek Matem orucundayım şimdi. Kutlu kelimelerin ucunda senin adın var Ya Hüseyin!
Dem bu dem, Muharrem
Muharrem gibi kederlerdeyim.
Kerbela içre kan ağlar yüreğim Ya Hüseyin!
Muharrem gibi kederlerdeyim.
Zaman akmış, zaman eskimiş, zaman küsmüş, zaman incinmiş, zaman sönmüş Şirazesi bozulmuş çöllerin, ziyası akmış gözlerin, nuru sönmüş yüreklerin arasından yitip gitmiş Hüseyin! Hüseyin çöl demek, çöl matem demek, matem Muharrem demek, Yezit ihanet demek
Hasan Hüseyin demek, Hüseyin Hasan! Hüseyin çöl gibi yakar gönlümü. İki Cihan güneşinin göz bebekleri, gönülde can demektir Kerbela, baştanbaşa bela demektir. Kerbela’da üşüyor tüm güzellikler, Kerbela düşüyor yüreklerden Ağlıyor cümle mahlûkat, figan ediyor Fatma ül Zehra Ana. Öyle ya nasıl, nasıl, nasıl kıyılır böyle cana?
Muharrem matem demek!
Matem Muharrem demek
Kerbela içre kan ağlar yüreğim Ya Hüseyin!
Dem bu dem, Muharrem!
Muharrem gibi matemlerdeyim
Merhamete susamış Kerbela’yım inim inim inleyen. Bir Yusufçuk kuşuyum dalında asılı kalan. Yusuf’a kucaklayan bir kör kuyuyum çöl ortasında. Yakup’um, hasretinden gözleri karalar bağlayan. Gül ve reyhan kokusuyum nebiler ravzasında.
Sadakatım, İbrahim’in engin ve dingin yüreğinde. Sen gideli ruhu kelepçeli bir esaretim, zindanların görmediği. Bir tenha gülüşüm, yetimin dudağında. Asırlık çınarların gölgesinde uykuya yatmış, hasretin gözyaşıyım. Lambaların yakmadığı bir ateşim çerağ çerağ...
Matemim, acıyım, kederim Hüseyni Makamında
Ay Muharrem ayı, Muharrem matem demek, matem Muharrem demek
Kerbela içre kan ağlar yüreğim Ya Hüseyin!
Hüseyin çöl gibi yakar gönlümü
Dem bu dem, Muharrem!
Hüseyni çiçekler düşüyor yâdıma.
Baharların en baharından çekip almış çiçeklerin en hasını Yezit. Hüseyni çiçekler solmuş Kerbela çöllerinde. Boy vermiş kan çiçekleri çöl ortasında... Baharın en baharını kışa çevirmiş.
Kötülük üşümüş yüreklerde, merhametle yakmak gerek. Peygamber gülüşü bakışlara kar yağmış çöl ortasında, Kerbela içre kor kor yanmak gerektir. Yüreğini savurup, çöl ceylanlarının ahına sarmak gerektir. Hüznün ritmiyle, Medine dağlarında gezmek gerektir. Zülfikar ses veriyor, figan ediyor dostun dilleri. Diller seni söylüyor Ya Hüseyin! Güller seni söylüyor
Ay Muharrem ayı, Muharrem matem demek, matem Muharrem demek
Kerbela içre kan ağlar yüreğim Ya Hüseyin!
Fırat sahilleri kin ve nefret uyutmaktadır.
Yezit’in yüreği taştan katı, taştan sert, geceden kör, nurdan nasipsiz, hissizdir... Nefretinin dili olsaydı, baştan ayağa taş olurdu. Yezit Kerbela’dır, Kerbela Yezit. Dürüstlüğe kan düşürdü Yezit! Toprağa baharlardan can düşürdü. Aşk yoktu, yürek yoktu, mertlik yoktu, merhamet yoktu, şefkat yoktu. Vicdanın terkisinden düşünce Yezit, iman yoktu, ahlak yoktu.
Dem bu dem, muharrem
Matemin en hüzzamını kuşandık, düştü yüreğimiz Kerbela’ya. Kerbela baştanbaşa bela demektir. Yetmiş iki can verdik, yetmiş iki cihan vardık, oluk oluk kan verdik! Şimdi matem vaktidir.
Dem bu dem Muharrem!
Muharrem gibi matemlerdeyim! Matem orucundayım, matem ezgileri yakaladı yüreğimi. Bin hüzün çamçağını yudumladı kalp gözüm.
Matemlerdeyim!
Kerbela içre kan ağlar yüreğim Ya Hüseyin!
Hüseyin çöl gibi yakar gönlümü
SABAHAT AKKİRAZ'IN "KERBELA" TÜRKÜSÜNÜ BU LİNKTEN DİNLEYEBİLİRSİNİZ
Meryem Aybike SİNAN / Haber 7
aybikesinan@gmail.com
Yorumlar19