Bediüzzaman dinlenseydi doğuda Kürtçülük, batıda Türkçülük filizlenmezdi!
- GİRİŞ04.10.2010 06:40
- GÜNCELLEME04.10.2010 06:40
9. Bediüzzaman Sempozyumu dün başladı.
İnsanlık onuruna layık bir gelecek için “İlim, iman, ahlak ve insanlığın geleceği” konulu sempozyum için dünyanın dört bir yanında binler yürüdü Sinan Erdem kapalı spor salonuna.
Son yıllarda yükselen değerlerimiz arasında başı çeken isim hiç şüphesiz Bediüzzaman Said Nursî Hazretleridir. İlim ve Kültür Vakfı, Barla platformu, Moral Medya işbirliğiyle muhteşem bir organizasyona şahit olduk.
Bediüzzaman Said Nursi ismini çok geç tanıyan ama bir anda fikirleriyle sımsıkı kuşanan biri olarak sempozyumun bu ilk gününde özellikle yurt dışından gelen bilim adamlarının söylediklerinden çok etkilendim.
Ayaküstü sohbet etme imkânı bulduğumuz Rusya Bilimler Akademisinden Prof. Dr. Dimitri Vasilyev, Bediüzzaman’ın Rus aydınları tarafından ilgiyle ve yakından takip edildiğini ve risalelerin büyük bir manevi boşluğu doldurduğunu söyledi.
Bu sempozyumun başındaki isim, İlim ve kültür Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faris Kaya Hocam, Bediüzzaman Hazretlerinin insanın esas gayesinin Allah'ı doğru bilmesi ve tanımasında olduğunu söylediğini ancak bunun ihmal edildiğini söyledi. Kaya, "Demek ki insanın dünyevi ve uhrevi saadetini sağlayacak ilim Kuran’ın esaslarındadır" dedi.
Dün Moral Fm’deki programımın sunumu için radyoya gittiğimde Moral Medya’da hararetli ve heyecanlı bir koşuşturma vardı. Nitekim bugün ülke genelinde yüz binlerce insan sempozyumu Moral Fm ve Moralhaber.net sitesinden canlı olarak takip etme imkânı buldu.
Genel Müdürümüz Haluk İmamoğlu’nu buradan kutluyorum bu organizasyon için.
Sempozyum devlet ricalinden de büyük ilgi gördü. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç camianın önemli hukukçularından mazlumların avukatı olarak tanınan ve Bediüzzaman Said Nursi’nin de avukatlığı yapan Bekir Berk ile ilgili hatıralarından söz etti. Çok etkilendiğim samimi konuşmalardan biriydi bu.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Doç.Dr. Hüseyin Çelik edebiyatçı yönünü burada da konuşturdu. Özellikle "Cumhuriyetin başında cumhuriyeti kuranlar Bediüzzaman'ı dinleseydi bugün Doğu da Kürt gençleri arasında Kürtçülük Batı’da Türk gençleri arasında Türkçülük olmazdı." dedi.
Hüseyin Çelik’in bu sözlerini sanırım en uzun bendeniz alkışladım, buradan kendisine hemen duyurayım. Çünkü bendeniz de sürekli aynı şeyleri söylüyorum. Bediüzzaman Said Nursi, Osmanlıcılık ruhuna sımsıkı sarılan ve kurtuluşun inanan insanların hep birlikte yaşamalarında saklı olduğunu dile getiren sadece bu yüzyılın değil, diğer yüzyılların da zirve mürşitlerinden biridir.
Doç Dr. Hüseyin Çelik’in bu tespitleri aklıma bir anekdotu düşürdü. Zamanın Kürt Teali Cemiyetinin Başkanı Seyyid Abdülkadır, Kürdistan ulemasından olduğu için Bediüzzaman’ı Çamlıca’daki evinde ziyaret ederek cemiyetine destek ister. Ancak hiç beklemediği bir cevap alır Bediüzzaman Said Nursi’den. Seyyid Abdülkadir’e aynen şunları söyler Üstad:
“Allahü Zülcelâl Hazretleri, Kur’an’ı Kerim’de (mealen)”Öyle bir kavim getireceğim ki, onlar Allah’ı severler, Allah da onları sever.(5-54) diye buyurmuşlardır. Ben de bu beyan-ı ilahi karşısında düşündüm, bu kavmin bin yıldan beri âlem-i İslamın bayraktarlığını yapan Türk milleti olduğunu anladım. Bu kahraman millete hizmet yerine, dört yüz elli milyon hakiki müslüman bedeline, birkaç akılsız kavmiyetçi kimsenin peşinden gitmem.”
Bediüzzaman’ın bu sözlerinin iyi analiz edilmesi gereği vardır.
Çünkü değerlerimize, onların fikirlerine zamanında kulak vermeyişimiz, vermediğimiz gibi onları zindanlarda çeşitli işkencelere ve ızdıraplara tabi tutuşumuzu tarih affetmiyor işte.
Zindan zindan gezdirilen bu yüksek ruhlu âlim şimdi dünyada o zindana atıldığı fikirleriyle yükselişte. Yüksek ruhlu diyorum çünkü döneminin ilahsız ve adaletsiz ve dahi basiretsiz yöneticilerinin kendisinin deyimiyle “Zındıka Komitelerinin”, her türlü hakaret, eziyet ve zulmüne karşı ölümüne yakın söylediği şu sözler onun yüksek karakterli bir kimse olduğunun ispatıdır zannımca:
- “Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, hakaret edenlere, türlü türlü ithamlarla mahkûm etmek isteyenlere, zindanlarda bana yer hazırlayanlara, hakkımı hepsine helâl ettim."
Sempozyumda Bediüzzaman’ın hayattaki talebeleri Mehmet Fırıncı, Abdülkadir Yeğin, Said Özdemir ve Mustafa Sungur da yerlerini almışlardı. Gerçekten de tanıdık simalardan tutunuz da yurdun ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş insanların yüzlerindeki huzur açık bir şekilde görülüyordu. İnsanlar artık maddeden manaya geçmenin fırsatlarını arıyor gibiler. Zira “İlim, iman, ahlak ve insanlığın geleceği” konulu bu bilgi şöleni çok faydalı tartışmalara da sahne olacak gibi görünüyor. Dünya ölçeğinde akademisyenlerin Bediüzzaman yorumları dinlenmeye değer gerçekten de.
Bediüzzaman Sempozyumu muhteşem açıldı ve sürüyor. Herkes davetli.
Bu sempozyumda sadece bir ismin olmayışı hüzünlendiriyor beni. Geçtiğimiz yıllarda ilginç tebliğleriyle büyüleyen bir düşünce adamımız artık aramızda yok. Prof.Dr. İbrahim Canan bir önceki sempozyumda vardı. Her nedense birden aklıma geldi işte.
Sempozyumdan ayrılmak zor olsa da komşu şehre dönmek zorundayım.
Dilerim ilim, iman, ahlak ve insanlığın geleceği gerçek anlamda tartışılır ve geleceğe önemli ve kalıcı bir not düşülür.
Merhabasız ve ilhamsız kalmayınız.
Muhabbetle.
Meryem Aybike Sinan - Haber 7
meryemaybike@gmail.com
Yorumlar41