Hep birlikte ağlayalım!

  • GİRİŞ27.05.2011 09:22
  • GÜNCELLEME27.05.2011 09:22

Yıkık ve virane gönüllerin sahibiyiz her birimiz.

Bütün içli ve bilindik hikayelerimizi, içli türkülerimizi, insani taraflarımızı, sımsıcak yüreğimizi dünyalık üç beş kuruşa teslim etmiş, en mahrem yanlarımızdan vazgeçmişiz.

 Yalan ve riya medeniyetinde metruk kalan gökçe saraylarımızın duvarlarına kalın çerçeveler içindeki asık suretli resimlerimizi asmışız. Vicdanlarımızın kör ve sağır duvarlarına hiçbir ah ulaşmıyor artık!

*** 

İşte en son türkümüzü de söyledik neredeyse.

Dilerseniz geriye kalan her ne varsa geriye saralım çok geç olmadan…

Bir ceset gibi yere düşen insanlığımıza bakıp hep birlikte ağlayalım!

Madem ki bulunduğumuz yer zindanımız olmuştur, madem ki doğrular eğrilerin zifir karanlığında görünmez olmuştur, madem ki yalan ucuz bir yosmanın nağmeleridir madem ki sincabi bir bungunluk sarmıştır dil hanemizi, sözler kifayetsizdir, sözler yalancı, sözler kör ve sağırdır gitmek vaktidir!

Kelimeler coğrafyasından doludizgin sözler edip, en gökçe ezgileri söyleme zamanıdır. Ayağa düşmüş kelimelerin ırağında halis düşüncelerin arzusuyla düşlerimizi hayra yorma vaktidir.

İşte en son kozumuzu da oynadık…

Dilerseniz bu eğrilerin ülkesinden hicret edip, doğrunun yasını tutalım geç olmadan…

Bir kırık hikayeye karışmış gönlümüze hep birlikte ağlayalım!

***

Şeyh Küşteri’nin hayal perdesinde görünesi değil bizim ar perdemiz!

Alnımızın karasıyla beyaz atlara binme sevdasıyla bütün engelleri çiğneyip geçiyoruz nice hiç uğruna.

Sözü senet sayan insanların ülkesinde bütün senetleri karşılıksız çıkan insanların ülkesinde bir adam yokluğu başlamışsa, sırtımızı verdiğimiz bütün duvarlar yıkılıyorsa bir bir, kör hafızlar söylüyorsa yosunlara bürünmüş insanlığımızın hüzünlü ezgilerini, tufan sonrası sabahlara uyanıyorsa ruhumuz her sabah ve bir hazan sonrası bağbozumuna uyanıyorsa gözlerimiz bütün bildiklerimizi unutmak vaktidir! 

İşte ömrümüzün en bilindik yanları ortada!

Dilerseniz geriye kalan yıllarımıza kıymadan, vazgeçmeden geriye kalan güzelliklerden, gönüllerin rıhtımından son gemiler kalkmadan….

Bir hay huya dolaşmış aklımıza hep birlikte ağlayalım!

***

Büyük şehirlerin uzayan caddelerinin kirli kadranında yağmalanan düşlerimiz var, kör ve topal düşüncelerin hiçliğinde yok sayılan sevinçlerimiz var, en hazin karanlıklara açılan gülüşlerimiz var ve söylenmeyen türkülerimiz var yarım yamalak.

Aşk oyunlarına düşen gönüllerimizin uçurumundan ayaklarımız takılıyor yalanın bin türlüsüne, bakışlarımız aldanıyor, ruhumuz sisli bir vadinin terkisinde titrek ve utangaç kaderine ağlıyor!

Günahları çoğalan caddeler raks ediyor, yüreğimiz daralıyor, aklımız zorda.

İşte bilindik her şey ortada.

Kalu beladan beri hiç böylesine vazgeçmedik sözlerimizden!

Dilerseniz o unuttuğumuz söze yeni baştan kulak kesilip, bütün unutmuşluklarımızı unutup, yeni baştan can kesilelim çok geç kalmadan…

Hayrın şimşekleri çaksın ruhumuzda hep birlikte ağlayalım!

***

Öfke mayınlarının üzerinde dolaşan ayaklarımız taşımıyor bizi artık!

Eşkıya gülüşlü yabancılar sarmış şehirlerin dört bir yanını, güven, nizam ve intizam, merhamet, vicdan, ahlak ve şefkat duygularını tanımayan, bilmeyen nice taş yürekli insan dolaşıyor arsız sokaklarda ve bütün kapılar açık…

Kalbin kafesinde kaybolan güzellikleri bulup getiren kahramanlar bekleniyor, daralmış gönüllere şafak bekleniyor bin bir umut. Zira bu gidiş, bu varoluş bizi kemendine sarıp alacak hiçliğin sarmalına.

“Madem ki bulunduğun yer, konuştuğun kimse sana feyz vermiyor, terke mani olan ne?” diyen Ataullah İskender’inin bir ışık gibi kalbime akan sözlerine yaslanmak ve gitmek lazım diyorum.

İşte her şey ortada!

Dilerseniz bir Cuma vakti, ikindi sarkacından düşmeden terk edelim bu viraneyi, dil ülkesine akın edelim çok geç olmadan…

Buz tutmuş kaldırımlardan alalım yüreğimizi ve hep birlikte ağlayalım!

***

Hep birlikte ağlayalım!

Zira ağlamak güzeldir, yüreği hüzünle yıkayıp cilalamak, bir elem sağanağında kaybolmak, hatırlamak acziyetimizi, fakr u zaruretimizi bilmek güzeldir. Elif gibi yalnız olmak, sadece O’na yaslamak yüreğimizi, bütün bilindik düşüncelerden vazgeçmek güzeldir.

Puslu hatıralardan düze çekmek güzeldir ruhumuzu…

Ağlamak güzeldir.

Kötürüm kalmış, hissiz ve yalancı düşüncelerden vazgeçmek güzel, geri dönmek güzel, sevmek, merhamet etmek, vicdanı ayaklandırmak, şefkati uyandırmak güzeldir!

Güzeldir sahiden insan olmak…

Öyle değil mi?

Muhabbetle….

Meryem Aybike Sinan-Haber7
meryemaybike@gmail.com

Yorumlar3

  • Ahmet Ar 13 yıl önce Şikayet Et
    GÖZYAŞI YEĞNİLTİR. İşte yazı! Kaleminize, sevdayla çarpan kalbinize sağlık...
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • İbrahim Dursun 13 yıl önce Şikayet Et
    BAŞKA VEFA YOĞA BENZER!-1. -Çağla derviş Yunus çağla..Sen özünü Hakka bağla..Ağlar isen, haline ağla..Başka vefa hiç yoğa benzer.//(Yunus)..Madem yapacak başka işimiz/çaremiz yok..Oturup halimize ağlamakta bir çaredir.Zira günahlarımızın dökülmesine Ve ruhumuzun karanlıklardan kurtulup kendisine/aslına gelmesine/ temizlenmesine vesiledir.VE MERHAMET EDİLMEYE VESİLEDİR AĞLAMAK!..Yani yeniden doğmak!!!Cumanız hayırlı olsun!VesSELAM
    Cevapla
  • nakkaş Hacı 13 yıl önce Şikayet Et
    mükemmel bir yazı. tebrikler. Hezeran alkış.Harika bir yazı
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat