Şu meclis kürsüsünde konuşurken “bu bir savaştır” diyen malum partinin kadın vekilinin sözlerine fena halde takılmış durumdayım. Kadıncağız terör ve savaş kavramlarını muhtemelen heyecandan karıştırdı ya da Türkçesi iyi değildir filan dedim ama yok, içindeki ses “o vekil o kadar da masum değil” diye kışkırtıyor beni.

TDK savaş kelimesini dört başlıkta tanımlıyor: Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele, harb. Uğraşma, kavga, mücadele. Hayvanların birbirleriyle yaptığı mücade. Bir şeyi ortadan kaldırmak, yok etmek amacıyla girişilen mücadele.

Yine TDK terörü ise; Yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma tedhiş olarak tanımlıyor. Tedhiş, dehşete düşürme, sürekli ve sistemli şiddet hareketleri, cinayet gibi faaliyetlerle korku uyandırma, yıldırma ve infial uyandırma anlamlarına geliyor.

Türkçeye Fransızca “terreur” kelimesinden geçmiş ve aslında Latince ” korkudan titreme ve titretmeye sebep olmak” anlamlarına geliyor. Ve bağlı olarak adam kaçırma, toplu yerlerde silahlı saldırı gerçekleştirmek, bomba yerleştirmek ve silahlı tarama yapmak gibi birçok gayr-ı insanı eylemde bulunmak terörün başlıca amacıdır.

Terör fitne, fesat, kaos, zulüm, anarşi ve şiddet içerir.

Oysa savaşların uluslararası uyulması gereken kuralları ve zorunlulukları vardır. Terörün yaslandığı fikir ve ideolojilerin hiçbiri asla İslami değildir ve İslam dini bunu şiddetle reddeder. Özellikle komünizm ve diğer batı ideolojileri terörü gayrı resmi bir şekilde gizlice uygulamış ve karşılığında menfaat temin etme yoluna gitmişlerdir.

Terör, çarpıtır, iftirayla ve karalamayla,  hasta ve kör bir mantıkla hareket eder. Terörde insani duyarlılık yoktur, insani damarlar kesilmiştir.

Peki, savaş ve terör aynı şey olmadığı halde malum partinin malum vekili bu insanlık dışı saldırıyı acaba utancından mı terör yerine  “ savaş” sözcüğünü seçti dersiniz? Zira savaşın bir şerefi vardır, haysiyeti vardır. Terör ise şeref ve haysiyetten yoksun ve insanlık dışıdır, karanlık güçlerin başvurduğu bir yöntemdir.

Bu sözde vekil utanmadan, sıkılmadan, kadınlığını bile hatırlamadan onlarca gencimizin, askerimizin katledildiği gün bizim meclisimizin kürsüsünde “ bu bir savaştır” diyecek kadar duyarsız ve densiz bir konuşma yapabilmiş ve bütün Türk milletini dehşet ve hayret içinde bırakmıştır. 

Bu kadın vekil, savaş ile terör kelimesini ya bilmeyecek kadar cahil ya da mensubu olduğu terör örgütünün vekili olduğu için ya da bu utanç ve hayret verici terör eyleminden “ UTANDIĞI” için özellikle savaş kelimesini seçmiştir!

Bu malum partinin özellikle kadın vekillerini uzun zamandır hayretler içinde takip etmedeyim. Bölgelerinde yaşayan kadınların yok sayıldığı, her türlü hak ve hürriyetten yoksun olduğu, her gün birden fazla töre cinayetine kurban gittiği, kadınların ne eğitim hakkından ne de insan olduklarından bihaber yaşayan ölüler gibi ömür sürdüklerini bilmiyor olamazlar.

Bir gün olsun bu gayr-ı insanı sorunları gündeme getirdiklerine şahit olmadığımız gibi bir gün olsun töre cinayetleri konusunda bir konuşma yaptıklarını da duymadım.

Sürekli olarak savaş, eylem, kavga gibi siyasi kavram ve söylemlerle gündeme geldiler. Polisimize tokat atan da oldu, değerlerimize küfreden de. Ama hazindir ki bölgelerindeki asıl ve insanı bir yara olan töre cinayetlerinden bir kez olsun söz etmediler!

Çünkü bu hanımların kadınlık ve annelik gibi bir dertleri yok.

Bu kadınların gerçekten de yalandan da olsa bu katliam için “ üzüldüm” demelerini çok isterdim. Hala kadın olarak kaldıklarını, hisleri olduklarını, duyarlılıkları olduğunu bilmeyi çok isterdim.

Onca beklememize rağmen söyledikleri tek şey ”bu bir savaştır” sözü oldu! Hangi savaş, siz kimsiniz, kim oluyorsunuz ve siz kim, savaş açmak kim? diye buradan soruyorum kendilerine. Savaş mertçe yapılır, terör ise namertçe!

O halde bu bir savaş ise şu an Türk ordusunun yaptığı bütün fiilleri desteklemeleri lazım gelir. Gocunmamaları lazım gelir. Viyaklamamaları gerekir.

İslam dini Müslüman’a yapılan her türlü saldırıya misilleme yapılmasını söyler. Kısasa kısas hükmü geçerlidir.

“Haram ay haram aya karşılıktır. Hürmetler (dokunulmazlıklar) karşılıklıdır. Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah'tan korkun ve bilin ki Allah müttakîlerle beraberdir.” (Bakara: 194)

Allah’tan korkmak ve merhametli olmak Müslüman Türk milletinin asırlar boyu baş koyduğu, bütün işlerinde kendilerine önsöz yaptıkları duygulardır. Lakin bu merhamet ve Allah korkusu yüzünden çokça acı çekmiştir Türk Milleti! Zalim olmadığı için, ayrım gözetmediği için, herkesi ırk, din ve dil ayrımı gözetmeksizin koruyup kolladığı için hep kaybeden bu asil millet olmuştur.

Vekil Hanım yani anlayacağın meclis kürsüsünde savunduğun kimseler savaşçı değil, teröristtirler! Bu bir savaş değil, insanlık dışı ve insanım diyenlerin kabul etmediği bir terör eylemidir.

Şimdi her şeye rağmen özellikle siz malum partinin kadın vekillerini asker analarından ve asil milletten özür dilemeye, ana olduğunuzu hatırlamaya, kadınlığınızı bir kez daha gözden geçirmeye davet ediyorum.

Aksi takdirde bundan böyle siz de bizim gözümüzde birer teröristsiniz!

Vesselam…

Meryem Aybike Sinan - Haber7
meryemaybike@gmail.com