Bir Zemçi Çetinkaya vardı!
- GİRİŞ16.03.2012 09:11
- GÜNCELLEME16.03.2012 09:11
Geçtiğimiz gün Kocaeli Üniversitesinde idik.
Ali Fuat Başgil Sosyal Bilimler Lisesi öğrencilerinin düzenlediği “Divan Şiiriyle Düşünmek” konulu dinleti Fen Edebiyat Fakültesi konferans salonunda yapıldı. Türkiye’de bir ilk, bir lise tarafından hayata geçirildi ve yine bir ilk gerçekleşti. Zira bir lise ilk kez üniversiteye gidip üniversite öğretim üyeleri ve öğrencilerine “Divan Şiiri” gibi zor bir alanda bir şiir ziyafeti vermiş oldu.
Bu gerçekten de üzerinde durulması ve düşünülmesi gereken önemli bir mesafe zira istenirse ve gayret gösterilirse eğitim ve öğretimde her türlü sıçramanın yapılacağının bir işaretidir.
Bu “Divan Şiiri” sunumunda 13. Yüzyıl şairlerinden Nesimi’den başlanıp, Fuzuli, Necati Bey, Nabi, Nedim, Şeyh Galip, Hayali Bey, Niyazi Mısri, Alvarlı Lütfi Efe gibi hemen hemen bütün dönem şairlerinin şiirleri dönem kostümleriyle birlikte görsel bir şölenle ve musikiyle sunuldu.
Fakülte Dekanı, bölüm başkanları, öğretim üyeleri ve özellikle Türk Dili ve Edebiyatı ile Tarih bölümü öğrencilerinin büyük ilgisiyle karşılanan liseli öğrencilerin bu dev şöleninin en büyük sürprizi en son okunan bir Zemçi Çetinkaya şiiri oldu.
Dr. Zemçi Çetinkaya Sivas Gürün’ de doğan, edebiyat okuyan ve üniversitede yine edebiyat okutan önemli bir şairimizdir. Aruzla şiir yazan ve yazdıklarıyla geleneksel şiir hayranlarının gönlünde taht kuran genç bir akademisyen olarak Selçuk Üniversitesinde görev yapıyordu. Kırklı yaşlarında kendisini ne yazık ki geçtiğimiz 2004 yılında kaybettiğimiz Zemçi Çetinkaya’nın “Çelişkinin Türküsü” adlı şiir kitabındaki şiirlerin tamamı aruzla yazılmış muhteşem şiirlerden oluşuyor.
“Muhayyer Gazel” adlı şiirini bir kız öğrencinin okumasıyla yanımda oturan TDE Bölüm Başkanı Prof. Dr. Münevver Tekcan Hocanın gözyaşlarına boğulması çok çok etkileyici idi.
Bir bilim kadını da olsa kadınsı taraflarını yitirmeyen ve kalbinin sesini kısmayan bu zarif hanımefendi, eski çalışma arkadaşının şiirinin böyle bir sürprizle karşısına çıkmış olması karşısında oldukça duygulanmıştı.
Peki, Zemçi Çetinkaya nasıl bir şairdi?
Ey gonce dehenim bana bin türlü naz eyliyorsun
Rakib-i siva pereste ne hoş avaz eyliyorsun!
Gönül inşirahı için gurbette gül faslını
Ben muhayyer istiyorum sen hep hicaz eyliyorsun!
Dizelerinden de anlaşılacağı üzere aruz ve kararında kullanılan hatıralı kelimelerle modern zamanlarda bir farklı tını, renk ve ahenk yakalamış esrarengiz bir şair görüyoruz karşımızda. Bu renkli üslubun en ilginç yanı ise seçtiği kelimelerin zenginliği ve musikisi olsa gerektir.
Zemçi Çetinkaya bu fani dünyayı erken terk edenlerden. Konya semalarına hoş bir avaz bırakan ve bu avazı bütün Türkiye’de de duyulması gereken önemli bir şair olmasına karşın onu da hemen unuttuklarımız arasına katıvermişiz hiç üşenmeden, merhamet etmeden.
Meth ü senasın söyleyip nice nâdân ulemânın
O lisân-ı latîfini bana gammâz eyliyorsun!
Çöle düşsem düşmanlığın sahrânın vahşilerine
Vazgeçerek şehre insem halka garaz eyliyorsun!
Şiirin sırça sarayından düşüp beş paralık olduğu şu vefasız zamanlarda şiir namına mutlaka gerilere yürümemiz ve eskil duygulardan beslenmemiz şart zira artık ne düşünecek bir zamanımız, ne duygulanacak bir yüreğimiz, ne sevgimiz ne de sevgilimiz var!
Öyle ki dış dünyanın gürültü ve patırtısı iş yerimizi, evimizi, odamızı geçip cebimize kadar indi. Sanal ortamın kiri, isi, pası her yerden üzerimize bulaşırken ve biz üzerimize sinen bunca şeyi atmaya mecal bulamazken durmadan eksiliyoruz, küçülüyoruz, ufalıyoruz! Zemçi Çetinkaya “Çelişkinin Türküsü” adlı bu şiir kitabında modern insanların iflah olmaz çelişkisini de anlatıyor aslında.
Cefâ-yı yâr hususunda fâikim cümle uşşaka
Nevâmı ney gibi dertli benzimi saz eyliyorsun!
Şol esrâr-ı süveydâyı ikimiz bilelim diye
Evvel ahitleşip sonra ifşâ-yı râz eyliyorsun!
Her yıl “Zemçi Zetinkaya şiir ödülü” adı altında altmış yaşın altındaki şairlere onur ödülü verilse de onun hatırası için elbette yeterli değildir. Onun şiirlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılması ve billur gibi bu şiirlerin yüreklere değmesi lazım gelir!
Merhum Zemçi Çetinkaya, yazar Abdullah Harmancı ile ölümünden kısa bir süre önce yaptığı söyleşide internet ortamında edebiyat ve medya için şunları söylüyor:
“Dergi ve kitap kokusuna alışmış, renkli kalemlerle satır altları çizilmiş, derkenar yazmış birisi olarak epeyce garipsedim. Ama yavaş yavaş alışıyorum. Bilgisayar da kokmuyor ki kardeşim!
Kûh-ı cünûna gönderip Mecnun ile bu fakiri
Hem Leyla’ya hem kendine aklı demsâz eyliyorsun!
Merhamet ederek bazen nazar edince kölene
Eriyor bütün benliğim kışımı yaz eyliyorsun!
Bir Zemçi Çetinkaya varmış!
Öyle değil mi?
Muhabbetle kalınız.
Meryem Aybike Sinan / Haber7
meryemaybike@gmail.com
Yorumlar5