Hiç sizin semtinizde vefa rüzgârı esmez mi?

  • GİRİŞ26.10.2012 09:06
  • GÜNCELLEME26.10.2012 09:06

 Vefa Allah'ın bütün esma-i ilahisinin insan ruhunda tecelli ettiği bir güzellikler manzumesidir. Vefa her insanın hem en çok istediği hem de en az fiiliyatta bulunduğu bir med- cezirler dalgasıdır ki gâh insanı içene çeken gâh insanın ulaşamadığı bir kıyıdır varamayası...

Türk şiirinin büyük zirvesi Fuzuli'nin, yalnızlığını, insanların vefasızlığını ve umarsızlığını ve hayatındaki tek vefakârın bad-ı saba olduğunu haykıran aşağıdaki dizeleri bu duygunun acı resmi değil midir? 

“Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı!” 

İnsan vefasız olmaya görsün!

Değil insanları, dağları bile incitir vefasız insan, börtü böceği, esen rüzgârı, güne hançer gibi değen gecenin karasını ve bütün kâinatı incitir böyle insan!

Vefasız insan gülsüz diken gibidir! Kokusu yoktur, inceliği yoktur, bilgeliği yoktur, nezaketi ve merhameti yoktur. Meyvesiz ağaçtır hiç çiçek açmayası. Kör kuyudur hiç su tutmayası, gelene geçene bir tas su vermeyesi, içi boş buluttur hiç yağmur getirmeyesi! Vefasız insan, sedasız insandır, nidasız insandır!

Vefasız insanın ne kendine, ne geçmişine, ne geleceğine hayrı vardır!

Dar-ı dünya için meydana düşmüş, kara bir sinek gibi dünya nimetine üşüşmüş talihsiz bir dilencidir acınası!

Vefasız sevgili içinse bağrı yanan şair şöyle haykırmış içlenen bestenin güftesinde:

“Sen vefasız bir peri, sen zalimin birisin

Sen bu aşka sevgiye hiç de layık değilsin.”

Şarkı böyle söylese de “vefasız insan” esasında hiçbir güzel duyguya layık değildir zira bu tip insanın kalbi mühürlenmiştir, sevgiye, letafete, güzelliğe, merhamete, şefkate kapanmıştır, bu insanın sevdiği de, bildiği de, tanıdığı da sadece kendisidir. 

Vefanın içini boşalttığımızdan beridir huzur ve güven artık kapımızı aralamıyor. Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede insanların yüzde doksanı birbirlerine güvenmiyorlarsa, birbirlerine kuşku ve vehimle bakıyorlarsa orada durup uzun uzun tefekkür etmemiz lazımdır.

Acaba biz bu hale nasıl geldik? 

“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözü aslında ne kadar önemli bir sözdür düşünülürse. Hatır bilmek, hatırlı olmak, hatır saymak ne kadar sevimli ve insana huzur veren kelimeler. Biz o hatır bilen, gönül bilen, vefakâr, kadirşinas, değergam insanları hangi gezegende bıraktık, nerede unuttuk o gönül erenlerini? 

Bir selamı bile birbirimizden esirgeyip, cimrilikte alabildiğine mesafe kaydettiğimiz şu günlerde bari bayramlarda, bu güzel kutlu zamanlarda hatır gönül alalım, bu zamanlarda orada da bir arkadaşımız, kardeşimiz, komşumuz, sevdiğimiz vardı diyelim, diyebilelim. 

Kurban Bayramında amaç yaklaşmak, yakınlaşmak, hatırlaşmak, vefa göstermek değil midir? Küskünlüklerimizi, kinimizi ve öfkemizi unutmak değil midir bu günlerde asıl olan?

“Şu mübarek günde küsmek olur mu?

Uzat ellerini bayramlaşalım

Tanrı selamını kesmek olur mu?

Uzat ellerini bayramlaşalım”

Hala bunca vefasızlığımıza rağmen küs müyüz acaba?

Sözlerimizi edebiyatımızın bağrı yanık Alperen'i Osman Yüksel Serdengeçti'nin sözleriyle noktalayalım:

Hiç sizin semtinizde vefa rüzgârı esmez mi?
Dağlara seslendim, onlar bile ses verdi de
Sen neden susuyorsun...

Biz bu bayram susmayalım dostlar, vefa yarışında kanatlanalım, uçalım ilden ile, konuşalım dilden dile, eselim gönülden gönüle!

Hepinizin kurban bayramı mübarek olsun Efendim.

Sağlık, sıhhat ve afiyette kalınız inşallah.

Muhabbetle.

 

Meryem Aybike Sinan - Haber7

meryemaybike@gmail.com

Yorumlar1

  • İbrahim Dursun 11 yıl önce Şikayet Et
    vefa rüzgarı mı?!. yazınızı okuyunca kasım inaltekinin hüzzam makamındaki -her gece yollarda bekledim seni- şarkı sözleri aklıma geldi....:)::)....kurban bayramınız mübarek olsun .hayırlarla dolsun!muhabbetle kalınız!:):):)..vesselam
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat