En güzel bayram mesajı Nuri Pakdil Üstadın!

  • GİRİŞ29.10.2012 09:16
  • GÜNCELLEME29.10.2012 09:16

Ama ne zaman bir bayram sona erse, veda zamanı ruhumuzu dört yandan sarsa yanında hüzünlü bir yanını bırakıp gidiyor sanki.

Bir hazan vaktinin kadranı oluyor yüreğim.

Bayramları bayram eyleyen insanın kendisidir, arkadaşlıklar, dostluklar, akrabalık bağları, sevgi, hasret, vefa, nezaket değil midir bizleri yollara düşürüp ırak diyarlara yolcu eyleyen?

Eskiden gelen kartpostallardı sevgimize, dostluğumuza gül kokulu rayihalar bırakan. Belki çok önceleri telgraflardı tellere sevgi ve selam desenli ezgiler dokuyan. Zaman geçti, insanlar yaşlandı, vakit tazelendi her defasında tezgâhına yepyeni usuller, bilinmedik nesneleri koydu ve hepimizi buyur etti cömertçe. Ve biz teslim olduk yeni gelen zamana, alışkanlıklara, değişkenliğe, her şeye!

Şimdi bayramlarda gidemediğimiz, göremediğimiz, ama kalbimizin bir yerlerinde yerlerini muhkem bir kale gibi koruyan sevgililere, dostlara, yakınlara, uzaklara telefon mesajlarıyla duygularımızı resmediyor, tebriklerimizi, selamlarımızı ve dualarımızı bu vasıtayla gönderiyoruz.

Bu bayram çok sağ olsunlar yüzlerce dostun güzel dilekleri, bayram mesajları, duaları ve selamları bol bol en güzel ve en taze haliyle telefonuma düşerken her birini ayrı bir heyecan ve minnetle okudum. 

Ama bir mesaj vardı ki kelamı, selamı ve ilhamı bambaşka bir iklimden geliyor gibiydi. Okur okumaz daha ismi görmeden farklı ve derin bir ruh ikliminin yağmurları olduğunu anlayıp bir süre durdum. Ruhuma bir serinlik çökmüştü zira. Sahiden bütün mesajlardan farklı ve taptaze idi. İslam âlemini topyekün kucaklayan, dua ve niyazlarını BİR'i esas alarak yapan bu büyük ruhun sıra dışı bir ismi olsa gerekti. Zira yanılmadım.

“Uzun, yoğun, üretken, bereketli, sorumlu, devrimci, aydınlık zamanlar dileğiyle, Yüce Kurban Bayramınızı kutlar, Mekke- Medine- Kudüs-Şam- Bağdat-Tahran-İslamabad-Kahire- Cezayir-Saraybosna-İstanbul hattında sizi selamlarım. Nuri Pakdil.

İnsanın içini hem ürperten hem de derin bir hüzün ve sızı bırakan, aynı zamanda binlerce yıllık kültür ve medeniyet tarihini hatırlatan ve üzerinde derin bir tefekkür kaygısı yaratan bir mesajdı bu.

Nuri Pakdil'in bahsettiği bu coğrafi hat bizim yüreğimizin ta içinden geçmiyor mu? Bu hat nasıl bir hattır ki binlerce senedir hiç kopmaz, hiç eskimez, hiç yüreğimizden çıkmaz ve kendini hiç unutturmaz?

Bu hatlar irfan ve tefekkür kalemizin çıkmaz meseleleri de değil mi aynı zamanda. İrfan tarlamızda bir hazan vakti hüküm sürerken, kalbimize türlü vesveseler üşüşürken, bu hattın çıktığı, çıkacağı mevzi belliyken bu yollarda kalmalar, bu karmaşa, bu bitmez tükenmez suni meseleler hangi zihniyetin ürünüdür aslında bilme vaktidir, öğrenme ve bütün karanlıklara beklenen nuru indirme vaktidir!

İslam âleminin bütün sorunlarını bu ülkelerin Nuri Pakdil gibi gerçek münevverleri çözer. Çünkü bu manevi hat sadece gerçek münevverlerin yüreğinden geçer, sadece onlar bilir bu yolun sonunun nereye varacağını.

Bir bayram mesajı bana bunları düşündürürken seyahatim de bitiyor bu arada. Dışarıda öylesine tatlı bin lodos var ki kendimi tekrar tekrar bahçeye atıyorum. Bahçe sarıdan, beyaza, eflatuna, turuncuya, mora, pembeye papatya ve kasımpatılarının işgali altında sanki ve bu güzellik gözlerimi kamaştırıyor. Yüce Allah'a tekrar tekrar şükrediyorum.

Bunca güzelliğin üzerine ağaç yapraklarının lodosla birlikte coşan fısıltılı sesleri yakalıyor ruhumu. Bu gecenin karasında bu rengârenk çiçekler, bu devasa çınar ve çam ağaçları ne söylüyor, ne anlatıyor bana, ne hatırlatıyor, ne hissettiriyor! Bayram, ziyaretler, bayram mesajları, Mekke- Medine- İstanbul hattı…

Ve bütün otoyolları teslim alan İstanbul trafiği! İki üç saatlik yolu dokuz on saatte alan ve yollarda kalan insanlar, bayram sevincinin ardından gelen trafik sıkıntısı vs…

Bayramın üzerime sinen esintisini çiçek kokuları sarıp kararken, lodos şarkısını söylerken ve zaman gecenin ellerini güne teslim ederken aklım ve ruhum öylesine durgun, öylesine huzurlu! Adeta mutluluk ve huzur makamındayım!

Dudaklarımdan gelen mesajlardan beğenip ikinci sıraya aldığım sevgili radyocu arkadaşım Fatma Beyza Tütüncüoğlu'nun Alvarlı Efe'den seçtiği şiir dökülüyor:

“Hüzn-ü keder def ola,

Dilde hicap ref ola

Cümle günah effola

Bayram ol bayram ola!

Bu geçen bayram, inşallah bu niyazdan bizim de bahtımıza bir avuç iyilik ve güzellik ve hayır düşürmüştür diye ümit ediyoruz.

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan- Haber7

meryemaybike@gmail.com

Yorumlar1

  • Bab-ı esrar 11 yıl önce Şikayet Et
    bir kasımpatı güzelliğinde yazı için teşekkürler aybike hanım. çok güzel, hem de çok güzel ve muhteşem duyguların çiçek kokularıyla sarmaş dolaş olduğu güzel bir kalemsiniz. güzel bir yürek, güzel bir sima ve güzel bir kalem: meryem aybike hanım. tebrikler, teşekkürler.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat