Filistin İsrail'in çaldığı ülkedir!

  • GİRİŞ19.11.2012 09:35
  • GÜNCELLEME19.11.2012 09:35

Koskoca yarım asır İsrail zulmü aralıksız devam etmiş. İki hafta önceydi sanırım, elime Filistin asıllı Amerikalı Yazar Susan Abulhawa'nın Everest Yayınlarından neşredilen “Filistin Sabahları” adlı eser geçti.  Tam eseri okuyup o hüzne dâhil olmuşken, Filistin'i işgal edildiği günden beri öğrenmeye, tanımaya çalışıyorken, İsrail'in Gazze'ye saldırısı patlak verdi.

Bir Filistinlinin kaleminden geçmişten günümüze süregelen bu hazin hikâyeyi gâh ağlayarak, gâh dişlerimi sıkarak, gâh kalbim sıkışarak okudum.  Roman öylesine gerçek ve canlı ki sanıyorsunuz ki bir gazete haberini okuyorsunuz. Gerçek ve kurgu öylesine birbirini sahiplenmiş, öylesine iç içe geçmiş. Yazar flaş bek yaparak geçmişe gitmiş, gah gazetelerden alıntı haberlerle geçmişi, anlattıklarını somut olarak ispatlamaya çalışmış.

Filistinli Yazar Susan Abulhawa'nın adım adım bütün ailesini, sevdiklerini, akrabalarını, geçmişini ve geleceğini yok eden bu trajedinin nasıl başladığına şahit oluyorsunuz ilkin. Sonra Yahudilerin nasıl yalanlarla, ikiyüzlü politikalarla, aldatmacalarla ve entrikalarla bu limon ve portakal çiçeği kokan, zeytin gibi yumuşak ve kutsal olan, Akdeniz'in incisi, kadim ve bereketli Filistin topraklarını ne tür oynak politikalarla işgal ettiğinin, çaldığının resmini görüyorsunuz sayfa sayfa. 

Ve katliamları, toplu imhaları, soykırıma varan saldırıları en umulmadık, en vahim, en insanlık dışı şekliyle görür gibi oluyorsunuz. Ayn Hod, yazarın doğduğu ve büyüdüğü  kasaba. Zeytin bahçeleriyle portakal, limon ve mandalina bahçeleri uzayıp gidiyor. Daha yüksek yerlerde şeftali, kiraz ve kayısı gibi meyveler gülümsüyor ve Fellahin denen çiftçilerin hayat hikâyesi, mutlu yaşamları, rüya gibi umutları, Kudüs gibi kutsal ve anlamlı büyük aşkları aniden, birdenbire Yahudi işgaliyle simsiyah bir kâbusa bürünüyor.

Bizler, bizim kuşak Filistin'i doğuştan İsrail'e teslim olmuş bir mazlum ülke bildik, öyle duyduk, öyle öğrendik. Filistin'in bir zamanlar kısa sürede olsa kendi ülkesini, bahtını, mutluluğunu yaşadığını bilemedik hiçbir zaman.

“Filistin Sabahları” size Filistin'in bir panoramasını çiziyor adeta.

Ben böyle değildim, benim portakal ve limon kokan evlerim, caddelerim vardı, böyle barut ve kurşun kokusuyla ağır değildi mavi göklerim. Özgürlüğün türküsünü söyleyen güzel kızlarım, yakışıklı delikanlılarım vardı diye konuştuğunu sanırsınız bu mazlum ülkenin.

Eserde mutlu başlayan hikâye, bir anda kâbus dolu geleceğe kendini teslim ediyor. Artık hiçbir şey eskisi değildir.  Yazar aslında kendi hayatını anlattığı eseri öylesine canlı figür ve yaşanmış olaylarla birbirine bağlamış ki eser kurgudan ziyade gerçek ve yaşanmış olaylarla bire bir örtüşüyor.  

Mesela “ O Millete Acıyın: Lübnan'ın Kaçırılışı” adlı hatıratında İndependent Gazetesinin Ortadoğu muhabiri İngiliz Gazeteci- Yazar Robert Fisk, fosforlu İsrail bombalarını ve katledilen İsrailli çocukları anlatırken şunları söylüyor:

“Dr. Şamma, korkunç hikâyesini anlatırken sesi titriyordu: Bebekleri alıp kovadaki içine sokuyordum üzerlerindeki alevleri söndürebilmek için” diyordu.”Yarım saat sonra onları sudan çıkarttığımda hala yanıyor oluyorlardı. Morga gittikten saatler sonra bile cesetleri için için yanmaya devam ediyordu. “

İsrail elli seneyi aşkındır bebek katilliğini en acımasız bir şekilde hala sürdürüyor!

İşte 1984-1992'li yıllarda Filistin'le ilgili katliamları  “Filistin'in Yükselişi ve Çöküşü” adlı kitabında Norman Finkelstein şu şekilde anlatılıyor:

“ İsrail İnsan Hakları Topluluğundan Dr. Hayim Gordon, sekiz yaşında bir çocuğun, taş atan arkadaşlarının isimlerini vermediği için askerler tarafından ağır işkenceye maruz bırakıldığını rapor etmişti. Çırılçıplak soyulup bacaklarından asıldıktan sonra korkunç bir şekilde dövülen çocuk, serbest bırakılmasından hemen önce de damdan aşağı atılmıştı!(Bu rapor İnsan hakları Topluluğunun 1990 bülteninde alıntılanmıştır.)

İsrail'in bu mazlum ülkenin insanlarına reva gördüğü zulmün bin çeşidini okudukça insanın aklı duruyor, kalbi titriyor, yüreği burkuluyor ve öfkeden çıldırıyor insan. İşte bir rapor daha:

“Ana yolun diğer tarafında, enkazın arasında geçen bir patikanın ucunda beş kadının ve birkaç çocuğun daha cesedini bulduk. Kadınlar orta yaşlıydılar ve cesetleri bir yıkıntı kümesinin üzerinde duruyordu. Bir tanesi sırtüstü yatıyordu, elbisesi yırtılıp açılmıştı ve altından küçük bir kız çocuğunun başı görünüyordu. Kızın kısa, kıvırcık ve koyu renk saçları vardı, gözleri bize bakıyordu ve yüzünü buruşturmuştu. Ölmüştü. Birisi kadının karnını deşmişti, önce yana doğru, sonra yukarıya doğru deşilmişti, doğmamış bebeğini öldürmek için herhalde. Gözleri ardına kadar açıktı esmer yüzünde donakalmış bir dehşet ifadesi vardı!”

Bütün bu raporları okurken düşünüyorum da” koskoca İslam âlemi” ifadesi ne kadar lafta bir sözcük imiş meğer. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün bunca zulmü görüp de gıkı çıkmayanlara yönelik “Siz ne işe yararsınız” sözü geliyor aklıma.

Sahiden onlar, siz, biz ne işe yarıyoruz?

Üç günlük dünya için bunca zulmü, rezilliği, vahşeti hala görmezden geliyorsak biz ne işe yarıyoruz sahiden? Bir avuç Yahudi karşısında susmuş koskoca İslam âlemi ne için bekliyor hala? Ne için yaşıyoruz, ne için bunca çaba?

Hicret ve niyetimiz kimin için?

Muhabbetle kalınız.

Meryem Aybike Sinan-Haber7

meryemaybike@gmail.com

Yorumlar2

  • EYLÜL SONBAHAR 11 yıl önce Şikayet Et
    filisti n ve israil. aslında iki devlet değil...iki medeniyet..iki kültür."doğu ve batı " doğuislam, batı islam dışı oluşumların her biri.bu çatışmanın arkadaki gerçek yüzü malesef bu.doğu ile batının mücadelesi.fakat her ne olursa olsun batıl, hakkın karşısında bir hiçtir.görünse de görünmese de bu hiçlik.israil küçük bir gölcükken , okyanusluğa soyunuyor.okyanusların kaderinin de hakkın elinde olduğunu bilmeden. neyse yazı pek güzel.elinize sağlık
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • nakkaş Hacı 11 yıl önce Şikayet Et
    filistin islam dünyasının acı elemidir hiç dinmeyen!. islam alemi sözcüğü bile insana batar oldu. hangi dünya? yalan dünya tabii ki! yalan olmasa beş on milyonluk israil bu kadar masumu öldürmeye cesaret edemezdi! yalan alemi artık susmakla müslüman olunmuyor!
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat