Dün Cumhuriyet’te Müjdat Gezen’in yazısına baktım..

“Vaktine yazık” demeyin, zaten iki satır..

“İktidar Gezi’den neden bu kadar çok korkuyor? Çünkü o bir halk hareketiydi. Korkmaya devam edecekler” diyor..

Hukukçu bir arkadaş da sosyal medyadan “Yargıtay’da cezası kesinleşmiş darbe girişimini övmedir, suçu suçluyu övmek ceza gerektirir, nerede savcılarımız” şeklinde tepki göstermiş.

Yahu gül geç dedim..

Darbukatör Baryam’a güldük geçtik, Müjdat Gezen’e de gül geç, rolün etkisinde hâlâ..

Gezen’e gülüyoruz ama bunu kelli felli siyasetçiler, yıllarca baro başkanlığı yapmış, sayısız hukuk komisyonunda yer almış isimler söylüyor..

Onlarda da gülüp geçelim?

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Gezi Parkı davasında, Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis, Can Atalay ile Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya verilen 18’er yıl cezayı onamasına rağmen, “halk hareketi” denilmesini kabul mü edelim?

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç soruyor: “Siz sokakları ateşe vereceksiniz, onlarca insanın ölümüne neden olacaksınız, kamunun, özel şahısların araçlarını altüst edip, ortalığı ateşe verip dükkânları taşlayacaksınız, Gezi olaylarını çıkarıp, ‘Gezi masumdu’ diyeceksiniz. Hukuk devletinde sokakları ateşe verenlerin, insanları öldürenlerin, onları tahrik edenlerin hesabı sorulmayacak mı?” 

Haklı..

Hesabı sorulmazsa orada hukuk devletinden bahsetmek mümkün olabilir mi? 

“Gezi yargılanamaz” ne demek? 

CHP’li Şenal Sarıhan, Gezi Eylemlerine ilişkin davaya baroların yeterince tepki koymadığını iddia ediyor. 

Bir sessizlik varmış da, bundan dolayı 68 kuşağı olarak utanıyorlarmış bu durumdan.

Olaylar 28 Mayıs sabahından 20 Ağustos gecesine kadar sürdü.

46 kamu binası, 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılmaz hâle geldi.

326 iş yeri ve 201 araç tahrip edildi, 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağı yakıldı.

8 sivil öldü. Komiser Mustafa Sarı ve polis memuru Ahmet Küçüktağ şehit edildi. 

9063 kişinin yaralandığı eylemlerle ilgili Yargıtay’da hakim karşısına 8 sanık ancak çıkartılabildi.

“Bu ülkede hukuk yok” diyenlere katılmamak elde değil!..

Batı hukuku olsa sanık sayısı yüzlerle, belki de binlerle ifade edilirdi.

Şenal Sarıhan iyi bilir o süreçleri.

Böylesine korkunç eylemlerde kaç kişi yargılanmalı mesela?

Kendisinin de avukatı olduğu Sivas davasına bakalım.

Teknik olarak zerre farkı yok Gezi ile Sivas Olaylarının..

Ki aslında Gezi davası, emsallerini 50’ye katlar. 

Sivas’ta bir otel yakıldı Gezi’de koca ülkeyi yakmaya çalıştılar, fakat işin hukuki boyutu örtüştüğü için benzer davalar diyorum.

Özet geçelim..

Gezi’de yakma/yıkma var, aynı ölçekte olmasa da Sivas’ta da var..

Gezi’de kan dökülmüş, Sivas olaylarında da öyle..

Sivas’ta hükümet karşıtı sloganlar atılmış, Gezi’de öyle. Yetmemiş afişlerle desteklenmiş.

O afişler haftalarca AKM binasında asılı kalmış. 

Peki, Gezi davasında kaç kişi ve kimler yargılanmış?

Az önce söyledik, “organizatör” oldukları tespit edilen 8 kişi. 

Şenal hanım da bundan dolayı utanıyor, yüzünü öne eğiyormuş.

Müdahil avukatlığı yaptığı Sivas davasında kaç kişinin yargılanması isteniyordu biliyor musunuz?

Sıkı durun..

Tam 15 bin kişi..

Sivas Olayları davasında müdahil avukatların esasa ilişkin iddiası: “Devlet güçlerinin olaylar karşısındaki bu kayıtsızlığı ve sorumsuz tutumu nedeniyle on-on beş bin kişi oldukları saptanan eylemcilerden sadece 156’sı gözaltına alıp, bunlardan ise, 124’ü sanık olarak mahkeme önüne çıkartılabilmiştir.” 

33 sanığa idam, 14’üne de 15 yıla kadar hapis cezasına verilmiş beğenmiyorlar.  

Gezi’de 8 kişinin yargılanmasına dahi tahammül edemeyenler, Sivas’ta 15 bin kişi yargılanmalıydı diyor.  

Ne lüzumu var..

Karanlık 93 yılında ortam müsait zaten. 

Yargılayıp vakit kaybedileceğine, İstiklal Mahkemeleri gibi “evvela cezanın infazına, bilahare delillerin toplanmasına” deyip idam etselerdi.   

Yüzünü öne eğme cevap ver Şenal hanım,  Gezi’deki yakıp yıkma eylemlerinde kaç kişi yargılanmalı?

Söyle bize Darbukatör Baryam, Sivas Olayları da “halk hareketi” miydi?

Selametle. 

YENİ AKİT