Ya Kürtler olmasaydı?
- GİRİŞ15.08.2012 09:13
- GÜNCELLEME16.08.2012 09:39
Türkiye Cumhuriyeti rejiminin iki büyük fobisi olageldi.
Birisi irtica diğeri bölücülük.
Ağzınızdan dine dair olumlu bir söz çıktığında anında mürteci oluveriyordunuz, Türk olmayanların hele de Kürtlerin haklarından bahsettiğinizde ise bölücü.
İrtica korkusu en azından şu sıralar dinmiş gözüküyor ama bölücülük fobisi dur durak bilmiyor.
Daha önce söylemiştim, tekrar söyleyeyim: Türkiye’de adına ne derseniz deyin (bölücülük, terör, Kürt, milliyetçilik...) sorunu ancak dindarlar zihinlerini Kemalizmin tortularından temizlediklerinde çözülebilir.
Kimi seküler Kemalistin yüzbinlerce, hatta milyonlarca Kürt’ün canı pahasına bu “sorun”un çözülmesini istediğini biliyoruz.
“Atam sağ olsaydı, Dersim ve Menemen’de olduğu gibi taş taş üstünde komaz, sorunu şak diye çözerdi” diyenlerin sayısı hiç de az değil.
Bıkkınlık triplerine girip “Tamam, ayrılsınlar gitsinler! Beslediğimiz yeter onları” diyen ve ayrılmanın mal, can, kan maliyetine gözünü yumanların sayısı da az değil.
Ben seküler Kemalistleri değil, Kemalizmin milliyetçilik zokasını yutmuş dindarları dert ediyorum asıl.
Bir tarafta tornasından geçtiği sivil ve resmi eğitimin aşıladığı ulus devleti yüceltme eğilimleri, diğer tarafta milliyetçiliğe değil “bir karış” bir parmak bile taviz vermeyen dinin evrensel ilkeleri arasında sıkışmış kalmış dindarları soruyorum.
“Dindar” gazetelerde artık sürekli “devlet” eksenli yorumlar okuyorum.
Üzülüyorum ve korkuyorum.
Dindarlık elbisesi geniş gelince, muhafazakarlık kostümüne sarılmaları anlayamıyorum.
Dindar geçinip “Kürtler çok şımardı ama” diyenlere şaşıyorum.
Ancak seküler ve devletçi-milliyetçi bir zihin Kürtlerden rahatsız olabilir veya onlara düşman olabilir.
Gerçek dindarların bu vatanda Kürtlerin varlığına yatıp- kalkıp şükretmesi gerekir.
Niye mi?
Anlatmaya çalışayım.
Kürtler olmasaydı, bugün belki kan akmazdı.
Kürtler olmasaydı, bugün belki görece daha sakin ve barışçıl bir siyasi hayatımız olurdu.
Kürtler olmasaydı, bugün belki daha zengin ve daha refahlı bir ülke olurdu Türkiye.
Bilemeyiz.
Ama bilebileceğimiz şeyler var.
Kürtler olmasaydı, mesela, seküler milliyetçilik zehrinin farkına varamazdık.
Kürtler devletin etnik milliyetçi politikalarına ve asimilasyon çabalarına teslim olsaydı, milliyetçiliğin bir sorun olduğunu fark edemezdik.
Bugün milliyetçiliği tartışma, aşma ve bir kenara koyma gibi bir imtihan yaşamazdık.
Yalancı bir dünyevi mutluluk yaşardık belki.
Ama ahiretimizi heba edebilirdik.
Kendisi için istediğini mü’min kardeşi için de istemeyen... sırrı tecelli edemezdi o zaman.
Bencilliğin toplumsallaşmış formu olan milliyetçilik, ahirette bizi paçalarımızdan aşağı aşağı çekerdi.
Zarar içinde zarar ederdik yani.
Laz, Boşnak, Tatar, Arnavut vs. gibi unsurların hemen tamamı Türkleşmiş ve hatta Türk milliyetçiliğine sarılmışken Kürtlerin buna direnmesi sayesindedir ki, ulus-devleti ve onun milliyetçi zehrini tartışabiliyoruz.
Kürtlerin varlığı sayesindedir ki, hem dinen hem de insaniyeten tutarlı ve ahlaklı politikaların izlenmesi gerektiğini düşünebiliyoruz.
Kürtlerin varlığı sayesindedir ki, anayasanın dört bir tarafını sarmış ve onyıllardır rencide edici uygulamalara kaynaklık eden “Türk”çülüğün rezilliğini fark ediyor ve yeni anayasada aynı yanlışın yapılmaması gerektiğini düşünebiliyoruz.
Evet, onyıllardır kan akıyor. Onyıllardır adı konulmamış bir savaş yaşanıyor.
Onyıllardır bir örgüt sadece kan dökerek güya çözüm üreteceğini iddia ediyor.
Bizzat kendi halkına Kemalist devleti aratmayacak uygulamaları reva görüyor.
Kendi halkından insanları bile gözünü kırpmadan öldürecek veya korkutacak kadar canileşebiliyor...
Doğru.
Dünyaya ahiret penceresinden bakmayanların Kürtlere düşman olması ve vur-kurtul veya ver-kurtul politikası istemesi belki anlaşılabilir.
Ama sonsuzluk yurdu ahireti önceleyenler bilir ki, dünyevi (bireysel veya toplumsal) hasalıklar ahiret adına büyük kazançlar sağlayabilir.
Kürt sorunu bugün bize milliyetçiliği tartıştırıyorsa bu ahiretimiz adına sevindiricidir.
Dindarlar bilir ki, huzur-u ilahide bize toprağın veya devletin değil, hakkın, adaletin ve kardeşliğin hesabı sorulacak.
PKK’ya kızalım, kan dökülmesine üzülelim, savaşa karşı çıkalım...
Ama Kürtlerin varlığına sevinelim.
Onlarla bu coğrafyada birlikte var edildiğimize şükredelim.
Çözümün hakiki bir kardeşlik hukukundan geçtiğini anladığımızda ve bu hukuku uygulayabildiğimizde galiba bunu daha iyi kavrayacağız.
Ya da, hem dünyamız hem ahiretimizi kendi ellerimizle ateşe vereceğiz!
Ortayolu yok zira...
Murat Çiftkaya / Haber 7
ciftkaya@yahoo.com
Yorumlar8