Açıkhava'da bu olduysa
- GİRİŞ17.07.2011 10:22
- GÜNCELLEME17.07.2011 10:22
Doğrusu Aynur Doğan ikinci şarkısına başlarken beynimde ‘Acaba bunu Türkçe söylemeyi düşünmüş müdür’ sorusu belirmedi desem yalan olur.
İkinci şarkı da Kürtçe başladı ve Aynur Doğan gerçekten sesiyle mükemmelliğin sınırlarını zorladı. Bence aldığı alkıştan çok daha fazlasını hak ediyordu; zaten o büyüleyici performansa aldığı alkışın çabuk yavaşlamasından havada bir elektrik biriktiği belliydi.
Alkışlar dinerken, İstanbul’un Maçkası’nda Cemil Topuzlu Açıkhava sahnesinin bir sol, bir de sağ arkalarından Kürtçe, muhtemelen takdir nidaları bağrıldı. Bu, elektriği arttırdı. Önlerde oturuyordum; hemen birkaç sıra arkamdan bir izleyicinin “Hep Kürtçe mi okuyacak?” diye yüksek sesle söylendiğini duydum.
Sahnede kullandığı ismiyle Aynur, üçüncü şarkısına da Kürtçe başladı ve daha birkaç saniye sonra Açıkhava ıslıklara, yuhalamalara boğuldu. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın –ki çok parlak, tebriği hak eden bir fikir- Caz Günleri kapsamında sahne alan ‘Mujeres de Agua-Suyun Kadınları’ grubunu bir araya getiren İspanyol gitarist Javier Limon önce ne olduğunun kavrayamadı; Türkiye’nin bu kadar ünlü ve sevilen bir şarkıcısı neden Türkiye’de yuhalanıyordu? Bir süre daha müziği sürdürmeye çalıştı, ama protestonun şiddetinden sürdürmek mümkün değildi, müzik sustu. Protesto gürültüsünün bir kısmının protestocuları bastırmak için karşı protesto olduğu da anlaşılıyordu.
Aynur bu koşullar altında sahneyi terk etti. Terk ederken de eliyle o meşhur ‘V’ işaretini yaptı. Bunun ardından sahneye bir-iki minder, plastik su şişesi atıldı, bağrışmalar arttı. Seyirciler arasında itişmeler, özel güvenlikçilerin müdahale ettiği arbedeler yaşanmaya başladı.
Bir gün önce Türkiye’de bir PKK pususu sonucu 13 askerin öldürüldüğünü bilmediği için bu protestoya belki anlam veremeyen Javier Limon, doğrusu durumu iyi idare etti. Seyirciyle takışmadı, Açıkhava’yı terk edenlerin izleyicilerin beşte birini aşmadığını ve kalanların bu durumdan rahatsızlığını fark etti ve Gine melezi İspanyol meşhur şarkıcı Buika’yı sahneye davet ederek programı sürdürmeyi denedi.
Buika, flamenko söylüyordu ve ilk protestocuların büyük kısmı Açıkhava’yı terk ettiği halde izleyiciler arasında “Neden Türkçe şarkı söylenmiyor” sesleri yükseliyordu. Nihayet ikinci şarkısını bitirdiğinde tiyatronun yukarı sıralarında bir grup İstiklal Marşı okumaya başladı. Güvenlikçilerin ricasıyla o konu da kapandı, program devam etti. İsrailli Rita sinirleri biraz gevşetti ve nihayet gece Aynur’un da sahneye yeniden davet edilmesiyle sona erdi.
Çıkarken Radikal’den Bağış Erten yanıma geldi. Az önce Twitter’da birilerinin “Caz bütün dünyada siyahların, Türkiye’de beyazların müziği” diye yazdığını söyledi.
Tahlil doğru olabilir, ama mesele bu kadar basit değil sanırım. Daha protestolar sürerken cep telefonuma gelen bir mesaj, Siirt’te bir polis memurunun, aracına ateş açılması sonucu şehit edildiğini yazıyordu. Aynı saatlerde Türkiye’nin batısındaki pek çok şehirde, kasabada, Berat kandiline karşın, hatta belki bir kısmı mevlit okunmasının ardından camiden çıkanların da katıldığı PKK saldırısını protesto gösterileri yapılıyordu.
‘Açıkhava’da bu olduysa, ateşin gerçekten düştüğü yerlerde ne olmaz?’ diye geçirdim içimden.
Yazının devamını okumak için bu linki tıklayınız
Murat Yetkin - Radikal
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol