Türkiye’nin Huzuru Hepimizin Huzurudur
- GİRİŞ07.03.2024 09:43
- GÜNCELLEME09.03.2024 19:15
Her yeni gün yepyeni bir lütuf olarak sunulur insana ve böyle bir günün sonunda insanın biricik yüreğine tatlı bir huzurdan başka aracısız dokunan hiçbir şey olmaz.
Huzur insana en layık olandır hiç eksilmeyesi.
İnsanın huzuru bozulunca en önce dengesi şaşar hayatın ve hemen ardından ailenin huzuru kaçar. Ailede huzur olmazsa toplumda da huzur kalmaz. Toplumları huzursuzlukla sınanan milletlerin devletleri de huzurdan nasip alamaz. Böyle huzursuz devletlerin istila ettiği dünyada, mazlumların gönül sofralarından kan, zulüm, gözyaşı ve yürek yangını asla eksik değildir.
Bağırlarında büyük idealler yeşerten ve yarınlarına güçlü adımlarla ilerlemek isteyen milletler yola çıkmadan önce toplumlarını mutlaka huzurun ferahfeza iklimleriyle tanıştırmak, barıştırmak ve kaynaştırmak zorundadır. İdeal ne kadar büyükse yol da o denli uzun, sarp ve çetin olur zira. Geleceğe doğru kıvrılıp giden bu yollar huzursuz bacak sendromuna yakalanmışlarla tükenmez, sarp geçitler huzurdan nasibini almamış yüreklerle aşılmaz ve devasa ideallere huzurun zirvesine sevdalanmayanlarla asla ulaşılmaz.
Henüz mayalanmakta olan çağa Türkiye Yüzyılı parolası ile yürümeye karar kıldığımız bir dönemdeyiz. Bir de bu yüzyılın Türk asrı olmasına dair kan kardeşlerimizle yapılan güçlü bir ahdimiz var.
Dünya, yeni bir dönemin doğum sancılarını çekiyormuşçasına sıkıntılı bir sürecin tam merkezinde dolanıyor. Her ülke tedirgin, her devlet kendisince tedbirler alma derdinde. Geçen yüzyılı forse eden güçler, konumlarını koruyabilmek adına kuralsız ve ilkesiz planlar yapmaya devam ederken çakallar ise sahipsiz yurtlarda katliam yayıp kendilerine yeni alanlar açma peşinde. Zıt kutuplar birbirinin hamlelerini kolluyor. Karşılıklı damara basma sınamaları yapılarak kapasiteler pervasızca yoklanıyor. Hasılı 3. Dünya savaşının patlak vermesine ramak kalan bir zaman dilimindeyiz. Olan ise her zamanki gibi güçsüz ve masum insanlara olmaya devam ediyor.
Gelmekte olan geliyorken sosyal bünyeyi çok güçlü tutmak lazım.
İçerde güçlü olmadan dışarda güçlü olmanın imkânı yoktur. Ancak sağlam bünyesi ve güçlü inancı olan kişiler geleceğe emin adımlarla yürürler zira. Bu, ülkeler için de böyledir ve bizler yeni çağa yürümek, geleceğe damga vurmak ve içinde bulunduğumuz yüzyılı Türk asrına çevirmek istiyorsak başta aile yuvalarımız olmak üzere toplumsal bünyemizi çok sağlam ve diri tutmak zorundayız. Toplumsal yapımıza ve milletimizin huzuruna kasteden her türlü virüsle, çete ve oluşumla ise kararlı bir şekilde topyekûn mücadeleye koyulmamız gerekiyor.
Bu işler en ziyade içişleri bakanlığının yetki ve sorumluluk alanındadır ve İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya göreve geldiği andan itibaren toplum huzuruna kasteden yapılarla, çetelerle ve organize suç örgütleriyle destansı bir mücadeleye koyularak millete güven, şer şebekelerine ise korku salmaya devam ediyor.
İstanbul Valiliği görevindeki suhuleti, sükuneti ve vazifesine vukufiyeti ile tanıdığımız Ali Yerlikaya, yeni görevinin gerektirdiği hikmet ve bilgeliği de sıkıca kuşanarak bu aziz milletin huzurunu bozanların 7 gün 24 saat uykusunu kaçırmayı sürdürüyor. O, bunu “Türkiye’nin Huzuru” parolasıyla yapıyor ve biz biliyoruz ki ülkenin huzuru hepimizin huzuru demektir. Aynı zamanda bu kutlu ülkenin huzur ve güvenliği dünya mazlumlarının ve kimsesizlerin huzur ve güvenliği demektir.
Bakan Yerlikaya, her geçen gün tekâmül eden devlet kurumları arasındaki iş birliğinin en etkili örneklerini sergileyerek gidiyor bu karanlık yapıların üzerine ve aynı anda farklı vilayetlerde eş zamanlı operasyonlarla çok başarılı neticelere ulaşıyor. Ülkemiz adına huzur efsunlayan bu gelişmeler, Bakanlığın ve bizzat Bakan Bey’in sosyal medya hesaplarından vatandaşla paylaşılıyor. Göreve geldikten sonra güçlü bir merkez teşkilat yapılanmasına giden Bakan Ali Yerlikaya, huzur bozan yapılara yönelik operasyona başlamadan önce video konferans yöntemiyle Jandarma Genel Komutanı, Emniyet Genel Müdürü, Sahil Güvenlik Komutanı, İlgili Birim Yöneticileri, 81 İlin Valileri, İl Jandarma Komutanları, İl Emniyet Müdürleri ve Sahil Güvenlik Komutanları gibi alanın sorumlu birimleriyle toplantılar gerçekleştirip atılacak adımlar için gerekli bilgilendirmeleri yapıyor ve hemen ardından da eş zamanlı olarak huzur operasyonunun düğmesine basıyor.
İçişleri Bakanlığı, toplumun huzurunu bozan her türlü şer odağına karşı operasyon düzenlemenin yanında bu operasyonlara verdiği isimlerle de toplumda huzur-güven ortamı tesis etmeyi başarıyor.
Sözgelimi PKK’lı teröristlerin kış aylarında eylem yapmak amacıyla mağaralara sakladıkları mühimmatların yok edilmesinden tutun da DAEŞ ve FETÖ gibi terör örgütü mensuplarının etkisiz hale getirilmesine, uyuşturucu madde imalatçıları ve bunların satışını yapanlardan tutun da başta tefeci ve dolandırıcılar olmak üzere milletin huzurunu kaçıran mali suç örgütlerine, altın kaçakçılarından tutun da düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı organizatörlerine, İnterpol tarafından kırmızı ve yeşil bültenle aranan suçlulara, oradan hırsızlık, dolandırıcılık, yağma, adam öldürme, cinsel ve narkotik gibi suçlardan aranan şahıslara, yine ruhsatsız silah taşıyan şahıslardan alın da silah kaçakçılarına, oradan Siber Vatan kapsamında sanal devriyeler aracılığıyla 7 gün 24 saat icra edilen çocuk müstehcenliği ve tacizi ile mücadelelere kadar yürütülen eşgüdüm halindeki seri operasyonlara verilen birbirinden anlamlı isimlerden bazıları şunlar;
BOZDOĞAN, KAHRAMANLAR, KISKAÇ, NARKOÇELİK, NARKOGÜÇ, KAFES, ÇEMBER, MERCEK, SİBERGÖZ, GEREĞİ YAPILDI, KÖSTEBEK, MAHZEN ve KALKAN…
“Türkiye’nin Huzuru” mottosuyla yürütülen bu huzur operasyonları bir yandan hedeflerine yürüyen ülkemizin ayaklarına dolanan çeri-çöpü yerle yeksan ederken diğer yandan da toplumumuza huzur ve güven aşılamaya devam ediyor. Bu operasyonların son in teröristlerin başına yıkılıncaya ve son çete çökertilinceye kadar sürmesi, duyarlı her Türk vatandaşının ortak temennisidir. Ülkenin huzuru adına emeği geçenleri kutlamak lazım.
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel Gündoğdu
murselgundogdu@gmail.com
Yorumlar1