Barış Adıyla Yürütülen Soykırım
- GİRİŞ29.08.2024 09:26
- GÜNCELLEME31.08.2024 13:27
Siyonist İsrail’in Filistinlilere yönelik şiddet-vahşet-soykırım üçgenindeki akıl almaz zulümleri hız kesmeden devam ederken buna tam saha destek verip böyle bir vahşete çanak tutan ABD, her fırsatta barıştan dem vurarak utanıp sıkılmadan aklımızla alay etmeyi sürdürüyor.
ABD, sürekli uzatıp durduğu ve bir türlü sonlandırmadığı barış görüşmeleri adı altında korsan devlet İsrail’i göz göre göre soykırıma azmettiriyor, insanlığın vicdanını kanatıyor ve dünya çocuklarının umutlarını çalıyor.
Vicdan sahibi herkes bilir ki ABD bu konuda Siyonist İsrail’e destek vermese, çağın yüz karaları böylesine bir insani vahşete asla tevessül edemez.
Zira bu soykırımda kullanılan bütün mühimmat ve teçhizatı İsrail’e bedelsiz olarak gönderen ABD’dir.
Bütün askeri gücünü Akdeniz’e yığarak bölge ülkelerinin elini-kolunu bu soykırım karşısında sıkıca bağlayan ABD’dir.
Bütün harp ve istihbarat yol-yöntemini katil İsrail’le paylaşarak ve belki de asker ve komutanlarını bilfiil devreye sokarak bu soykırım sürecine bizzat dahil olan ülke de ABD’dir.
Böylesine işin merkezinde olan soykırım destekçisinin Filistin meselesinde barıştan bahsetmesi, sözüm ona barış görüşmelerini organize etmesi hangi amaca hizmet içindir? Bu barış teranesine hangi aklı başında insan inanır? Bu, düpedüz aklımızla alay etmek değil de nedir?
ABD, Filistinlilere ölümü gösteriyor ki sonra onları sıtmaya razı etsin.
ABD, sürecin başından bu yana barış ve barış görüşmeleri gibi insani anlamda iki sihirli sözcükle dünya kamuoyunun gazını almaya çalışıyor aslında. Kitleler İsrail ve ABD karşıtı eylemlere odaklandığında bu sihirli taktik hemen devreye giriyor ve vicdanı ayağa kalkmış yiğit insanların duyarlılıkları bu yolla akamete uğratılıyor. Bu sinsi planla belki insanlık sessizliğe bürünüyor ama yüzyılın canilerinin katlettiği çocuk, kadın ve sivillerin canhıraş çığlıkları harabeye dönmüş sokaklardan hiç eksilmiyor.
Bu yüzden ABD hem fiili hem de psikolojik açıdan Filistin’de işlenen soykırımın azmettiricisidir.
Hem de elini kirletmeden, üstüne cinayet kanı bulaştırmadan…
Bunu da ne kadar çok Filistinli ölürse ve burada yaşanan vahşetin boyutları ne denli büyük olursa geride kalanları sıtmaya razı etmek o kadar kolay olur mantığıyla yapıyor.
Sıtma dediğimiz şeyin ne olduğuna gelince…
Küçücük Gazze Şeridini çevresinden bütünüyle izole edip üç adet üstü açık hapishaneye çevirmek. Sağ kalanları böyle bir esaretle İsrail’den izinsiz nefes alamayacak hale getirmek. Veyahut bu mazlumları Gazze’den tamamen sürerek ilelebet nefessiz bırakmak. Al birini vur ötekine…
ABD, özgürlük ve demokrasi gibi iki insani kavramdan hareketle Irak’ı nasıl işgal edip üçe böldüyse ve bütün Ortadoğu’yu aynı taktikle dizayn ettiyse bugün Gazze’de barış ve barış görüşmesi adı altında aynı şeyi yapmaya, aynı haltı işlemeye çalışıyor.
Diyelim barış oldu, buna İsrail’i kim uyduracak?
İsrail, bugüne kadar Birleşmiş Milletlerin aldığı hangi karara uymuş mesela?
Nükleer silahtan tutun da fiili işgallere, baskınlara, cinayetlere, gasplara, tecavüzlere ve bugün soykırıma varan apaçık insanlık ihlallerine karşı hangi uluslararası kurum ve kuruluşun kararına uymuş İsrail, hangisine hesap vermiş acaba?
İsrail’i bu konuda bir tek ABD icbar edebilir ama o da asla buna tevessül etmez. Zira İsrail, ABD’nin Ortadoğudaki ileri karakoludur. İsrail orada ne kadar rahat, güçlü ve sorunlarından arınmış olursa bu o kadar ABD’nin işine gelir. O yüzden barış görüşmeleri uzayıp duruyor, bir türlü imzalanmıyor ve her geçen gün soykırımcı İsrail’in zulümleri bütün Filistinlilere şamil olarak artmaya devam ediyor.
Bu konuda ABD’nin bir-iki dişlisini tahrip edecek yol bulmak lazım.
Bunlardan biri körfez sermayesinin ABD’ye akışını durdurmaya yönelik sarsıcı bir hamle olabilir.
Diğeri de ABD’yi ABD taktiğiyle hizaya getirmeyi denemektir. Hani derler ya “dünyada darbe olmayacak tek ülke Amerika Birleşik Devletleri'dir çünkü bir tek orada Amerikan büyükelçiliği yok”. ABD’de bir gölge büyükelçi bulmak o kadar zor olmasa gerek. Hazır seçimler de fırsat bilinerek ABD halkı bu yolla soykırımcı İsrail’i desteklememesi ve ABD servetinin İsrail’e akmaması konusunda hükümeti gittikçe sertleşen bir dozda uyarabilir.
Öyle ya ülkelerdeki muhalefeti her zaman ABD mi destekleyip darbeye teşvik edecek? Birilerinin de aynı yolla ABD’yi hizaya getirmeye çalışması neden olmasın?
Atalarımızın dediği gibi her zaman kaleyi içten fethetmek gerekmez mi?
Mürsel Gündoğdu/Haber7
Yorumlar2