Rusya-NATO savaşı kapıda mı?
- GİRİŞ21.11.2024 09:02
- GÜNCELLEME21.11.2024 10:46
ABD seçimlerinden arzuladığı neticeyi alamayan malum çevreler Joe Biden’in görevi Donald Trump’a devretmesine ramak kala harekete geçtiler.
Bu çevreler hiçbir şeyi şansa bırakmaya niyetli değiller.
Trump koltuğa oturmadan onu bir şeylere mecbur etmek istiyorlar. Onun öngörülemeyen davranışlarını görülür hale getirmek ve başkan olunca yapacağı işleri belirlemek istiyorlar. Bunun nedeni Trump’ın ikinci dönemi olması. Zira ilk döneminde devletin işleyişini tanımış, bu ikinci döneminde adımlarını ona göre atacak tecrübeli bir başkandan bahsediyoruz artık.
Görünen o ki ABD müesses nizamı işi şansa bırakmadan yeni döneme dair hızlı bir şifreleme işlemine girişmiş vaziyette.
Her ne kadar bu durum ABD seçimleriyle alakalı görünse de gelinen nokta bütün dünyayı tedirgin ediyor. Ülkelerin tamamı diken üstünde. Bugünlerde herkes küresel bir savaş korkusuyla yatıyor, onunla kalkıyor.
ABD’deki malum çevre Rusya-NATO savaş senaryosunu vakit geçirmeden devreye sokmak istiyor.
Bunun ilk işaret fişeği önceki gün atıldı.
ABD Başkanı Joe Biden, koltuktan ayrılmasına sayılı günler kala ABD'ye ait balistik füzeleri kullanması için Ukrayna'ya izin verdi. Oysa bu durum öteden beri Rusya’nın kırmızı çizgilerinden birisiydi. Putin en başında Ukrayna'nın kendi topraklarına saldırısına izin verilmesinin NATO ülkeleri, ABD ve Avrupa ülkelerinin Ukrayna'daki savaşa katılması anlamına geleceğini söylemiş ve bunu dünyaya deklare etmişti. Biden’in bu ani adımı üzerine ise Vladimir Putin hemen bir karşı hamle yaptı ve yeni “nükleer doktrini” onayladı. Bu, Rusya’nın balistik füze saldırılarına uğraması durumunda buna nükleer silahla yanıt vermesine imkân tanıyan bir doktrin.
Ukrayna, ABD'nin kendisine attığı bu pası vakit geçirmeden gole çevirmek istedi ve ATACMS füzeleri ile Rusya’ya saldırdı.
Şimdi bütün gözler bu bölgede yükselen tansiyona çevirmiş durumda.
Üstelik durum sadece bununla da sınırlı kalmadı.
Dün Ukrayna ordusu Rusya’ya yeni bir füze saldırısında bulundu ve saldırıda bu kez İngiliz-Fransız ortak yapımı "Storm Shadow" füzelerini kullanarak Rusya’nın kırmızı çizgisini ikinci kez ihlal etmiş oldu.
ABD ve Avrupa’nın desteğiyle savaşı sürdüren Volodimir Zelenski, Ukrayna uzun menzilli silahlara sahip ve bunları kullanmakta tereddüt göstermeyecektir demeye devam ediyor.
Buna Rusya’nın vereceği karşılık ise merak konusu. Rusya acaba bu ihlallere herhangi bir karşılık verecek mi?
Putin bu konularda şakası olmayan bir lider. Ülkesinin tehdit altında olduğuna dair kesin bir kanaati oluşursa Ukrayna’nın bu hamlelerine en ağır şekilde karşılık vermesi kesin gibi görünüyor. Bu yüzden Ukrayna’nın İngiliz yapımı füzeleri kullanmasının ardından Rus medyasında Kremlin'in İngiltere'ye özel ilgi göstereceğine dair uyarılar yapılıyor olması boşuna değil.
Rusya’nın bu türden karşı hamleleri ise NATO-Rusya savaşı anlamına gelir.
Rusya acaba böyle bir tuzağa düşer mi?
Ukrayna’nın füze saldırılarına cevap vereceği kesin olsa da Putin gibi bir liderin şu anda böyle bir tuzağa düşmesi mümkün görünmüyor. Bu cevabı şimdilik Ukrayna topraklarında beklemek en makul durum gibi görünüyor. Çünkü Rusya’nın NATO üyesi devletlerden herhangi birine saldırması demek 5. Madde gereği doğrudan NATO’ya saldırması anlamına gelir ki bu da Rusya’ya yönelik topyekûn bir NATO müdahalesinin kapısını aralar.
Görünen o ki 2. Trump dönemi hepimizin önüne yeni bilinmeyen dosyalar koyacak ve bütün dünya ülkeleri epey bir süre bu dosyaların şifrelerini çözmekle meşgul olacaklar.
ABD ile birlikte Biden’i de yöneten çevreler henüz başkanlık devir teslimi gerçekleşmeden bu günlerde son hamlelerini yapmakla meşguller. Bunlar bir yandan bu savaşı durdurma vaadiyle başkanlığa hazırlık yapan Trump’a mayınlı tuzaklar hazırlarken öte yandan ülkesini yakıp yıkma pahasına kendi emirlerini dinleyen Zelenski’nin elini güçlendiriyorlar.
Bu tür gerginlikler Trump koltuğa oturuncaya kadar daha da artarak devam edeceğe benziyor.
Bu, Trump gelince suların durulacağı anlamına gelmiyor elbette. Belki de Trump gelince dünya daha ağır sınavlardan geçecek, kim bilir? O yüzden biz bir taraftan pergelin hareketli ucuyla dünyadaki gelişmeleri takip ederken pergelin sabit ucunu ülkemize ve yarınki ideallerimize perçinlemek zorundayız. Bu sebeple de kendi işlerimize aşkla odaklanmalı ve yeni dünyaya dair güçlü hazırlıklar yapmalıyız.
Kalın sağlıcakla efendim.
Mürsel Gündoğdu/Haber7
Yorumlar7