Suriye meselesinde Türkiye hem temkinli hem tedbirli
- GİRİŞ05.12.2024 09:04
- GÜNCELLEME06.12.2024 10:03
Suriye’de taşlar bir kez daha yerinden oynadı.
Üstelik öyle sıradan bir oynama değil bu. Statükoya baş kaldıran ve ülkedeki müesses nizamı kökten sarsan bir hareketlenme yaşanıyor Suriye’de.
Güney sınırlarımızın hemen yanı başında ışık hızında gelişmeler, baş döndürücü değişmeler gerçekleşiyor. Suriye’nin bazı şehirlerinde şiddetli çatışmalar patlak verirken yerleşim yerleri de birbiri ardınca el değiştiriyor.
Muhaliflerin kararlı bir şekilde sahaya inmelerinin ardından Suriye’deki rejim güçleri tanklarını, toplarını, hava savunma sistemlerini, muhtelif harp mühimmatlarını ve hatta savaş uçaklarını geride bırakıp Başkent Şam çevresine konuşlanırken bu boşluğu iyi değerlendiren Muhalif Guruplar Halep’i ele geçirerek Şam’a doğru ilerlemeye devam ediyor.
Her şey “bu taşları yerinden oynatan kim?” demeye bile fırsat kalmadan yaşandı ve bu soru eşliğinde yaşanmaya devam ediyor.
Bu günleri dünden fark eden Türkiye, vakt-i zamanında Arap Baharı adı altında cehenneme dönüştürülen Orta Doğu coğrafyasındaki büyük ateşin Suriye’ye sıçramaması için çok çaba sarf etmişti. Türkiye’nin yaptığı sayısız çağrıya kayıtsız kalıp ülkesini kan gölüne çeviren Beşşar Esad, sırtını dayadığı İran ve Rusya’dan bu günlerde güçlü destek alamadığı için çok zor durumda görünüyor. Belki de bu süreç sonunda Esad’ın adı, halkına dünyadayken cehennemi yaşatan sabık liderler arasına eklenecek.
Beşşar Esad, sırtını en başından halkına dayamalıydı.
Rusya, Ukrayna cephesinde büyük bir savaşın içinde. Bu yüzden Suriye’deki Akdeniz’e açılan üsleri tehlikeye düşmediği sürece bu cepheye büyük bir yığınak yapmaya pek niyetli görünmüyor. İran ise Esad’a destek için kademe kademe Suriye’ye yerleştirdiği Hizbullah güçlerini yakın zaman önce İsrail tehdidi sebebiyle Lübnan’a kaydırmak zorunda kalmıştı. Esad’ın birdenbire sahaya inen Muhalifler karşısında güçlü bir direnç gösteremeden PKK/YPG’ye alan aça aça Şam’a çekilmesi işte bu yüzden.
Rusya ve İran’ın derdi Suriye değil varsa yoksa kendi çıkarları.
Bu yüzden Rusya, Suriye’deki kazanımlarının tehlikeye girmemesi için Akdeniz’de hemen tatbikat faaliyetlerine girişti. Rus Deniz Kuvvetleri, askeri birliklerin hazırlığı kapsamında 1-3 Aralık'ta Akdeniz'in kuzey kısmında Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Aleksandr Moiseyev başkanlığında bir tatbikat gerçekleştirerek “ben güçlü bir şekilde kazanımlarımın arkasındayım” mesajı vermekten geri durmadı. Bu tatbikatta, 1000'den fazla asker, 10 gemi ve 24 uçak yer aldı. Ayrıca bu tatbikat kapsamında denizden ve havadan yüksek hassasiyetli "Kalibr", hipersonik "Tsirkon" füzesi ile "Onisk" seyir füzesi fırlatılarak belirlenen hedefler vuruldu.
Suriye coğrafyasında irtifa kaybeden İran ise yakın gelecekte kurulması muhtemel masada güçlü olmanın planlarını yapmakla meşgul.
Suriye'deki hareketlenmeyi Türkiye’nin ateşlediğini düşünüp ülkemizi uluslararası kamuoyunda mahkûm etmek isteyen bazı çevreler var. Suriye meselesinin başından beri hem içerde hem de dışarda bu çevrelerin gönüllü sözcüleri mevcut. Bu saikle geçen gün ülkemize gelip Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la görüşen İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, mevkidaşından “olayları dış müdahale ile açıklamaya çalışmak yanlış olacaktır” cevabını aldıktan sonra gittiği Katar’da “Suriye hükümeti İran'dan askeri güç talebinde bulunursa, bu talebi değerlendireceğiz” dedi.
İçerde halsiz dışarda mecalsiz durumdaki bir İran'ın bu tarz söylemi, yakın zamanda Suriye’de kurulması muhtemel masaya daha güçlü oturabilmekten başkası değil diye düşünüyorum.
Türkiye Suriye meselesinin sükûnet ve suhuletle barışçıl yoldan çözülmesine en fazla çaba harcayan ve bu uğurda en büyük bedeli ödeyen ülkedir.
Başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan ve kendi çıkarları için bu coğrafyayı terör yuvası haline dönüştüren emperyal güçlerin aksine Suriye’de ülkenin tamamına hâkim güçlü bir yönetim oluşturmak adına her türlü çabayı sergileyen Türkiye, ekonomiden göçmen sorununa ve teröre kadar pek çok alanda yıllardan beri ağır bedeller ödedi ve hala ödemeye devam ediyor.
Bugün Türkiye’yi fırsatçılıkla suçlamaya kalkışan ve Suriye’deki olayları körüklemekle itham eden aklı evvellere sormak lazım;
Türkiye yeni bir göç dalgasına maruz kalmamak, misafirlerini güvenle vatanlarına kavuşturmak ve sınır boylarını terörden temizlemek adına her türlü adımı atma hakkına sahip değil midir? Suriye coğrafyasını terör yuvası haline getirip teröristleri himaye etmeye devam eden ABD’ye, gözünü kırpmadan halkını bombalayan Esad’a çıkarları için her türlü desteği veren Rusya’ya ve Şii hilali uğruna bölgeyi terörize eden İran’a rağmen Türkiye, böyle bir hakka sahiptir ve dün olduğu gibi bugün de bu hakkını sonuna kadar kullanacaktır.
Türkiye’nin bu meselede oldukça temkinli oluşu, bölgeyle gönül bağlarının çok eskilere dayanmasından ve tavrını insaniyetten yana koymasındandır. Evet Türkiye temkinli ama bir o kadar da tedbirlidir de.
Gün geçtikçe bu tedbirler daha net ortaya çıkar diye düşünüyorum.
Mürsel Gündoğdu/Haber7
Yorumlar8